Devam etme arzusu

Yoga ve meditasyon içerden gelen doğamızda olan zekaya sırtını dayar. İyileşmenin ya da ıstıraptan kurtulmanın yolu yeni bir şey öğrenmek ya da başka birinden destek almaktan geçmez. Yoga ve meditasyon araştırmaya dayanır. Ama bu araştırma tek deneklidir. İnsan doğasını anlamak için kendi içine dönmen yeterlidir. Hatta aradığın bilgiye zaten sahipsindir, gözünü açman uyanman yetecektir.


Sinir sistemi üzerine aldığım eğitimin adı Organik Zeka’ydı ve insan doğasın kendi kendine yeten iyileşmeye dönük tarafına odaklanmıştı. Sinir sistemi her zaman iyileşmeye zorlukların üstesinden gelmeye ve toparlanıp devam etmeye yöneliyordu.


Kurtlarla Koşan Kadınlar’ın yazarı Estes ise şöyle der “başına ne gelmiş olursa olsun, içinde her zaman alevlenmeye hazır bir umut ve hayattan zevk alma alevi vardır ve alevlenecektir de”.


İşte bu da bahsettiğim kavramla ilgili yapılan bir de araştırma var. Bu çalışmaya Somatik Deneyimleme’nin kurucusu Peter Levin’in Travma ve Anı kitabında ilk rastladığımda büyülenmiştim.


Stanford’ta yapılan araştırma şu isimle yayınlanmıştı: “Elektrikle Uyalmış İnsan Singular Korteksi’nde Azimle Devam Etme İradesi. Beyin cerrahlarının daha önce test etmiş oldukları beyin bölgelerinden tamamen farklı bir bölgenin derin beyin uyaranları tarafından uyarılmasıyla yapılan alışılmadık bir deney hakkındaydı. Bu beyin bölgesi anterior orta singulat korteks adıyla bilinir.


Bu deneydeki hastalar çok ilginç bir şey deneyimlemişti. Anterior orta singulat korteksi uyarılan iki numaralı hastanın sözleri tam olarak şöyleydi: “Bir soru olduğunu söyleyebilirim... Bir olumsuzluk gibi kaygı değil... Daha çok pozitif bir şey gibi, sanki... Bunu aşmak, üstesinden gelmek için daha fazla gayret et, biraz daha zorla, azmet gibi... Mücadele etmezsem, vazgeçmiş olurum. Vazgeçemem... Devam edeceğim.”


Bir numaralı hastaysa deneyimini şu metaforla dile getirmişti: “Sanki bir arabayı fırtınada sürüyorum ve... sanki tekerleklerden biri yarım sönmüş... ve yolun yarısındayım, geri dönme ihtimali yok... ilerlemek zorundayım.” Bu çalışmadaki her iki hasta da bir tür “meydan okuma” ya da “kaygı” (bir uğursuzluğa ilişkin bir tür önsezi /hissikablelvuku olarak bilinir) duygusundan söz etmişlerdi ama eyleme hazır ve motiveydiler, bu zorluğu aşacaklarını biliyorlardı.


Hayattan en sevdiğim şey spiritüllikle bilimin birleşmesi. Binlerce yıllık yoga geleneği, Jungcu psikanaliz ve güncel sinir sistemi çalışmaları…


Hele ki bir de bahsettiğim bu kavramın beyindeki yeri bulunmaya görsün. O zaman tutmayın beni.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.