Beni kategorize etme!
Kategorize ediyorum öyleyse varım! Mı acaba? Çok sevdiğim Özkan Uğur’un sunduğu bir TV yarışma programı vardı zamanında, soruları sorup sorup sonunda "mı acaba?", "mi acaba?" derdi. İşte te o vakitten kalma bir lafımdır "mi acaba?", ya da "mı acaba?" Ünlü uyumuna göre değişir, değişmesi gerekir, az mı öğrendik okulda fıstıkçı şahap filan, neyse konu bu değil güzel okuyucum, o zaman konu nedir? Gene başladın geyiğe diyebilirsiniz, olabilir, mottom "Hayat absürttür" biliyorsunuz zaten, diyeceğim kategorizasyon, hiç modellemede ustalkı, yaftayı yapıştırıp, parçalara bölmek.
Güzel ülkemin güzel insanlarının çekirdek çitleyip dizi izlemek dışında en çok sevdikleri şeylerden biri bence - bana göre, bakınız yazar burada kendi düşüncesini belirtiyor- kategorilere ayırmak. Giysileri yazlık ve kışlık olarak ayırmak mesela, en basiti, en saçması ama sonuçta kategorize ediyor musun, ediyorsun. Şimdi çekirdek çitleyip dizi izliyor, vay efendim pis snob, entelijans bize laf atıyor, bak beğenmiyor gibi şeyler olmasın, gönüller bir olsun, benim de en sevdiğim aktivitelerden biri, valla daha geçen akşam Hürrem’i izledim. Bu arada konuyu dağıtacağım huyum kurusun ama Vahide Gördüm yakıştı he Hürrem’e, bence olmuş. Yalnız Fatma Sultancım, aman Hürrem de Hürrem diyorsun ya, bence biraz hata yapıyorsun, onun adı Hürrem canım.
Neyse bak konuyu da böyle iki dakikada dağıtırım, ama amaç ne, benim de dizi izlediğim, çekirdeği de çok sevdiğim. Ama anlattığım bu değil, anlattığım kategorilere ayırma, bölme, çarpma. Hep yapıyoruz, şimdi "A ayol üstüme iyilik sağlık, vallahi yalan ben yapmam" filan demeyelim, birbirimizi yemeyelim. Gayet yapıyoruz. Yoldan geçene bakarken, metroda yanımıza oturana bile yapıyoruz. Ne gibi mesela? Uzun saçlı küpeli adam, dövmeli kadın, mini etekli kadın, türbanlı kadın hatta çoğu zaman kadın. Evet evet kadın. Kadını gayet böyle alıp kategorilere ayırıyoruz. Sen, ben, o, bu, şu, onlar, biz, siz yapmasak da yapılıyor. Kadın çok güzel bir şekilde kategorilere ayrılıyor. Doğru mu? Bilemem, sosyolog değilim, psikanalizden pek anlamam ama bildiğim ve dediğim budur canlarım.
Bay sakallı, bayan dövmeli mesela al sana örnek, ben değil bir arkadaşım ekolü. Ya da pembe gömlek giyen erkek, ya da mini etekli hanım. İşte bunlar hep kategorize, hep sınıflandırma, hep isim koyma. Sürekli bir şeylere isim koyma halindeyiz, bir şeyleri ikiye ayırma, sınıflandırma, bölümlendirme peşindeyiz. Yaşasak şöyle insan insan, sen mavisin ben kırmızı, ay Asuman’ın bıyıkları var, Hakkı da pembe gömlek giyiyor demeden olmuyor mu? Olamaz mı? Bence mümkün –yazar burada çok hayalci, ayakları yere basmıyor- yani mümkünatı olabilir.
Bir başka dünya hayal değil be canım okuyucum. Tamam hayal ama hayal olmaktan çıksa ya, çıkartabilsek ya- yazar çok fazla kendiyle çelişti be okuyucu, kafası karışmış belli ki. İnsanları ikiye, üçe, dörde, beşe ayırmasak ya, hepimiz biriz, aynıyız insanız işte be arkadaş desek ya.
Olduralım be canım.
Mahsun’a kulak verelim, hepimiz kardeşizi mottomuz yapalım.
Kategorilere, sınıflara da lağnet olsun diyelim.
Kahrolsun bağzı şeyler be canım okuyucum!
YORUMLAR