Miras değil alın teri
Annem bazı insanlar için “doğuştan zanakslı” derdi. Ben doğuştan zanakslı olanlardan değilim. Burada sizlere bahsettiğim hiçbir şey benim için kendiliğinden olmuyor. Galiba bu nedenle iyi bir öğretmenim.
“Sabah uyandığımda içimde son hızda giden bir koşu bandı buluyorum”, dediğinizde sizi anlıyorum. “Sanki fişte unutulmuş küçük bir ev aletiyim” dediğinizde ne demek istediğinizi biliyorum. “Kafamın içindeki düşünceler durmuyor” diyenler benim kardeşim. Korkmak, kırılganlığa izin vermemek, kuşların uçtuğunu, bulutların geçtiğini görmemek, hissetmemek için yavaşlamamak, kendine merhamet etmemek benim de dönüp dolaşıp ziyaret ettiğim yollar.
Geçen sabah tam da bu noktadan bulutların fotoğrafını koyup “sabah rutinim” yazmıştım. Birisi “hayat size güzel” diye mesaj atmış. Ne yalan söyleyeyim evet hayat bana artık biraz daha güzel. Ve evet hayat bazen zorlaşsa da artık eskisi kadar zorlaşmıyor. Bulutların geçtiğini, kuşların uçtuğunu bana unutturmuyor.
Artık çektiğimiz acıların büyük bir kısmının şimdi şu anda olan durumlarla ilgili olmadığını biliyoruz. Sinir sistemimiz sık sık geçmiş tarafından ele geçiriliyor. Şimdi şu anda olanla bağlantımız kopuyor. Yoga meditasyon pratiklerinin en büyük katkısı bizi şimdiki zamana çıpalamaları. “Zorluk var ama hayati tehlike yok, odaya kaplan girmiyor” mesajı sistemimize gittiği zaman, başa çıkılamaz gibi gözüken birçok zorluk yok olmuyor ama başa çıkılabilir hale geliyor.
Konu çok derin ve kapsamlı. Ama burada çok çok kısaca sinir sisteminden ve zor günlerde insanların nasıl hiç farkında olmadan kendi kendilerini dengelediklerinden bahsetmek istiyorum. Çünkü sinir sisteminin kendi kendini dengeleyen muhteşem bir zekası var ve herkesin sistemi aslında ne yapması gerektiğini biliyor. Ama bu zekanın önüne bazen engeller çıkıyor, işte o noktada duyguları ya dondurma ya da içlerinde boğulma durumu başlıyor.
İster inanın ister inanmayın, sinir sisteminin kendisini dengeleme/iyileştirme yönteminin başında hoş olan şeylere odaklanma ve “geyik” dediğimiz boş boş sohbet etmek geliyor. Yani acı ve korku durumunda, bir insanı birden havadan sudan konuşurken görürseniz hemen vurdumduymazlıkla suçlayıp üstüne yürümeyin. Bilin ki o insanın sinir sistemi aslında olanlara dayanabilmek, bu duyguları kapsayabilmek için kendi kendisini dengelemeye çalışıyor olabilir. Hem de hiç farkında bile olmadan. Yine siz kendinizi tüm bu acı ve matemin ortasında bir anda boş boş sohbet ediyor ya da gökyüzünde parıldayan güneş hoşunuza giderken bulursanız, bunun vicdan azabı ile kavrulmayın. Çünkü yine yaptığınız sinir sisteminin kendisini dengeleme işinin bir marifetidir.
Tüm bu acıyı kapsayabilmek için çok yukarı çıkan sinir sistemi kendisini doğal yollarla aşağıya indirerek dengelemeye çalışıyordur.
Doğuştan değilsek de sonradan zanakslı olmak mümkün. Hani derler ya miras değil alın teri...
YORUMLAR