Size bahar gelmez
Cemreler bir yerlere düşmeye başladığından beri herkesin beklediği şey şöyle gökyüzüne bakınca hafiften de olsa yüzünün yanması. Bırak güneşi görmeyi, günlerce yağmurdan ve soğuktan başımızı bile kaldıramadık gitti. Bütün bunlara rağmen bu hafta birazcık da olsa ortaya çıkan güneş hemen etkisini gösterdi, biraz gözler gülmeye başladı.
Bu kadar az beklentisi olan insanlarla dolu bir ülke neden hala böylesi mutsuz diye düşününce, mutlu olmamız için gerçekten güneşin çıkması gibi şeylere muhtaç kaldığımızı hatırlıyorum. Her haberinden, her yüzden hatta sokaktaki hayvanlarından bile insanın yüzüne yüzüne mutsuzluklar çarpan bir ülke burası. Gülmeye tek bir dermanımız kalmış, onu da ülkemize gelen yabancılar için harcıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Michelle Obama'nin Easter dansını izlerken kendimi o kadar mutsuz hissettim ki... Bir an gülümseyerek izleyen yüzüm hemen "bizde asla göremeyeceğimiz bir şey" i hatırlayarak asıldı. Ülkemizde siyasetle ilgilenen, bırakın konumunu, ufacık bile olsa ilgilenen bir insanın bir sahneye çıkıp çılgınca eğlenerek dans etmesini hayal edemedim ben. Bizim için siyaset sadece bağırış çağırış ve her seferinde tekrar eden kaderden ibaret.
Sadece bununla da bitmiyor, halka göre daha rahat bir kafada olması gereken ünlülerimiz de mutsuz. Fotoğrafları çekiliyor 5 karış surat... Sadece her taşın altından çıkmak isteyen vasıfsız tipler pişmiş kelle gibi gülüyorlar. Sevgilisi ile beraber fotoğrafı çıkmasın diye gösterdiği gayreti birazcık mutlu olmaya çabalasa, eminim hayatı değişecek haberi yok. İşi gücü magazinci eleştirmek, hiç kendisine, somurtan yüzüne bakmadan hem de. Bu ülkede ünlü olmanın zorluğu ile halk olmanın zoruluğu kıyaslanamaz, bu yüzden insan birazcık da olsa kendisini şanslı görüp gülümseyebilmeli. Ne kadar suratsızsam o kadar ünlüyümdür düşüncesini kim nereden sokmuş kafalarına, hiç anlamıyorum.
Sokağa çıkıyorum, herkes simsiyah, koyu renklerde, tıpkı bakışları gibi. Kimse kimseye saygı göstermiyor, ancak biraz uzaklara gitmek gerekiyor renklenmek için. Özellikle Şişli bölgesinde oturuyorsanız bu yazdığım size hiç yabancı gelmiyordur. Yolda mutlu bir yüz , renkli bir ortam görmek çok zor. Herkes o kadar "kendi derdine" odaklanmış ki hiçbir şey umrunda değil. Sadece belli başlı yerlerde biraz güler yüz biraz renkli insanlar görebiliyorsunuz, en azından herkes mutsuz bir robot değil diye teselli oluyorsunuz. İnsanlar birbirlerinin yüzlerine değil üstüne başına bakıyor ne giymiş diye... Kimse kimsenin umrunda değil insanların tek merak ettiği karşısındakinin ondan daha iyi durumda olup olmadığı.
Bize bahar gelmiyor, ben artık ümidi kestim. Zaten havalar da bunun farkında, taş çatlasa 10 gün bahar gibi yaşıyoruz sonra yine aşırı sıcak veya soğuk havalar geliyor. Başımızdan aşağı hep kaynar sular dökülüyor, ayaklarımız hep buz tutuyor. İlkimleri yaşamayı çoktan geçtik, ne olursa olsun yaşamaya çalışır duruma geldik. Mutsuz insanlarız biz, başımızda kuş cıvıldasa "ne istiyor" deriz, ayağımıza köpek gelse taş atıp kovalarız. Uyandığımız her günün başında mutlaka bir "her şeye rağmen" hissi varken bahar bize neden gelsin? Güzelim güneş kıymetini bilenlerin üstüne doğacakken neden bizim gibi memnuniyetsizlerin üstünde oyalansın?
Bana bahar hep geliyor bu arada, sizi bilemem.
YORUMLAR