Seks, ölümün panzehiri…


Zor bir veda bu… Üç günün sonunda hala kalmak istiyorum. Üç kısa gün ama mucizelerle dolu. Böyle bir şükür, varlığım için bu kadar duacı olduğum bir an hatırlamıyorum. Soğuk, açlık ve sık sık yaşadığım artçılara rağmen.

Gülümsüyorum… Her yıl, sevdiklerimin ve dostlarımın bana doğum günümde söylediği “iyi ki doğdun” cümlesi, ilk defa benim için bu kadar anlamlı oldu. İyi ki doğdum… Bensiz de yürür bu kervan ama işe yaramak güzel şey. Yüreğinin sesini dinleyip yola çıkmak, benliğine ait her şeyi geride bırakmak, senden ötede ”biz” olmak, tek bir kalbe, tek bir bedene dönüşmek…


Tanrı’nın rüyası ile yola çıkmak…

İkinci gülümsemem... Yıllarca önce bir rüya görmüştüm. Sanmıştım ki, benim içindi gördüğüm rüya-rüyalar…

O zaman da hafif çılgın gözüyle bakmışlardı bana. Bir rüya sonrası her şeyi geride bırakıp, sahip olduklarımdan vazgeçip, esip savurduğum için…

İyi ki de yapmışım… İyi ki de rüyalarımın peşinden gitmişim. Öyle mucizeler yaşadım ki… Şimdi daha bir mutluyum. Meğer kendim için değilmiş gördüğüm rüyalar. Tanrı’nın rüyalarına uyanıyormuşum her sabah. İşte o sabah da öyle olmuştu. Kalktığımda tek bir şey vardı aklımda, Van’a gitmek. Ne olursa olsun…


Ve birkaç aksaklık sonrası ordaydım işte. Yıkıntılar arasında dolaşırken, başta çaresiz hissetmiştim kendimi… Yetemem diye düşünmüştüm… Çok şükür, kimin gönül kapısından girsek, ya da kim çalsa gönül kapımızı, her şey öyle bir kolaylıkla aktı ki… Her güzel gelişmede, biraz daha gitti açlığım, biraz daha gitti çaresizliğim, yetemem duygum…


Dört beş kişi birlikte yattığımız odada kömür sobasıyla ısınırken, sessizliğin kucağında baş başa kalınca en büyük aşkımla, dilimden düşmeyen duamla yalvardım yine. “Ey yüce rabbim, madem birlikte gördük bu rüyayı, sen beni burada kolayda tut. Bak buradayım… Senin sevgine, ışığına, nuruna, güzel kaynaklarına aracıyım. Ben buradayım.” Ve öyle daldım uykuya, uykularıma… Çok rahat uyumadığımız için, bilinçaltı depreme şartladığı için kendini, rüyalarımı hatırlayarak uyanamadım. Ama kalbimi yokladığımda, orda duran aşkı hissettim ve huzuru…

Şimdi ise eve dönüş yolundayım. Burnumda tütüyor evlatlarımın sevgisi. Minik meleğim bu sabah odasını toplayıp, kahvaltıyı hazırlamış, köpeğimiz köpüğü dışarıya çıkarmış. Ablası arada haberleri verdi bana. Kızımla gurur duydum. Oğlum evden ayrılmadan önce tepeme dikilip, telefonda bulunan bir programı öğretti bana. Gittiğin yerlerde bu programa giriyorsun ve haritada olduğun yer ortaya çıkıyor. Düzenli olarak mesaj attım oğluma. Böylece içi rahat etmiş oldu.


İstanbul yağmurla karşılıyor beni. Yakışıyor kerataya her şey. Güneşi de, yağmuru da güzel…

Eve varıyorum. Kapıdan girer girmez önce kızım, sonra köpük atlıyor üzerime. Eşim hafif mesafeli. Hep böyle yapar. Önce ses çıkarmaz çılgınlıklarıma, ama sonra bin naz bin kapris. O da dayanamıyor en sonunda, kalkıp geliyor hafif sitemli sözcükleri ile, sarılıyoruz…


En son oğlum çıkıyor odadan. “Geldin demek” diyor ve sarılıyor. Sonra ekliyor, “Ben niye gelmedim ki senle”.

Bu ekip, ben yola çıkarken böyle değillerdi. Meğer ne çok seviyorlarmış beni. Sevgilerinin önüme geçmesine izin vermediler. Ama dönünce, hepsi kirli çıkınlarında ne varsa döktüler önüme…


Minik meleğim, “Senle yatacağım anne” dedi. ”Olmaz, hastayım “dedim.

Der demez sarıldı minik kollarıyla, “Umurumda değil” dedi…

Mutfağa girdim ki, her yer her yerde. Hemen kolları sıvayıp, mutfağı toparladım. Kedim Sütlacı tam beş kez mutfaktan dışarı çıkardım. Baktım hayat devam ediyor…


Dağınıklık gözümde büyüyünce, sırayla çıkışıyorum hepsine. Onlar hep birlikte “Hayat devam ediyor” diyorlar.

Duşa giriyorum. Suyun altında duruyorum bir süre. Suyu ne kadar sevdiğimi düşünüyorum, daha önce de defalarca düşündüğüm gibi… Gülümsüyorum, hayat devam ediyor…


Banyo kapısını açıyorum, Köpük tam kapının önünde. Bir de havlu getirmeyi başarsa… Hayat devam ediyor…


Yatağa atıyorum kendimi. Yatak kalabalık. Ala ve sütlaç hazırlar. Sonra Şanal geliyor. En son köpük atlıyor, ayakucundaki yerini alıyor. Volkan iyi geceler öpücüğü vermeye geliyor, hayat devam ediyor…



Gece kızım su içmek için uyanıyor ve hayat devam ediyor…


Evet, hayat devam ediyor…

Ama benim için daha farklı. Artık Van’dan önceki Işık değilim. Bu yaşam dersi beni dönüştürdü, değiştirdi. Merak etmeyin. Siz de artık bu makaleyi okumaya başladığınızdaki siz değilsiniz ve bu güzel bir şey. Aynı olmamak, aynı yerde kalmamak…


Ve ben şimdi daha fazla insan olmak, daha fazla yardım etmek, daha fazla yazmak, daha çok okumak, daha çok gezmek, daha çok düşünmek, daha çok paylaşmak, vaktimi daha güzel şeyler için kullanmak, daha çok seks yapmak istiyorum…

Evet, daha çok seks. Çünkü seks, ölümün panzehiri…


***


RÜYA YORUMU

Sevgili Işık Hanım Merhabalar,


Şanal Bey’in kitaplarıyla hayatım değişmişti. Sonra sizi tanıdım. Daha da değişecek inanıyorum. Gökte ararken, yerde buldum sizi. Sürekli olarak rüya gören bir insanım, fakat nasıl yorumlayacağımı bir türlü öğrenemedim gitti. Sonra kitabınızı aldım, şu an okuyorum. Kafamda bir şeyler yavaş yavaş oluşmaya başladı, ama bir rüyamı, özellikle çok derinden etkilendiğim rüyamı yorumlamanızı istiyorum. Şimdiden teşekkürler.


Rüyamda bir arkadaşımın arkadaşı olan, 13 seneden beri görmediğim bir erkeği gördüm. Rüyamda bu erkekle sevgiliyiz. İlk rüya sadece bu kadardı fakat, aşk için yeterli oldu. 13 sene önce, bu çocukla sadece bir merhabamız vardı. Yani arkadaşım bile sayılmazdı. Rüyayı gördükten 3 gün sonra, bu erkekle karşılaştım bir cafede. Adeta şok oldum, elim ayağım titredi. Kalbim çıktı yerinden. Çok yoğun bir şeyler hissettim. Merhabalaştık, birkaç kelime ettik, o kadar. Sonra, benim için hayırlı mı değil mi? diye niyet ederek istihareye yattım.


2. rüyamda bir arabadayız. Arka sağ koltukta oturuyorum yalnız başıma. Biraz üşümüş ve çekingen bir haldeyken, sağ ön koltuğa bu çocuk geldi oturdu. Bana döndü, sağ eliyle yüzümü tuttu ve nazik bir şekilde gülümsedi. Birkaç gün sonra yine karşılaştık aynı cafede. Fakat ben bu sefer, yoğun hislerimden ve hislerimi anlayacak diye çekinmemden dolayı, selam bile veremedim. Onu görünce adeta kilitlendim. Elim ayağıma dolaştı ve çekip gittim. Bir hafta kadar sonra yine rüyamda gördüm.


3. rüyamda bu sefer babamın dayısının evindeyiz. Karşılıklı 2 çekyat var. Sağ taraftakinde o çocuk uzanmış yatıyor, sol taraftakinde de ben. Yanıma geliyor ben yatar vaziyetteyken. Ona dönüp, sağ elimin içini havaya kaldırarak, “niye olmaz EMRAH, ben asil değilim diye mi?” diye soruyorum. Cevap vermiyor. Rüyalarımdaki ortak tema, benimle hiç konuşmuyor, fakat hep gülümsüyor ve çok nazik. Bu arada 2.rüyadan sonra, sürekli yollarda, arabalarımızla karşılaşıyoruz. Cafeye hemen hemen her gittiğimde karşılaşıyoruz.


Yıllardır aynı şehirde yaşayan 2 insan, bu rüyalarla beraber sürekli birbirini görmeye başlıyor. İşyerini tesadüf eseri öğreniyorum (tesadüf diye bir şey yoktur biliyorum ama…). Evi, bizim 2 sokak aşağımızda. Kuzeni, arkadaşımın arkadaşı ve tanışıyoruz. Bir sürü ortak arkadaşımız var. Abisiyle aynı lisede okuduk. Daha önce yaşadığı ilişkiye ait her ayrıntıyı öğreniyorum, vs… Yani ona ait her bilgi bana doğru akıyor. Ama ben kilitlendiğim için, utandığım için, selam bile veremiyorum. Bir kere bile göz göze gelemiyorum, ya da cafeyi terk edip kaçıyorum. (1 kez selam verebildim. O da, kalbimden kalbine sevgi ışığı gönderdikten 10 dakika sonra. Arabadayken karşıma çıktı pat diye, kırmızı ışıkta. Sadece başımı eğip gülümsedim. O da aynı şekilde karşılık verdi o kadar. Mutluluktan havalara uçtum. Daha sonraları konuşmak için, bir selam vermek için çok çabaladım, ama yapamadım bir türlü.


Bir kaç kişiyle bu olanları paylaştım, fakat tatmin olmadım. Hatta güvendiğim birinden, bizim için rüyaya yatmasını istedim. O da rüyasında çok güzel görmüş. Yemyeşil ağaçların içinde bir bahçeye, dut ağacı dikmeye çalışıyormuş. Fakat elinde 2 fidan varmış. Bir türlü hangisini dikeceğine karar verememiş. Kısacası her kafadan bir ses çıkıyor Işık hanım. Beynim allak bullak. Kimseye anlatmasam da içim içimi yiyor, resmen baskı yaratıyor yaşananlar üzerimde. “O sana uygun değil” deyip duruyor etrafımdakiler. Onun için söylenenlerse çok acımasız. Onun tam bir kazanova olduğunu, ahlaksız olduğunu, içki, kumar, kadın düşkünlüğü gibi her türlü kötü şeyin onda mevcut olduğunu söylüyorlar. Rüyalarımdan mı kaynaklı, yoksa hislerimden mi kaynaklı bilmiyorum. Bir türlü inanasım gelmiyor. Özünde çok iyi olduğunu düşünüyorum ve her gün yaratana, bizi birbirimize hayırlı kılması için dua ediyorum. Tam biraz unutur gibi olurken, pat diye tekrar karşılaşıyoruz. Tekrar allak bullak oluyorum. Ne o gelip konuşuyor, selam veriyor bana, ne de ben ona. Ne yapacağımı şaşırdım Işık hanım. Lütfen yardım edin. Sizi seviyorum.

Aşkla…


Aman Allah’ım! Kendimi bir an rahmetli Gönül Abla gibi hissettim. Ama, çabuk toparladım merak etme. Şimdi yorumu da toparlarsak, sen sağ ben selamet.



Bakalım şimdi rüyan bize ne söylüyor... Rüyalar, her zaman uyanık yaşamla işbirliği içindedir. Rüyadan sonra bu kişi ile karşılaşman bize, bu kişi ile olan deneyimlerin, senin yaşamında önemli olacağını söylüyor.



İkinci adımda istihareye yatmışsın. Bakalım orada neler olmuş. İkinci rüyan bize ne anlatıyor: Sağ taraf rüyalarda geleceği temsil eder. Demek ki hem o, hem sen sağ tarafta olduğunuza göre, ikinizin yaşam yolu bir şekilde birleşiyor. Allah tamamına erdirsin diyeceğim ama, demiyorum. Neden mi? Belki bu kişi sadece arkadaşın olacak. Yani duygusal düzlemde bir gelişme olmayabilir. Bu yüzden farkındalığını yüksek tutman lazım. İsim vermediğin için isminin anlamına bakamıyorum. Biliyorsun, rüyamıza giren kişilerin isimlerinin anlamı da yoruma fayda sağlıyor. Bir dahaki sefere karşılaştığında, kaçmak yerine konuş lütfen. Bu eş zamanlılıkları neden yaşadığını anlaman kolaylaşacaktır.



Hımm adını yazmışsın. Ben de adım adım gidiyorum. Bakalım “Emrah” ne demekmiş? Hımm “Emrah”, saz çalıp oynayan Anadolu saz şairi, emir veren hükümdar. İki anlamı da ilginç...



Duygularımızı biraz saklıyoruz. İçin ve dışın pek bir değil. İçin sevinç duyarken, dışından katı ve ciddi durmaya çalışıyorsun. Ben, bu davranışının sebebinin yine aile olduğunu düşünüyorum. Arada kalmış gibisin. Bu anlamda Şanal Bey’in “Kuantum Sıçrama” kitabını tavsiye edebilirim.



Üçüncü rüyan, bize seninle ilgili şu duyguyu söylüyor; Kendine ve ailene, özellikle baba tarafına karşı bir beğenmeme söz konusu. Bu yüzden sevilmeyeceğini, istenmeyeceğini düşünüyorsun. Kaçmanın sebebi duyguların değil. İstenmemek ve reddedilme korkusu. Bu duygulardan özgürleşmekte fayda var. Ve en önemlisi aileni, köklerini, olduğu gibi kabul etmek ve onurlandırmak. Seni sen yapan, seçimlerin ve hayattaki duruşundur. Unutma olur mu?



Aşk güzel şey… Yaşa gitsin… Sevmek, sevilmek… Kadın ve erkek neden yaratılmış? Ama, konuşmadan bilemezsin değil mi?



Arkadaşının rüyası ise, senin daha önce iki kalp kırıklığın olduğuna işaret ediyor. Demek ki daha önce, yukarıda yazdığımız korku ve inançları destekleyen deneyimler yaşamışsın.



Fidan aynı zamanda oluşum değil mi? Büyüme… Var oluşunu gerçekleştirme… Fidanı ekeriz ve bekleriz, meyvesi ne olacak? O halde bir dahaki sefere konuş. Bana da bilgi vermeyi unutma.



Aşk’la…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.