Sen sen ol, sürüden olma!
Gözünde at gözlüğü bulunanlardan...
Her yerde kendi düşüncesinin buyurganlığına girişenlerden...
Aykırı düşünenlerin hepsini dinsiz ya da ahlaksız ya da alçak olarak niteleyenlerden...
Bütün bencillerden...
Bir de, “Affedersin çok daha çirkin” diye ayraç koyanlardan...
Hazzetmiyorum!
Hatta sanırım nefret ediyorum!
Sırf bu nefretim azalsın diye ara sıra kişisel gelişim kitapları okuyorum ama bende öyle inatçı bir irade var ki, geliştirmeye çalışanlar ne yapsın!
Bakın, uzun zamandır kenarda beklettiğim ve geçenlerde ancak okuyabildiğim Kabile mesela...
En başta, yani daha kitabınınkapağını gördüğüm anda, sevgili Eddi Anter’in zor bir işe imza attığını düşündüm. Çünkü bizim toplum için hallice ters bir felsefeyi ele almış Anter. Toplamda 231 sayfanın ana fikri olan ve kapakta da yer alan şu cümleden söz ediyorum:
Sen sen ol, sürüden olma!
Neticede yakın tarihimizin kafamıza olanca şiddetiyle çakmasından biliyoruz ki, toplumun bağrında muhafaza ettiği bu psikoloji ağır bir terminoloji içermekte...
Ama sağolsun, Eddi Anter meseleyi yumuşak bir anlatımla ve kendine has bir yaklaşımla ele almış. Günümüzde bazılarınca kaypaklaştırılmış inanç meselesini sorgulayarak, farkındalığa uyanan, özünde uyanışını gözlemleyen bireyin gelişim sürecini anlatmış. Bunu yaparken de roman kurgusunu kullanmayı uygun bulmuş. Kahramanımız Can’ın ağzından, istisnasız her canın aklında biriken hayata ve insanlığa dair hemen tüm soruları irdeleyerek bilgece vurgularda bulunmuş. İşte birkaçı:
“Bir insanın kendine yabancılaşmasından daha büyük bir uzaklık yoktur.”
“Her kim sana ne kötülük yaptıysa, bil ki olması gerektiği için oldu ve sen öğrenip ilerledin. O kişinin yapması gereken buydu, senin onu affetmen senin büyüklüğünü ortaya koymaz, sadece seni özgür bırakır...”
“Sen hazır olunca, sana yol gösterecek kişi veya kişiler de senin önüne çıkacaktır; sen onları değil onlar seni bulacaktır.”
“Kimse, bir başkasını, kendisi dışında bir şey için merak etmez. Ederse mutlaka içinde kendisi var olduğundandır.”
“Engel ve sorunlar ilerlemek içindir yavaşlamak için değil. Sorun yoksa hareket yoksa dolayısıyla hayat da yoktur. Birlik halinden uzaklaşmanın, bunun farkındalığını anlamamanın sebebi kötülüğün araya girmesindendir.”
“İnsanlık ve dünyanın gidişatını beğenmeyenlerdenseniz bu konuda ne yapıyorsunuz bir bakın. Kendinize dönün. Başkasına ne yapacağını söylemek en kolayıdır. Geriye kalan en son iyi insan aranıyor ve bulunamıyorsa, bu kişi neden ben veya sen olmayalım? Sürüden çıkma vakti ne zamandır?”
***
Kısacası... Eddi Anter’in, Kabile’si kimine çimdik, kimine ısırık, kimine tokat, kimine de yumruk mahiyetinde etkiye sahip. Ama ne yazık ki, sevilesi bir kitap olmasına karşın toplumun yarısına ulaşmayacağı kesin! En azından şimdilik!
Bunu “affedersin” gibi şahane bir kelimeden dahi nefret edecek hale getirilen inatçı irade sahibi biri olarak söylüyorum.
***
Not: Bu pazardan sonraki perşembe görüşmek dileğiyle...
YORUMLAR