Her gün Anneler Günü!


Bahar mevsimi gelince bana bir şeyler oluyor. Bir tembellik üstümde sormayın.


Sabahları yataktan kalkasım yok, gözümü açamıyorum. Hani okula giderken annelerimiz yanımıza gelir ve “ hadi kalkma vakti” der ya! Biz de hep bir beş dakika daha uyumak isteriz.


İşte o ilave beş dakika daha uyuma isteği bu ara yakamı bırakmıyor. Eskiye nazaran tek fark artık kalkmamı söyleyen kişi annem değil; kızım yani annelik sebebim.


Anladım anne olmak, kalkmayı uyumayı sabote eden bir sistem. Bahar mevsimi gelmiş, bir tembellik gitti gidiyor ama üstüme vazife mi. Hayır değil, neden? Çünkü ben bir anneyim.


Ne kadar çok yükümüz var değil mi? Anne olarak.


Tek kişi için düşünmemek. Anne olunca çocuğunuz bir yana eşiniz için de, anneniz için de daha farklı bir annelik yapmaya başlıyorsunuz.


Kendinden önce hep başkaları için düşünmek, başkaları için adım atmak. Bir sonraki adımda ne olacak diye endişe duymak, kaygılanmak. Bugünü düşünmenin yanı sıra yarın için planlar yapmak hatta bir de dünü bugüne kıyaslamak hep anneliğin işi.


Belki tüm insanlığın işi bu ancak bundan vazgeçmeyi deneyen insan annelik yükü olmayan insandır.


Anne demek kıymettir; kıymet vermeyi bilmek demektir, ayrıca kıymet bilmeyi öğretmektir.




Geçen gün takside gidiyorum, taksi şoförü “Abla bugün mü Anneler Günü ?” diye sordu. Hayır dedim, “Her gün anneler günü!”




Annenin tek günü mü olurmuş? Ama tüketim odaklı hayatımızda maalesef o noktaya geldi. Bu konuya detaylı hiç girmeyeceğim, girsem çıkamam işin içinden. Ama çocukluğumdan hatırladığım Anneler Günü’nden biraz bahsetmek istiyorum.




Babamın anneme öyle pırıl pırıl taşlı hediye yüzük aldığını, ya da son teknoloji ile yapılmış herhangi bir mutfak aleti aldığını hatırlamıyorum. Ayrıca anneme çalışıp kendi paramı kazanmaya başlayana kadar hediye aldığımı da hatırlamıyorum. İlk para kazanmaya başladığıma da sadece çiçek aldığımı, her zamanki gibi öperek kutladığımı hatırlıyorum.


Bizim ailenin anneler günü, bayram günü, babalar günü klasiktir. Her anneler gününde önce sabah saatlerinde henüz öğlen olmadan babaanneme gidilir, orada ailecek öğle yemeği yenirdi. Sonra da anneanneme gider, orada da anneannemin meşhur çilekli turtasını yer, çay içerdik.



Sevgili babaannem ve anneannem, yılın 365 günü yemek yapmıyormuş gibi oturur, o gün için en güzel yemeklerini hazırlar, çocuklarını ağırlarlardı. Hâlbuki ne ters değil mi, çocukları onu ağırlamalıydı. Bu arada hala anneler gününde anneanneme gidip çilekli turta yeriz.



Anneler gününden hatırladığım en güzel ve en net anım; “Benim Annem, Güzel Annem” şiirini ezberleyip babaannemin salonunun ortasında anneme okumamdı.


Günler öncesinden ezberlemiştim, hatta babaannem ile kim bilir kaç kere prova yapmıştım. Gün gelince salonun ortasında şiir okuma pozisyonuna geçerek, yüksek sesle bu şiiri okumuştum anneme.


Aslında orada unuttuğum başka bir anne vardı; babaannem. O da bir anneydi, ama çocukluk işte sadece kendi anneme şiiri okumuştum. Hâlbuki babaannem de benim güzel annemdi. Beni kollarına alan, ninniler, masallar söyleyen başka bir annemdi.


Babaannem şimdi cennette, ama o hala bir anne. Annelik işte bu yüzden çok kutsal. Anneliğin her gün kutsanması ve kutlanması gerekiyor. Bir kere anne oldunuz mu hep annesiniz, burada veya orada.



Ben tüm annelerin anneler gününü kutluyorum. Yanımızdaki ve yanımızdaki yani buradaki ve cennetteki tüm annelerin anneler günü kutlu olsun.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.