Bak kim var telefonda?
Süleyman Demirel’e Nazmiye Demirel’le ilişkisini sordukları zaman üç kelime edermiş. ‘Eve girince ‘Nazmiye ben geldim’ diye seslenirim.’ ‘Nazmiye ben geldim’ Süleyman Demirel’in önce eşi, sonra da o üç kelimesi gitti.
İstanbul’un ağzının burnunun kırıldığı gün -31 Mayıs’ta- Nazmiye Hanım defnedildi.
Polisler nerden yaklaşıyor, parkın ihtiyaçlarını sıralayalım derken rahmetli gömüldü gitti. Tam ona yakışan sessizlikte. Bir sarstı beni. Pek severdim Nazmiye Hanım’ı, sebebim de vardı. Karı koca ikisinin de ön dişlerinin ayrık olduğunu tespit ettiğimde küçüktüm. Türkiye’de sadece üçümüzün dişlerinin ayrık olduğunu sandığımdan, Demirel çifti köşke çıktığında sırf bu yüzden günün birinde First Lady olacağımı düşündüğüm vakitlerdi. Sonra olamadım first lady. Bence yakışırdım köşke.
Simetri hastalığım sebebiyle köşkün çalışanları büyük ihtimalle beni çekiştirirdi mutfakta. Gerçi bence ben mutfakta onlarla oturup, onlara kahve falı bakıyorum diye severlerdi de.. Kalplerimiz, kafalarımız karışık otururduk ne güzel. Bu hikayeye cumhurbaşkanı da gerekir ama köşkte kimle duracağıma dair hiç düşünmedim desem başım ağrımaz.
Neden unutamadım Nazmiye Hanım’ı biliyor musunuz? Ölenleri unutmayı ayıpladığım yaştayım. Uzunca bir vakittir ölü biriktiriyorum, elimde değil. Hele sokakta, gece karanlığında öldülerse. İsimlerini kazıyorum aklıma: Ethem, Ali İsmail, Mustafa Ali, Abdullah, Medeni. Belki de onların da evlerinden üç kelime eksildiği için unutamıyorum, unutamam: ‘Anne ben geldim’ Böyle yaşamak zor olsa da azalsak da unutmadan yaşanıyor. Kaldı ki ben hiçbir şeyin unutulmadığı bir şehirdeyim.
Burada bir süredir devam eden bir proje vardı: ‘Recalling 1993’ Şehirdeki beş bin ankesörlü telefondan herhangi birini kaldırıp da 1-885-FOR-1993 diye tuşladığınız vakit, tam da ahizeyi kaldırdığınız noktada, hangi sokaktaysanız artık, 20 yıl evvel neler olmuş onu anlatıyordu hikayeci. Lafı kıvırmadan, neyse o.. Kim ölmüş orada, kim kalmış, uyuşturucu batağıymış da sonra nasıl temizlenmiş, vs. Bitti. New Museum’un şehirde yaşayanlar için hafızayı taze tutma projesi. Günlerdir bunu düşünüyorum. Bizde olur mu böyle bir şey?
‘2013’ü aramak’ olsa projenin adı. 2023’e gelsek, ‘10 yıl geçmiş aradan vay arkadaş’ desek. Kaldırsak ankesörlü telefonun ahizesini 0-800-ARA-2013’ü çevirsek mesela. ‘Hedef 2023’ demişti ya Bay Başbakan da..
Taksim’de palalının bir kadının sırtına tekmeyi vurduğu yerde hemen köşede bir market vardır, su / water 75 kuruş, şemsiye / umbrella 5 lira yazar camında, onun yanında duvarda var bir ankesörlü telefon. Bant kaydı başlasa anlatmaya: ‘Elinde palayla fırladı, SÇ., delirmiş gibiydi, esnafmış, 600 bin lira borcu varmış, mahkeme saldı, o da bastı Fas’a gitti, tatildeymiş, bir daha dönmedi.’
Taksim’de meydandaki, tramvay durağının arkasındaki telefonlar da anlatsa olanı biteni, kaybolan MOBESE görüntülerini birinin sesinden dinlesek. O ses Lobna’nın kafasına isabet eden fişeğin nerde isabet ettiğini tarif eder, başka bir ses Mehmet Ali Tombul önce gözlerini kırpmıştı, elini oynattı, sonra uyandı der.. Ankara’daki bir ahize Ahmet Şahbaz’ı anlatsa. Müdafaa ediyormuş ya kendini, korkmuş, yorgunmuş. Ethem’in ağabeyi karışır seslere, ‘Kardeşimi vurdular, katili serbest kaldı’ dese. Antakya’da Armutlu’daki telefon, Abdullah’ı anlatsa: ‘Kafasına aldığı darbeler yüzünden kaybettik’.
Çok ölüsü, az ankesörlü telefonu var bu memleketin. Ama yeter bize. Yoksa o ankesörlü telefonlar da sökülür mü yerlerinden? 10 sene sonra da telefon lobisine bağlarlar. ‘Dışarıya rezil olduğumuz yeter, telefonlarımız dinleniyor’
Ama ben bekleyeceğim. Sabredebilirim. Her ile, her ilçeye koysunlar bir telefon, Diyarbakır’a, Ankara’ya, Sivas’a, Lice’ye, Hopa’ya, Reyhanlı’ya, Uludere’ye. Bir jetonlu telefon yeter gerçekleri sabitlemeye. Gelecekteki günler bu geçtiklerimizi unutturmasın dilerim. Zira, unutursak ayıp ederiz, çok büyük kayberiz.
Son bir şey: Unutamıyorum dedim ya. Sunay Akın, Başbakan Erdoğan’la görüşmeden çıktığında ‘Ölülerimizi türkülerle ağıtlarla anacağız’ demişti, n’oldu o iş? Kaybettiklerimizden müze olacak neredeyse: 6 ölü, 7822 yaralı, 3244 gözaltı, 133 tutuklama. Kendisinin oyuncak müzesi yoğunsa..
YORUMLAR