Dilimden çektiğim kadar neden çektim acaba?
Deniz Seki’ciğim yakalandı. Sevgilisinin yanındaymış. Gözleri yaşlı yaşlı, yorgunluktan bitmiş, hiç de Deniz Seki’ye benzemeyen bir halde hem de… Elleri kelepçeli halde, mutsuz mutsuz baktığı görüntüyü durdurup yanına Popstar Bayhan’ın görüntüsünü koydular. Zamanında Deniz Seki Bayhan için “hapse giren popstar olmaz” demişti ya, herkesin dilinde şu an o var… Büyük konuşmak ne demekmiş, hepimize ders oldu.
E tamam da bu kime sürpriz oldu ki?
Bundan seneler önce, çok yakın bir arkadaşım var, bir yaz günü bile değil, ilkbahar… Bir yerdeyiz, şık olmamız gerekiyor… Ama bu nasıl terliyor nasıl terliyor… Yüzünde, sırtında, elinde bir şey yok ama, koltuk altlarındaki ter yuvarlağı, tişörtüne yeni bir renk kazandırmış halde. Nerdeyse beline kadar inmiş onlar, böyle bir terleme… E tabii kız mutsuz… Ben? Nasıl yani diyen gözlerle kızı inceliyorum. Ona çözümler düşünüyorum, ne kullansa, nerde hata yapıyor acaba diyorum…
Sonra bundan 2 sene önceye gidelim. Valla yazların artık aşırı sıcak geçmesinden mi, İstanbul’un çok nemli olmasından mı, klimaların tesadüfen benim olduğum hiçbir ortamda çalışmamasından mı bilmiyorum, son 2 senedir o arkadaşım gibi terliyorum. Sadece koltuk altım, sonsuz, bitmeyen bir terleme hali… Hatta sadece sıcaktan da değil… Mesela sıcaktan terliyorum, sonra ne kadar çok terledim diyip stres yapıp daha çok terliyorum. Böyle böyle artık kontrol edemeyeceğim bir hal alıyor. Siyahla beyaz dışında tişört, atlet giyemiyorum… Bir çaresi de yok derken botox yetişti imdadıma, neyse ki koltuk altı botoxumu asla ihmal etmiyorum. Ben böyle olduğum için eminim şu an o arkadaşım hiç terlemiyordur…
Yine bundan seneler önce, Hakan Altun çıkmış, Seray Sever ile falan birlikte… Ben de diyorum ki kadına bak, Kürşat Başar’dan ayrıl, Hakan Altun ile birlikte ol… Hayır, adam herhalde aşırı iyi birisi, yoksa ne alaka yani…
Ta-taaa! Ergenliğimde sivilce problemi yaşamayan ben, durup dururken sivilcelendim. Sivilceler bitmek bilmedi, savaştım da savaştım, bitirdim. Sonra izler kaldı. Oldum mu bir küçük Hakan Altun? Şimdi izleri de bitirmek için son aylarımdayım. Bu arada Hakan Altun hakikaten çok çok iyi bir adammış, bari benim için de öyle deseler; çektik o kadar dilimizin cezasını…
Esmer kızsın, sarılık ne ya, kıro gibi? Diye diye geçirdiğim seneler içinde, bana sorsanız saçımı boyatabileceğim tek renk kızıldı. Böyle alevli kızıl ama… Peki ben ne yapıyorum şu an? “Sarı olsun ama doğal olsun, böyle güneşte açılmış gibi olsun uçları.” “Yahu senin koyu koyu saçlarının güneşte sararması mümkün mü?” Diyen de yok ki sıradaki kurban belli olsun!
Başıma her yeni gün, eskiden yaptığım bir hatanın cezası geliyor. Artık en çok kullandığım cümle “her şey insanlar için” artık korkuyorum, ne yapayım!
YORUMLAR