Bir dua: kalbin, vicdanının evi olsun!
Kırk beş günü geçen Gezi Eylemleri sonucunda hepimizin gözüne çarpan bir durum var. Yaşanan süreç insanları net olarak ikiye ayırdı. Daha doğrusu ortaya bir sonuç çıktı: Vicdanı olanlar ve vicdanı olmayanlar. Kalbim vicdan sahiplerinden yana. Onlara söylenecek tek şey, ne güzel insanlar oldukları. Ya diğerleri? İnanıyorum ki onların da içlerinde vicdan dedikleri bir yer var. Sadece uzun süredir gözleri ve kulakları ba(ğ)zı güçler tarafından esir alındığı için kalplerine doğru bilginin sıcaklığı ulaşamıyor. Bir de bir sorunları daha var aslında. Hayatları boyunca emirlerle, talimatlarla, kendi adına düşünenler ve karar verenlerce yönetilmişler. Kalpleri, hep başkalarının vicdanının evi olmuş. Artık kendi vicdanlarını ele geçirme zamanı bence.
Ey benim kendi vicdanında misafir yaşayan arkadaşım! Oku!
Vicdan nedir?
Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç.
"Tüm insanlar dünyaya, kafa ve yüreklerinde bir iç mahkeme ile gelirler. Bunun adına vicdan denir." — Aydın Boysan
Kaynak: TDK
Vicdan Kullanım Koşulları:
1- Direkt olarak Gezi Parkı’nda yaşanan olaylar ve sonraki süreç üzerinde kullan.
2- Olası akıl karışması yaratabilir. Sakın korkma. Kafanın içi, senin vicdanını ele geçirmek isteyenlerin yalanlarıyla, iftiralarıyla, çarpıtmalarıyla dolu. Gözlerin gerçeği görür, kulakların doğruyu duyarsa, onların hepsi buhar olur. Gözlerini gerçeğe, kulaklarını doğruya aç.
3- Sadece sen kullan. Vicdanın aklınla kalbinin arasında bir yerdedir. Kalbine ve aklına sahip olmaya çalışanları şüpheyle karşıla. Onlara sahip olurlarsa vicdanına da sahip olurlar. Senden başka kimsenin vicdanına yerleşmesine izin verme.
4- Vicdanını her yerde, her durumda ve orantısız kullan.
5- En uzak bilgiye ulaşabilmek için bakış açını 360°’ye ayarla ve doğrudan tek tek insanların kafalarına ve kalplerine odaklan. Emin ol, bu davranışın ne onlara ne de sana zarar verecektir.
6- Vicdanın son kullanma tarihi yoktur. Ömür boyu kullan.
7- Vicdanını ele geçirmek isteyenler olduğunu fark edersen (emirleriyle, talimatlarıyla, düşünce ve kararlarıyla) sakin ol. Onlar panik, korku ve koşulsuz itaatle beslenirler. Sorgula. Vicdan bir mahkemedir ve onların mahkemelerinden çok daha adildir. Alacağı karar ne olursa olsun.
8- Vicdanının saldırıya maruz kaldığı bölgelerde kesinlikle başkalarının bakış açısını tedavi amaçlı kullanma. Bilgi senin aklında ve kalbinde. Kendi ilacını kendin bul.
9- Vicdanını kullanmak için eğitim gerekmez. Başkaları sana kendi vicdanını nasıl kullanacağınızı öğretemez. Kendi vicdanını kullanmayı öğrenmezsen, öğretmeye talip olanlar çıkar. Vicdanını kullanmayı öğren.
Kendi vicdanının sahibi olursan göreceksin ki;
Ethem Sarısülük (26), Gezi Parkı’nın Ankara’daki protestoları sırasında, gaz bombası fişeği ya da plastik mermiyle değil, bir polisin silahından çıkan gerçek bir mermiyle öldürüldü. Kameraların kayıtta olduğu bir sırada. O polis, hâlâ görevde. Ve vicdanın sana şöyle seslenecek: Bir anne, gencecik evladının ölümünü canlı yayında izledi. Oğlunun katilini de görerek. Annesi sen olsaydın ne yapardın?
Abdullah Cömert (22), Hatay Armutlu’da akrep denen polis aracından açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. Atılan dört mermiden biriyle. Mermi kafasını delip geçti. Ve vicdanın sana şöyle seslenecek: Bu gerçeği bildiğin halde birileri hâlâ “kaza,” “hayır darp,” “ateşli silah yoktur” gibi yalan beyanlarla kafanı bulandırmaya çalışıyor. Artık onlara inanıyor musun?
İrfan Tuna (47), Ankara’daki Gezi protestoları sırasında kalp krizi geçirerek öldü. Eylemci değildi. Bir dershanede temizlik görevlisiydi. Olaylardaki aşırı gaz kullanımına kalbi dayanamadı. Ve vicdanın sana şöyle seslenecek: Protesto etmek kadar etmemek hakkına da sahip bir insan, olayların içinde olmadığı halde nasıl oluyor da ölüyor?
Mehmet Ayvalıtaş (19), İstanbul Ümraniye’de, Taksim’e gitmek için otobana çıktıkları bir sırada, kalabalığın içine kasıtlı olarak cipini süren biri tarafından öldürüldü. Mehmet, diğerleri kadar şanslı değildi. Çarpan şahıs, ardına bakmadan geçip gitti. Ve vicdanın sana şöyle seslenecek: On dokuz yaşında bir çocuk, bir şoförü nasıl olur da böylesine kızdırabilir ki!
Mustafa Sarı (Komiser), Adana’daki Gezi protestoları sırasında beş metreden düşerek hayatını kaybetti. Yakında baba olacaktı. Ve vicdanın sana şöyle seslenecek: Alt geçit inşaatından düştüğü görgü tanıkları tarafından teyit edildiği ve abisi Adem Sarı, "Mustafa düşmüştür, atıldığı iddiaları spekülasyon. Abim arkadaşlarıyla beraber göreve giderken düşüyor. Biz acımızı yaşamak istiyoruz" dediği halde neden "Polisi göstericiler köprüden attı" iddiası yayılmaya çalışılıyor?
Ali İsmail Korkmaz (19), Eskişehir’deki Gezi protestoları sırasında kimliği belirsiz(!) kişiler tarafından dövülerek öldürüldü. Sopalar, tekmeler, coplarla. Saldırganlar beş-altı kişiydi. Acımaları yoktu. Çünkü vicdanları yoktu. Ve vicdanın sana şöyle seslenecek: Kamera kayıtları ortada olduğu halde nasıl oluyor da bir vali, “Arkadaşları yapmıştır, bizim üstümüze atıyorlar”, takip eden günlerde de, “Esnaf da işlerinin kötüye gittiği gerekçesiyle göstericilere saldırmış olabilir” diyebiliyor? Eğer bir vali, insanları birbirine düşürmek istemiyorsa, böyle kışkırtıcı bir açıklama yapar mı?
Ey benim kendi vicdanında misafir yaşayan arkadaşım! Okuduğun halde hâlâ göremiyorsan, en son bir dua ederim sana. Kalbin, vicdanının evi olsun, derim. Sonra geçer giderim. Bundan sonrası Allah’la senin aranda…
YORUMLAR