Merhaba Büyümek!
Okuyucularımın çoğu ergen. Üstelik kendilerine "ergen" diyenlerden... Biz ergenken "ergen" değil, buluğ çağındaydık çünkü. Şimdikiler başka. Şimdikiler özgüveni yüksek, ne istediğini bilen, hedefe kitlenen ve hayallerinin peşinden koşan cesur çocuklar. Biz 14-15 yaşındayken kendi gölgemizden korkardık. Şimdi ufaklıkların çoğunu anlamakta zorlanıyorum. Enteresan planları var ve saçma şeyler söylerken bile oldukça cesurlar.
Şimdi düşünüyorum mesela, gençken ne hayal ederdim ne oldum... Küçükken büyük gazetelerin hafta sonu eklerini okur, ilerde Ayşe Arman olmanın hayallerini kurardım. Ünlülerle tanışmak gibi hayallerim yoktu ama Ethan Hawke, Uma Thurman ile evlendiğinde fena bozulmuş, çocukları olduğundaysa yıkılmıştım. Yan roldeki adamları çekici bulurdum. Emre Karayel, baş rolde değildi işte o dönem. Güvenilir yakın arkadaş, iyi adam, tatlı kuzen rollerindeydi. Ben filmlerde, dizilerdeki tüm yan rollere bayılırdım. Ethan Hawke hayranı olmamın sebebiyse o dönem meşhur olan Leonardo Di Caprio'nun tipim olmamasıydı. Leo da bizim zamanımızın Justin Bieber'ıydı yani...
Girişi fazla uzattım. Ama bu konuya, maillerimi karıştırırken, bana gelen "Ben de büyüyünce senin gibi partilere gidicem frenço" mailini okuyup da geldim... Büyümek aslında partilere gitmek demek değil. Ya da şöyle söyliyim, partilere giden yol biraz uzun ve zorlu...
1-Para Kazanmak: Aileniz çok zengin değilse, para kazanmak zorundasınız. Hoş, zenginse bile zengin ailenin sadece alışveriş yapan çocuğu olmak pek de havalı değil, bari aile şirketinde çalışın. Para kazanmak da öyle kolay değil aslında. Seneler süren yoğun iş hayatından sonra, son çalıştığım şirketten de istifa ederken, beynim yanmıştı. Meryem'in falan değil, tükenmişlik sendromu benim hastalığımdı. Aynı anda işinden, ofisinden, iş arkadaşlarından ve patronundan memnun olmak, insanın başına, eğer şanslıysa, hayatı boyunca ancak 1-2 kez gelen bir şey. Para kazanmak da o yüzden kolay değil, sinir stres, iş güçle geçen ayın sonunda, umarım sizi tatmin eden bir maaş alırsınız. Ama güzel olan kısım, o maaşla kimselere hesap vermeden istediğiniz şeyi satın alabilir, istediğiniz yere gidebilirsiniz.
2- Özgürlüğünüzü ilan etmek: Bu, para kazanmakla aynı şey değil. Para kazanmak sadece dilediğinizce para harcayabilmenizi sağlar. Özgürlüğünüzü ilan edebilmek için güçlü görünmelisiniz. Sevgilinizden ayrılınca ciddi ciddi kendinizi kaybetmemeli, kırk yılda bir izin kopartıp gece dışarı çıkınca, ertesi günün tamamında kusacak kadar içmemeli, arkadaşlarınızı özenle seçmeli, güvenilirliklerini çeşitli ortamlarda test etmelisiniz. Aksi halde özgür falan olamazsınız...
3- Gerçekten büyümek: Bununla kastettiğim de acılarla olgunlaşmak değil tabii ki. İnce şeylerle büyüdüğünüzü ispatlamak. Yakın arkadaşınız veya sevgiliniz hastalandığında yalandan "Ay ben sana bakarııım" demek değil, ciddi ciddi gidip bakmak, etrafınızdaki birinin bir diğerinden hoşlanmadığını hemen karşı tarafa yetiştirmemek, biriyle tartıştığınızda, vakit kaybetmeden bunu öğrenince o kişiye ön yargıyla yaklaşacak insanlara anlatmaktansa, ona ve ilişkinize biraz zaman vermek mesela...
Böyle ince şeylerden sonra büyüyüp partilere akabilirsiniz tabii ki. Önce bir büyüyün de...
not: Bu kadar konuştum ama ben de 28 yaşındayım. O kadar da çok büyümedim yani. Ciddiye almayabilirsiniz..
YORUMLAR