Doğumda korku-gerginlik-ağrı çemberi
Doğuma hazırlık eğitimlerinin temelleri çok eski yıllara dayanmaktadır. 1930’ lu yıllardan beri gelişen, günümüze gelen ve halen uygulanan birçok doğum hazırlık yöntemi var. Bunlardan bir tanesi Dick Read yöntemidir. Bu yöntemin esası doğumda korkunun giderilmesidir. Doğumda korku giderilsin ki, kadın da kendini, bedenini özgür bıraksın ve kendisine verilen bu doğurma gücünü kullanabilsin.
Dick Read yöntemi adını Korku-Gerginlik-Ağrı Çemberi tezini ortaya çıkaran Dr. Grantly Dick Read’ den almaktadır. Dick Read İngiliz bir kadın doğumcu, 1920’ li yıllarda kadınları kloroform ile uyutarak, bebekleri forseps ile doğurtan bir doktor. Bir gün doğuran bir kadına yardım etmesi için köyün birine çağırılır. Yağmur sebebi ile zor, çamurlu bir yolculuk yapar. Eve gelip, kapıdan girdiğinde doğuran kadın ile karşılaşır. Doğum dalgaları (kasılmalar) sırasında kadının kendi kendine hareket ettiğini, sessiz bir şekilde doğumu karşıladığını görür. Yavaş yavaş içeri girer, hazırlıklarını yapmaya başlar. Bebeği doğurturken kullandığı aletleri çıkarır, kloroformunu hazırlar. Tam maskeyi kadına uzatırken; kadın konuşmadan eli ile istemediğini ifade eder. Doktor şaşırır ve olduğu yerde durup sadece doğuran kadını izler. Doktor olarak yapabileceği bir şey yoktur. Kadın sakin bir şekilde bebeğini doğurur, kucağına alır. Doğumdan sonra doktor kadına sorar: “Neden kloroformu ret ettin ve ağrı çekmeyi tercih ettin?” diye. Annenin verdiği cevap ise “Ağrımadı, ağrıması mı gerekiyordu?” olur.
İşte bu doğum sonrasında, doktor şunu fark eder. Rahat doğum yapan kadınlarda doğururken bir şey yok: Doğumda Korku.
Bunun üzerine bir sürü çalışmalar yapar. Ona göre doğumu durduran, ağrının hissedilmesine ve artmasına neden olan şey korkudur. Yaptığı bu çalışmaya Korku-Gerginlik-Ağrı Çemberi adını verir. “Doğumdan korkuyu silip, çıkarırsanız gerginlik ve ağrı da otomatikman ortadan kalkar” der. Bunun üzerine bir de kitap yazar, Childbirth Without Fear / Korkusuz Doğum.
Korkunca ne oluyor?
Rahmin itici bir gücü var, bebeği itme gücü. İterken rahim ağzı açılıyor, bebek çıkıyor ve doğum oluyor. Aslında bu kadar basittir. Kaslar bebeği çıkarmak üzere çalışıyor, birlikte uyum içindeler. Ama korku devreye girdiği zaman uyumsuz çalışmaya başlıyorlar, geriliyorlar gevşemeleri gerekirken. Bu uyumsuzluk bedeninize nasıl yansıyor? Ağrı ile yansıyor. Siz korkunca kasların çalışamaması ağrı faktörünü ortaya çıkarıyor.
Peki, neden korkuyoruz?
Korkmamız için çevremizde o kadar çok etken var ki.
*Negatif doğum hikayeleri okuyorsunuz, korkuyorsunuz. Okumayın. Hatta etrafınızda anlatan var ise, “bebeğim dinliyor” diyerek kibarca susturabilirsiniz.
“Ne gerek var, sezaryen ol bitsin hemen” diyenler var bir de. Bitsin hemen gibi bir durum değil doğum. Yaşayın bu tecrübeyi. Tanrı size bunun için bir güç vermiş, kullanın.
*Hastanede sağlık personelinin kullandığı dil; size ısrarlar “hasta” diyeceklerdir. Siz hasta değilsiniz, gebesiniz, hamilesiniz, anne adayısınız, doğuran kadınsınız!
*Medya! İzlediğiniz dizilerden filmlerde doğum sahneleri hep korkutucu gelir, değil mi? İnanmayın, doğum öyle bir olay değil. Eğlenerek, gülerek izleyin hatta dalga geçin. Doğumu ne hale getirmişler diye.
Ve başka bir sürü sebep... Öncelikle daha önce yaşamadığınız, bedeninizin tecrübe etmediğ bir olay doğum.
Peki, doğumdan korkmamayı nasıl başaracaksınız. Bilgi ile… Bilgi korkunun panzehridir. Hep söylerim, okuyun. Ama faydalı, iyi bilgiler okuyun, gerçekten doğum ile ilgili harika kitaplar var. Pozitif doğum hikayeleri okuyun. Sonra hazırlanın, bedeninizi doğuma nasıl hazırlayabilirsiniz? Doğum hazırlık kurslarına katılın. Nefes egzersizleri yapın. Gevşemeyi öğrenin. Pilates, yoga yapın. Bedeninizi tanıyın. Doğumu anlayın, doğum tercihlerinizi belirleyin. Doktorunuz ile her şeyi açıkça konuşun. “Daha zamanı var, sonra konuşuruz” diyen doktoru dinlemeyin, ısrar edin. Şimdi tam zamanı, hamilesiniz ve doğuracaksınız. Emin olmadığınız, sizi tatmin etmeyen cevaplar aldığınızda başka bir doktordan danışmanlık alabilirsiniz. Özellikle bu konudan asla çekinmemenizi öneririm. 39. Haftasında doktorunu değiştiren kadınlar var. 9 ay boyunca tek doktor takip etti diye, illa o doktor ile doğurmanız şart değil.
Kendiniz olun, gücünüze inanın, kendinize güvenin, kendi isteklerinizi önce siz belirleyin. Sizin istekleriniz zaten doğum tercihleriniz olacaktır. Ama aklınızın bir köşesinde de şu kalsın: “Evet, doğuma hazırlandım. Tercihlerim belli, ama hayatta her şey mümkündür. İstemediğim bir sürpriz olabilir. Benim ve bebeğimin sağlığı, diğer tercihlerimden ön planladır.”
Unutmayın, sezaryen hayat kurtarma operasyonudur. Önemli olan doğum şekliniz değil, doğum şeklinden sizin nasıl tatmin olduğunuzdur.
YORUMLAR