Sosyal Keder'e üye oldun mu?
Sosyal Keder Ağları...
Dükkanın kepengini kaldırdığı an gelen ilk müşteriye “Günaydın” demeden “Bu saatte bozuk parayı nereden bulayım kardeşim” diyen esnaf girişi gibi olacak ama uzatamayacağım:
“Bu Twitter bize olmadı.”
Uymadı yani.
Dedem terziymiş, ama ver bana iğneyi ipliği sökük dikemeyebilirim de gözümle ölçebildiğim kadarıyla bu mesele bize bir iki beden değil çok büyük geldi.
Facebook’ta hadi bir derece kendi dar çevresi içinde itişip kakışan insanlar Twitter’da kendini kaybetti.
Bakın zaten siz de görüyorsunuz, cümlemde sıkıntı var.
"Facebook’ta itişip kakışan" diyorum, sanmıyorum ki Zuckerberg orayı Türkler çılgın atsın diye kurmadı.
Facebook’u birbirini dürtmek, arkadaşının çocuğunun fotoğrafının altına “maşşşallah” yazmakla tüketen halkımız, Twitter’da kendini her mezeyle dolu bir nefret açık büfesinin önünde buldu!
Bizde açık büfe terbiyesi pek yoktur ve hatta açık büfe denince tüm fizik kurallarını hiçe sayarız.
Hatta mideyi pas geçer tabağa revaninin yanına kısırı doldururuz ya işte burası da o tepeleme mide bulandıran açık büfe tabaklara döndü!
Nefret Büfe’de sınırsız yemek seçeneğinin önünde dururken, kim kime neye nasıl saldıracağını şaşırdı.
Bir ünlünün yanına, bir gazeteci koydu, bir sanatçının yanına bir siyasetçiyi kattı.
Tam da o filmdeki replik gibi: “Vurcam kırbacı vurcam kırbacı” diye klavyenin başına oturdu.
Maksat vurmak olsun! Nasılsa bedava, nasılsa cezası yok!
Hayır bir de işin en acayibi nasıl oldu, onu kim anlatacak?
Şöyle söyleyeyim:
Türkler'de her sabah “Günaydın” kelimesi en çok konuşulan konular arasına girdi.
İstisnasız her sabah!
O “günaydınlar”ın birbirine yazılan “canıms"ların ömrü bir saat sürmedi.
Ne olduysa o günaydınlar, öğlene ve geceye uzanırken, Orhan Gencebay’ın “Arkadaşlar hazır mıyız” ses tonuyla Twitter’da toplu linç keyfine döndü.
E hani biraz önce atama bekleyen öğretmenleri atıyorduk?
Hani hastahanede acil RH 0- kan bekleyeni RT PLS'liyorduk?
Hani tüm şehitlerin ailelerine iş imkanı buluyorduk?
Elele RT’den RT’ye koşarken arkadaki nefret ordusu ne ara nerede
birikti kimse görmedi.
Nedeni hiçbir zaman anlaşılamayacak bir şekilde burası nasıl insanların acı çektiği, canının sıkıldığı bir yer haline geldi kimse çözemedi.
Sormak lazım:
Ne gerek vardı bu sosyal kedere?
Ama işte benimki de hayal, az gelir, dar gelir hepimize, oraya sığamayız.
Zira benim hayalimde bütün öğretmenler atandı, bütün aranan kanlar bulundu, bütün halklar kardeş oldu.
Besbelli benim hayat formatlamamda sıkıntı mevcut ki bende hep bir
KEŞKE TT oldu:
Keşke o klavyelerinizden kopup birer sosyopat olmasaydınız.
Keşke takip ettiğiniz ve sokakta karşılaştığınız insanlarla kötülüğünüz yerine gözleriniz buluşsaydı.
Keşke öfkenizi Twitter'a değil de semt pazarından alınmış kırmızı bir plastik bir kovaya kussaydınız.
İnsan ekseriyetle tanıştığına memnun olmuyor ve yalandan el sıkışıp uzaklaşıyor ya, keşke biz tanıştığımıza memnun olsaydık.
Keşke bu kadar ham nefretle Twitter'da tanışmasaydık!
Anneannem hayatta olsaydı "Hay boynu devrilsin bu Twitter'ın!" derdi.
Hadi sizin dilinizle söyleyeyim:
Kadın haklı beyler!
RT PLS!
YORUMLAR