Usta bana bir paket çekirdek, tuzlusundan
Uzun yıllardır meslek hanelerinde yazan işi yapmayan insanları seyrediyoruz.
Biri kaptan, biri futbolcu, biri doktor, biri ikizlerin babası eski bavul tüccarı, biri Şeb-i Arus törenlerinin yeni dönem sunucusu. Karşılarında da bir işadamı.
"Sahaya düşmüşüm kime sarılacam?" diyor. "Sahaya itildim" diyor. İşadamı Mustafa bey. Mustafa Bey, Fernandes’e sarılmak istemiş, hazır penaltı noktasına kadar varmışken bir de Fernandes’i uyarmak istemiş. Çok para kazanıyormuş Fernandes, ondan. Konuşacakmış. "Gartal’ı yedirmeyiz kardeşim" diyerek Türk futbolundan özür diliyor. Yeter mi? Özür dileyip bassın gitsin. Yetmez. Onu orada canlı canlı yiyecekler, biz de seyredeceğiz.
Sunucu bey bağırıyor, "Burası Park Cumhuriyeti değil kardeşim. Herkesin elini kolunu sallayarak gezdiği bir yer değil..’ Park Cumhuriyeti ezberden gelen bir ifade, hayırlara vesile. Program eski futbolcunun yeni işadamını kolundan tutup sürüklemesiyle reklama gidiyor. Bize kalan birkaç anı. Yabancı değil bu görüntüler! Biri formasıyla sahaya koştu, öbürünün de elinde pala vardı. O da işadamıydı. Kadınların sırtına tekme atan, palasıyla insanları savuran bir işadamı. Çok yoruldu. Mücadeleden. Okyanus kıyılarında tatlı bir tatil, döndü geldi. Envantere bak: Palalı sahada, palalı sokakta. Kendilerine işadamı deseler de besbelli işleri güçleri yok, sahalarımıza girmiş adalet dağıtmaya gelmişler.
Ve hayat da fena halde futbola benziyormuş. Nitekim bu maçın tekrarı olmayacak. Oturduk seyrediyoruz hep beraber. Hem de kahkahalarla gülerek. Çünkü çok üzüldük. Çünkü canımız çok acıdı. Acıyor da yıllardır. Belki de şimdi bu son raund.
3-5 ağaç için sokağa inenler gruptaki final maçına hazır. Rakip yılların şampiyonu. Ama saha içi karıştı. Yurtdışından ettikleri transferler şimdi takımı beğenmiyor. "Gideceğim" diyor, sözleşmeye imzayı basmıyor. Rakip bugünleri hesap etmemiş belli ki. Bu saatte teknik direktörü de değiştirsen olmaz. Bu takıma Yılmaz Vural bile talip olmaz.
Şimdi top tekrar santrada. Hazır rakip birbirine girmişken belki biraz eğleniriz. Maç seyrederken adettendir bir paket çekirdek iyidir. Tüküre tüküre yeriz. Çıt çıt çıt. Paylaşa paylaşa. Bol tuzlusundan. Çekirdek yetmez, bir de dirseklerimizin altına yastık. Çünkü bu filler ve çimenler hikâyesi değil. Şimdi oturduk, fillerle filleri seyrediyoruz. Biz çimeniz. Çok ezildik. Bu esnada toparlanırız, bakarsın ezildiğimiz yerden yeşeririz... Biz şampiyonluğu masada değil sahada kazanmaya alışığız!
YORUMLAR