Otoritenin berberleri

Birden bire böyle olmadı! Ezelden beri böyledir bu.


Mezarlığın yanına çay bahçesi koyulur bizde. Mezarlara baka baka, üç kulluvallah bir elhamlar geçer taksilerin içinde. Hastanelerin yanlarına çiçekçiler konur. Hastanın çiçek görecek hali olmasa da refakatçi oyalanır, çiçeklere baka baka dedikodularını sular. Bir fincan kahve, bir refakat, üç kulluvallahla bir elham arasında aradan çıkarman gereken bir hayat var ya… Hayatla aranda geçenleri de sadece sen bilirsin. Böyledir bu. Hep. ‘Anneanne babam annemi dövdü, biz kaçtık’ diye başlarsa hikaye, anneanneler dayak yiyen kızlarını arka kapıdan içeri alır, arka odada karnını doyurduğu kızını babasından saklar korur. Mecburiyetten kaçınca birisi, başka birisi yaralarını sarar. Çünkü olması gereken budur, yaralı olana bir daha bir daha bir daha vurmazsın. Çok susar, az konuşursun.


Kendini baş kumandan ilan edenlerin topraklarında ise bu olmaz. Hırsızların krallığında sırtını duvara vere vere yürüyen korkaklarla soysuzlar hemen sokağa çıkar. Bir vakitler aynı sokaklarda güzel suratlı, kıvırcık saçlı, semtin pazarına gidip dört biber üç havuç ordan da beş tane domates versene bana diyip de bir zeytinyağlıyla kalbini onaracak kadınlar, oğlanlar gezerken, birden bire elinde sopalı adamlar belirir.


Kadıköy-Beşiktaş’a kalkacak vapur. 15 bilemedin 20 dakika sonra karşı kıyıya varacakken kan revan olmuş ortalık. Kobani için eylem yapıyor gençler. Açın videosunu seyredin. 6 dakikalık bir video, tam 2.30 yazdığı ana gelin. ‘Utanmaz herifler’ diye bağıran bir hanım. ‘Gidin Kobani’de savaşın, benim vatanımda Kobani Kobani kafamı şişirdiniz’ diyor. Oynatın bakın devamı nasıl gelecek..Yandaş arıyor kendine. Bir kadın az daha cılız, bıktığını söylüyor o da, ama kocası görürse televizyonda ‘Sana ne başımızı derde mi sokacaksın’ der belli ki o susuyor, kendince akıllı. Ellerini kavuşturmuş yandan sufle veriyor.


Vapura yetişen, binenler, inenler arasından sadece ama sadece bir kişi, bir genç itiraz ediyor sessizce. Sen misin itiraz eden? Hanımın içinden sokaklardan tanıdığınız TOMA’lar çıkıyor birer birer. ‘Defol git, yıkıl karşımdan’ diyor.


Kendinden aşağı yukarı 30 yaş küçük bir genci muhatap kabul etmiyormuş, ‘Bana terbiye öğretme, şimdi yıkıl karşımdan, zaten işim başımdan aşkın’ diyor. Kendi tiradının sonlarına doğru yaklaşırken, akşam haberlerinde bu yaptığı mini balkon konuşmasının gösterileceğinden emin, son bir göz teması kuruyor kameralarla: ‘Git’ diyor gence, ‘git saçını başını bi’ kestir de adama dön!’


Öyle kibirli, öylesine terbiyeden muaf ve öyle hoyrat dili var ki tahammülsüz, kendini sorgulamaya vakti yok, diyor ya, işim başımdan aşkın diye. Örnek vatandaş o, hani örnek daireler vardır ya, gider gezersiniz, gidin gezin onu da. Çok tanıdık gelecek nasılsa, kullandığı dil, vücut dili. Dövmeni sil, saçını kes demiyor muydu bir üst modeli de?


Çünkü ezelden beri böyledir, kendini milletin babası ilan edenin topraklarında durumdan vazife çıkararak kendini yaver ilan edenler sokaklara doluşur. Otoriteye yalakalık, itaatten bunu anlarlar, şehirlere sıkıyönetimin gelmesine gerek yok ki sal bunları sokağa, otoritenin gönüllü polisleri, sivil mi sivil. Sokaklarda ne genç kalsın ne çocuk! Vapur iskelesinde hiç tanımadığı bir gence bas bas bağıran ve aşağılamaya, küçük düşürmeye çalışan bir kadın sadece otorite öyle buyurduğu için bir başkasının evladına kendi kötülüğünü zerkeder işte tam da böyle.. Gençlerin, çocukların aşağılandığı, öldürüldüğü yerlere yeni meni denmez. Başka bir isim bulsunlar şuna!


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.