Anlaşmak için bir yol aramak
Geçen yazımda üzeri örtülen anlaşmazlıklara değinmiştim. Evin orta yerine oturan ve hiçbir şey olmamış gibi süren hayatların içindeki, küçük büyük ayırmadan yaşanan sayısız anlaşmazlıklar. Bu biçimde üzeri örtülen, konuşulmayan ve konuşulmadığı içinde her iki tarafı tatmin eden sonuca ulaşmayan anlaşmazlıkların bambaşka bir olayda yeniden canlandığını hem kendi deneyimlerimde hem de mesleki tecrübelerimde gözlemliyorum.
Hal böyle olunca; huzur kaçmasın, can sıkılmasın, şimdi konu uzamasın, ağzımdan ters bir laf çıkar kalp kırılır diye üzeri örtülen anlaşmazlıkların, geri dönüşü olmayan meselelerin başlangıcı olduğunu hukuki destek süreçlerinden biliyorum. Zamanında yani konu canlıyken konuşulmuş olsa, iki kişi birbirini insani ihtiyaçlar bağlamında duysa/duyabilse; kırgınlık ya da düşmanlık hissi yerini, güçlenen kalp bağına bırakacak, sağlıklı bir ilişkiye dair dönüşümü başlatacak iken; mevzu konuşulamadığından üzeri örtüldüğünden konu büyüyor da büyüyor ve bambaşka uğraşlara sebep oluyor.
Oysa anlaşmazlığın her aşamasında, anlaşmaya gönlü olan için denenebilecek seçenekler var. İlle de çözüm bulmak niyetiyle değil de, aradaki kalp bağını sürdürebilmek için, uyumu, esnekliği hayata geçirebilmek için, düşüncelerin yarattığı kaostan özgürleşip farklı olasılıkları araştırmak ve iç huzuruyla yaşama devam edebilmek için anlaşmaya dair yol aramaktan bahsediyorum.
"Haklı çıkmayacaksam neden bir yol arayayım?" diyenleriniz olabilir.
Anlaşmazlıkta haklı çıkmak, kazanan olmak, yeter ki benim istediğim olsun, olmuyorsa da benden sonrası tufan olsun, bana ne, ne olursa olsun mantığının kolektif olarak zihinlerimize işlendiği bir dönemde yaşıyoruz. Bunun doğruluğunu ya da yanlışlığını bu yazıda tartışmak niyetinde değilim. Kazanmanın güçle bağdaştırıldığı, kaybetmenin acizlik olarak değerlendirildiği bu yaşadığımız dönemde, haklılığın ispatı için uğraşan bir meslek grubunda çalışıyorum. Bununla beraber, bir çok davada haklılığın tesis edilemediği, haklı çıkan tarafın sonuçtan memnun olmadığı hallere şahitlik ediyorum. Bu durumları gözlemledikçe fark ettiğim şey; zihnimiz haklılık peşinde koşarken içsel benliğimiz başka bir tatmin arayışında. Haklılık değil de hakkaniyet diyebilirim belki buna. Hukuka uygunlukla beraber adil ve dürüst olanı aramak olarak anlayabilirsiniz hakkaniyeti.
Hakkaniyeti hayata geçirmenin tek yolunun; savaşmak, kazanmak için daha çok çatışmak, işin gerçekliğini ve kişinin duygu ve ihtiyaçlarını yani içsel gerçekliğini bilmeyen bir hakimin değerlendirilmesine teslim olmak olmayabileceğini söylüyorum. Anlaşmak için alternatif yollar aramanın çatışmayı artırmak, gerginliği tırmandırmak yerine içsel ve dışsal barışa da hizmet ettiğinden bahsediyorum.
Bu bahsettiğim mevzuları yaşanmış bir konu üzerinden örnekleyerek anlatmamın anlamanıza daha çok hizmet edeceği düşüncesindeyim. Örnek ile anlatmayı deneyeceğim:
İzmir’in ilçelerinden birinde, arazisine ev yapmış bir kişi evini yaparken evin yolunu -farkında olmadan- komşu araziden geçecek şekilde yapmış. Bu yol yapılırken etrafta o kişiden başka hiç ev yokmuş. Evinde oturmasının 5. yılında mahkemeden hakkında dava açıldığına dair tebligat almış. Dava süreci 2 yılı geçti, mahkeme arazinin eski hale getirilmesini ve yolun kişinin arazisinden olacak şekilde yeniden düzenlenmesine karar verdi, karar İstinaf mahkemesine gitti, ordan Yargıtay’a gitti ve aradan 4 yıl daha geçti. Bu sürede karar kesinleşmediği için kişi yolu kullanmaya devam etti. Hiçbir şekilde, karar kesinleşmeden araziyi eski haline getirmeye ve yolunu değiştirmeye yanaşmadı. Kanun belliydi, karar elbette bir gün kesinleşecekti. Bu kişiye kanunun koyduğu kuralı anlatmanın türlü türlü yollarını deniyor, ikna edemiyordum. Şiddetsiz İletişim'in hayatıma kattığı yollardan birini denedim. Bu kişiye ne hissettiğine dair bir kaç soru sordum. Kırgın olduğunu ve kızgınlık hissettiğini söyledi. Verdiği cevaplardan anladığım; diğer arazinin sahibinin kendisi ile iletişime geçmeden dava açmasına içerlemişti, kendini kırgın hissediyordu. Mahkemede hakim önüne çıkmasına sebep olan bu davranış dolayısıyla oldukça da kızgındı. Neye ihtiyacı olduğunu da sorularla araştırdım. Saygı ve kendini ifade özlüyordu. 5 yıl kullandığı yolu neden oradan açmayı seçtiği üzerine kendini anlatabilmiş ve mahkemeye çıkmadan evvel bu durumu konuşabilmiş olsaydı, kesinleşmesi 6 yıl süren süreci maddi ve manevi olarak daha az yıpranarak geçireceklerine inancı tamdı.
İşte böyle; bu kişinin odaklandığı nokta, evinin yolunun doğru yerde olup olmaması, haklı ya da haksız çıkması değildi. Sadece konudan habersiz bir anda mahkemeden aldığı tebligata ve kendi seçimine dair diğer kişiye kendini ifade edememiş olmasından dolayı kırgındı.
Oysa, mevcut olan durum üzerinde konuşulmuş olsa, her iki tarafın birbirinin duygu ve ihtiyaçlarını anlayacakları bir zemin oluşturulsa ve bu zemin üzerinde anlaşmak için beraber bir yol araştırılsa konu yüz yıllık düşmanlığa dönmeden dostane bir biçimde sonuçlanabilirdi.
Verdiğim örneğin, her zaman, her kişi ve her durum için genellenemeyecek kadar spesifik olduğunu dikkatinize bırakmak isterim.
Bununla beraber, anlaşmazlık yaşadığın konulara ve kişilere dair hızlı ve en katî çözümü bulmayı araştırmadan evvel, kendi dünyanda bu konu ve kişi ile anlaşmak için bir yol aramaya gönlün olup olmadığını kendine sorabilir misin?
İçsel olarak kızgınlığını sürdürmek istemek bir seçim olabilir iken başka bir yol araştırmaya da hevesli olabilirsin misin?
Kendi duygu ve ihtiyaçlarına sahip çıkarken diğer kişinin de duygu ve ihtiyaçlarına merakın canlıysa aranızdaki anlaşmazlığı çözmek için yeni yollar aramak isteyebilirsin.
Bu yolu araştırırken belki soruna nihai bir çözüm bulamayacak olabilirsiniz, bununla beraber çözüme giden yolda ille de benim dediğim olacak gibi bir stratejiye sıkı sıkıya tutunmazsan alternatif yollar araştırmak aranızdaki kalp bağına ve/veya iç huzuruna hizmet edebilir.
Deneme aşamasına geçmekte zorlanıyorsan, kendi iç seslerine arabuluculuk edebilirsin.
Bunda da zorlanıyorsan, sana empatik alan tutmam, iç seslerinle buluşman ve kendi içinde netleşmen için benden ya da seni tüm kalbiyle tavsiye vermeden duyup dinleyecek bir dostundan destek isteyebilirsin.
Tüm bu yolculuğun kalbine ferahlık vereceğine inançla,
Keyifli keşifler...
YORUMLAR