Yayıncı Kadınlar

Türkiye’de kadınların kendini ortaya koyması zaman istiyor... Aslında birçok ülke için bu durum geçerli…



Özgürlükçü demokrasinin hüküm sürdüğü Amerika'da bile Jill Abramson'in New York Times gazetesinde genel yayın yönetmeni olması için 160 yıl geçmesi gerekti...


Kadın gazete yönetmeni henüz Türkiye'de göremedik… Halbuki kadınların çalışkanlık, işini severek yapma, üretkenlik, yetkinlik ve bilgi yönünden erkeklerden geri kalmalari söz konusu bile değil...

Kaldi ki kadınların erkeklere göre bir artısı da aynı anda birçok işi yapabilme, ayrıtılara dikkat edebilme, olaylara daha insancıl bakabilme yönleri erkeklere oranla daha gelişmiştir.


Ayrıca yayıncılık sektörü, gerek gazete gerekse yayınevi yöneticiliği olsun her iki sektör de detaycılığı, titizliği gerektiren ve estetik açıdan da kadın bakış açısının çok fark yaratacağı, kadınlarla son derece örtüşen sektörlerdir...


Tabii kadınların insan ilişkilerindeki uyumları da göz ardı edilemez ve bu sektörlerde fark yaratılmak isteniyorsa kadınların en üst noktalarda olması kaçınılmaz olmalıdır.

Durum kadın gazete yayın yönetmenliği açısından Türkiye'de maalesef vahim... Halihazırda gazete patronları ve hükümet ilişkisi erkek egemen bir ilişki ve görünüşe göre de uzun bir süre daha böyle devam edecek gibi...


Fakat yayınevleri açısından durum daha ümit verici. En azından yayınevlerindeki genel yayın yönetmenlerinin bir çoğunda kadın yönetici görmek mümkün...


Tabi kitap okuma oranında kadınların büyük farkla önde olduğu bir durum karşısında bunun böyle olması, normalmiş gibi geliyor... (Okuyucuların çoğunluğunun kadın fakat yazarların çoğunluğunun erkek olduğu bir toplum... Bu da ayrı bir çelişki değil mi sizce?)


İşte tam da bu konular üzerine düşünürken sevgili ablam Aysun Kaba çok yakında bir kitap çıkaracağı için, bir gün beni çok sevdiği yayıncısı ile tanıştırmak istediğini söyledi ve birlikte Destek Yayınevi'nin kapısını çaldık...


Türkiye'de yayıncılık işini ya mirasyediler ya bohemler yapar gibi bir algı olması sebebi ile karşımda yayınevi patronu olarak sevgili Yelda Cumalioğlu'nu görünce şaşkınlığımı ve sevincimi gizlemekte zorlandım...


Yelda Hanım hem bu algıyı yıkmış hem de yayınevi sahiplerinin hemen hemen hepsinin erkek olduğu bir toplumda bir ilke imza atmış... Kendisini kutlamak gerek… Yazarları ile olan samimi ilişkisini de görünce sizler icin söyleşi yapmadan edemedim... Umarım sizlerin de hoşuna gider...


Lütfen beni yanlış anlamayın, amacım ne kadınlığı ön plana çıkarmak ne de bastırmaktır...


Fakat başarılı kadın hikâyelerini de göz ardı etmek olmaz değil mi?


Sevgi ile kalın...


Röportajı okumak için tıklayın...



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.