Veda

Ben biraz gidiyorum.

Yapmam gereken her şeyi sürünerek yapıyorum.

Yetiştirmem gereken işler olduğu gecelerde Youtube’da ne kadar gereksiz video varsa izliyorum.

Her işi son güne, son dakikaya bıraktığımı söylememe gerek yok sanırım…


TV izleyemiyorum. İzlemiyorum demiyorum bak, izleyemiyorum. Çünkü niyetlensem bile aklıma bir şey geliyor, onu düşünmeye dalıyorum. Telefona bakıyorum, mesajları yanıtlıyorum derken TV’yi neden izliyorum, onu bile unutuyorum…


Kitap okuyamıyorum. Kitap okumak enteresan bir şey, okudukça okuyor, okumadıkça okumuyorsun… Ben epeydir o kötü dönemdeyim işte…


Sevdiğim dergiler artık ilgimi çekmiyor. Gazete okumak, haber okumak beni kesmiyor. Her şey yalan yanlış yazılmış, çarpıtılmış gibi. Yazan çarpıtmasa bile, anlatan, konuşan başka anlatmış gibi geliyor. İnanmak için bir neden göremiyorum.


Sporu biraz aksatıyorum. Onu, kendime taksiye binmeme cezası vererek hallediyorum ama. Yürüdükçe yürüyorum.


Çok üşüyorum. Kışı da hiç sevmiyorum.


Gidesim geliyor da nereye bilmiyorum. Tek başıma kalmak istemediğimden eminim. Ama buralarda olmayı hiç istemiyorum. Bana gereken eşim dostum, onları alıp göçmek istiyorum.


İndirimlerden gereksiz olan ne varsa alıyorum. Bir şeye taktım mı takıyorum. Bu ara gözlüklere ve berelere taktım, nerde görsem deniyorum, yakıştıysa kapıyorum.


Hayatımda ilk kez, durup durup derin nefes alma ihtiyacı hissediyorum. Bazen nefesim kesiliyor, bitiyormuş gibi oluyor, göğüs kafesim daralıyor sanki, günde 3-4 kez bu yüzden derin nefes alıyor ve neden böyle olduğunu düşünüyorum.


Doktora gitmiyorum. Geçer diye bekliyorum.


Bana kim iyi gelse onu görüyorum. Zorla bir şey yapınca, bayılacak gibi oluyorum, siz nasıl yapabiliyorsunuz, nasıl böyle olgun ve sabırlısınız, gerçekten şaşırıyorum.


Hayatımda olanlar ve olmayanlar için seviniyorum. Her şey ne de güzel ilerlemiş aslında, hep boşuna üzülmüşüm, boşuna “Neden?” demişim aslında diyorum.


Hala çocuk sevmiyorum. Hala çiçek sevmiyorum. Hala akraba sevmiyorum.


Yaz gelse diye hayaller kuruyorum, gideriz kesin diye, sonra mutsuz oluyorum. Çünkü yazı hiç sevmiyorum.


Her gün birileri adına utanıyorum, birileri adına sinirleniyorum, birileri adına üzülüyorum, birileri adına çok seviniyorum, birileri adına gurur duyuyorum.


Bazen kıskanıyorum. Bir şey ilk önce benim aklıma gelmemişse kıskanıyorum. Bir şey ilk benim aklıma gelsin diye düşünmeye karar veriyorum, o da en fazla 5 dakika sürüyor.


Çok güzel yemekler yapmak, çok güzel bir kadın olmak, çok yetenekli biri olmak ve çok sevilmek istiyorum.


Bazıları oluyor, bazıları olsun diye biraz daha pratik gerekiyor.


Eski hobilerimi, eski alışkanlıklarımı düşünüyorum. Bazen özlüyorum.


İnsan seçtiği zamanda ve şartlarda kalamıyor, her şey insanın elinde olamıyor, en çok buna üzülüyorum.


Güzel olan her insan benimle ama. En çok buna seviniyorum.


Geçtiğimiz yazdan beri her Perşembe HTHayat’taydım ama şimdi kitaplarımı yazma zamanı, o yüzden biraz kaçıyorum.


Aylardır beni okuyan herkese teşekkürler!


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.