Toksik arkadaştan nasıl ayrılınır?
Arkadaşlığımız ne kadar eskiyse o kadar kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Bu, o arkadaşlığın bize verdiği zararı göz ardı etmemize sebep oluyor. Ayrılığı “kaybetmek” ile eş tuttuğumuz ve kaybetmeyi göze alamadığımız için verdiği bütün zarara rağmen sürdürüyoruz. Oysa her insanın bir katlanma sınırı, dolayısıyla her yıkıcı –evrensel tanımıyla toksik– arkadaşlığın bir süresi var.
Eski arkadaşla ilişkiyi bitirmek zor, ancak bazen kaçınılmaz. Aramızdaki bütün bağları kesmemizin artık kaçınılmaz olduğunu nasıl anlayacağız? Ondan nasıl ayrılacağız? Aklımızda beliren ve cevap veremediğimizden bizi harekete geçmekten alıkoyan bu iki konuda netleşmeye ihtiyacımız var.
Toksik arkadaşı tanımak ve verdiği hasarı anlamak
Yanında rahat hissetmememize, söz ve tavırlarından rahatsız olmamıza, giderek daha az güvenmemize sebep olan davranışlar sergiler.
Bizi mutlu eden herhangi bir gelişme, onun yüzünü düşürür. Sevgiliden bir hediye, evlilik teklifi, işyerinde terfi veya maaşa zam, akademik başarı vs. Sessiz kalır, konuyu değiştirir veya endişe tohumları ekmek üzere birtakım ihtimaller sıralar: “Onunla mutlu olacağına emin misin?” “Yükselmenin daha fazla sorumluluk getireceğini unutma!” “Umarım devamını getirebilirsin.” Bu tavırlarıyla, hayatımızdaki olumlu gelişmelerden ötürü onun yanında suçlu ve bizi mutlu eden durumları ondan gizlemek zorunda hissetmemize sebep olur.
Toksik arkadaş, sevgilimizmiş gibi bizi takip eder ve kıskanır. “Aradım açmadın?” “Neredesin?” “Dün ne yaptınız beraber?” “Pazar kahvaltısı organize etmişsin, hiç söylemedin!” Bu tür suçlayıcı soruları, onu her şeyden haberdar etmemiz gerektiğine inanmaya başlamamıza yol açar.
Buluştuktan veya konuştuktan sonra huzursuz, yorgun hatta enerjimizin tükendiğini hissettiren kişi, toksik arkadaştır. Çünkü sadece sorunlardan bahsetmiştir. Sıklıkla yaşadığımız bu durum, olumsuz sohbet konularını kanıksamamızla ve yaşama sevincimizin azalmasıyla sonuçlanır.
Akşam uyku vakti yaklaşırken, sabahın ilk kahvesini içerken arar. Meşgul olduğumuzu söylesek de anlatmaya devam eder. Meşguliyetimizi ne kadar önemsememiş olursa olsun, onu dinleme zorunluluğuyla kendimizi ikinci plana atmayı normal karşılarız.
Toksik arkadaş bilinçli ya da farkında olmadan bizi taklit eder. Üzerimizde gördüğü elbisenin aynısını satın alır, bizim gibi makyaj yapmaya başlar, aynı saç rengini tutturmaya çalışır, evinin dekorasyonunu bizimkine benzetir. Fotokopimizle yaşadığınız duygusuna kapılırız.
Toksik arkadaş eleştirir. “Bir beden büyük alsaydın, biraz sıkmış.” “Kilo mu aldın sen?” “Bu saç sana hiç yakışmıyor.” Hakkımızdaki fikirlerini dinleye dinleye kendimizi “yanlış” görmeye başlarız.
Bir özelliği de yarışarak yetersiz hissettirmektir. Gümüş yüzüğümüze bakıp “Ben pırlanta seviyorum” demesi muhtemeldir. Bizim araba fena değildir ama o bir üst modeline taliptir. Kakaolu kekimiz lezzetlidir, ama onunki daha iyi kabarmıştır. Bunu yapmasına izin verdikçe, onun yanında içimizi kaplayan “yetersizlik duygusunu” kabul ederiz.
Talepkârdır toksik arkadaş. Kendisi için destek, yardım talep etmekten çekinmez. Eşyalarımızı ödünç ister, borç ister, evindeki tamiratı sevgilimiz yapsın ister. “Hayır” demeyi öğrenmedikçe, aslında istemediğimiz şeyleri yapma mecburiyeti duyarak yaşamaya başlarız.
Olumsuz tavsiyelerde bulunur. İçine sığmakta zorlandığımız elbise için “Süper, sana çok yakıştı” der. Sevgilimizle münakaşa ettiğimizi anlatınca “hemen ondan ayrılmamız gerektiğini” söyler. Önerilerine kulak asarsak, olaylar karşısında olumsuz tepki vermeyi düşünmeyi alışkanlık haline getirmeye başlarız.
Toksik arkadaşlığa son vermek
Söz konusu arkadaşla ilişkiyi sonlandırmanın iki sağlıklı yolu var:
Konuşmak.
Bağları zayıflatmak.
Nasıl ki bir sevgililiği bitirirken ayrılık konuşması yapılıyor, beraber geçirilen günlerin hatırına bir “son söz” söyleniyor. Toksik arkadaşa da “ayrılığın kaçınılmaz olduğunu” bildirmek mümkün. Ancak bir açıklama talep edeceğini, bu açıklamayı yeterli bulmayıp detay isteyeceğini, detaya girdikçe yanlışlarını kabul etmekten kaçıp kendini savunmak üzere suçlamaya geçeceğini öngörmek gerekiyor.
Giderek aramalarına daha az cevap vermek, bir bahaneyle buluşma teklifini reddetmek, anlattıklarını daha az dinlemek, fikrini sormamak veya hakkımızda fikir beyan ettiğinde dinlememek araya gittikçe açılan bir mesafe koyabilir. İşe yarayabilecek, ancak sabırlı olmayı gerektiren, vakit alacak bir süreç.
İletişimi hiçbir açıklamaya gerek duymaksızın, birden ve tamamen kesmek de bir seçenek. Ancak bu durumda, toksik arkadaşın reddedilme nedeniyle öfke duyacağını, bu öfkeyle bize zarar verecek eylemlerde bulunabileceğini hatırlamakta fayda var.
YORUMLAR