Horlama sadece bir estetik sorun olarak görülüyor. Ancak, bu sorunla “uyku apne sendromu” denilen çok ciddi hastalıklar ve ölümle sonuçlanabilecek bir hastalığın belirtisi olarak da karşılaşılabiliyor. Uzmanlar, sağlık açısından önemli olan horlamayı, haftanın çoğu gecesinde ve gecenin yarıdan fazla süresinde görülen bir durum olarak tanımlasa da, birkaç saat süren horlama, hastanın eşinin hatta komşusunun bile rahatsız olmasına yol açabiliyor. Başkasını rahatsız edecek derecede horlamanın erkeklerde yüzde 20’lere, menopoz öncesi kadınlardaysa yüzde 10’lara ulaştığı belirtiliyor. Horlayanların dörtte birinde yaşamı tehdit edici uyku apne hastalığı olduğu bildiriliyor.


Horlama nedir?

Acıbadem Maslak Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Tanyeri, “Uykuda soluk alıp verirken başta küçük dil ve yumuşak damak olmak üzere üst solunum yolundaki yumuşak dokuların kaba titreşimi ve bunun yarattığı ses, horlama olarak adlandırılır” diyor. Yapı olarak yüzün orta bölgesinde yer alıp tampon görevi yapan burun koku ve nefes alma organı. Nefes alıp verirken burnumuza aldığımız hava, burun içindeki yapılar tarafından akış şiddeti artırılıp boğaza iletiliyor. Burun ileri derecede tıkanık değilse ve nefes alıp vermede sorun yoksa, uyku apnesi ve horlamada ana sorun yaratan organ olmuyor. Burnun horlama ve uyku apnesine olumsuz katkısının yüzde 20-30 oranında olduğu belirtiliyor. Prof. Dr. Tanyeri, “Horlama ve uyku apnesi yüzde 70-80 oranında; geniz, boğaz, yumuşak damak, bademcik ve dil kökü bölgelerindeki gevşemelere bağlı olarak oluşuyor” diyor.


Kanda oksijen azalıyor

Horlama, üst solunum yollarındaki direncin varlığına işaret ediyor. Uykuda solunum durması olarak adlandırılan uyku apnesi, kişide akciğerlerin iyi havalanmamasına neden oluyor. Uyku sırasında burnun görevinin, üst solunum yolları vasıtasıyla hava akımını nefes borusu ile akciğerlere iletmek olduğu belirtiliyor. Bu klasik döngüde boğazdaki çöküntüler akciğerlere oksijen geçişini azaltıyor ya da engelliyor. Oksijen azalması akciğerlerdeki en ufak birim olan alveol denilen baloncukların kanla oksijen-karbondioksit alışverişini bozuyor. Azalmış oksijen kana yükselmiş karbondioksit olarak yansıyor. Kandaki oksijenin azalması, kalpte koroner damarlarda gezen oksijenin azlığına da işaret ediyor. Kan içindeki oksijenin azalması hastalarda kalpte aritmi adı verilen ritim bozuklukları ve kalp krizine yol açabiliyor.


Horlama nedenleri

  • Uzun süre sigara kullanmak.
  • Yumuşak dokuların gevşemesi.
  • Antidepresan, antihistaminik gibi ilaçların yan etkileri.
  • Alt, üst çene ve ağızdaki anatomik bazı bozukluklar.
  • Vücut kitle indeksinin yüksekliği nedeniyle şişman olmak.
  • “Septum deviasyonu” denilen burnun orta bölgesindeki eğrilikler ve “konka hipertrofisi” adı verilen burun eti büyümeleri.
  • Geniz etinin özelliklede çocukluk çağında arka burun deliklerini tıkayarak burundan hava geçişini engellemesi.
  • Yumuşak damak ve küçük dilin ileri derecede sarkık olması.
  • Bademciklerin çok büyük olması.
  • Dilin büyüklüğünün normalden fazla oluşu.
  • Dil kökünde bademciklerin büyüklüğü veya dil kökünün anatomik olarak boğaz arka duvarına yakın olması.

Nedeni bilinmeyen hipertansiyonun en önemli sebebi uyku apnesi

Kanda uzun süreli oksijen azalmasıyla vücutta bazı değişiklikler oluyor. Damarların içinde ki az oksijenli kanı vücudun ihtiyacı olan oksijen seviyesine çıkarıp dokulara aktarmak için damarlar kendini büzüyor ve içinden geçen kanın akışını artırıp oksijen eksikliğini gidermeye çalışıyor. Bu, hipertansiyon olarak adlandırılıyor. Damar az oksijenlenme nedeniyle büzüştüğü takdirde, tansiyon yükseliyor. Nedeni bilinmeyen yüksek tansiyonun en önemli nedeninin uyku apnesi olduğu belirtiliyor. Akciğerler üzerindeki az oksijenlenmenin olumsuz etkileri özellikle sigarayla birleştirildiğinde KOAH hastalığı erken dönemde başlıyor. Aynı şekilde karbon dioksit miktarı yüksek kan, beynin az oksijenlenmesine dolayısıyla da felce neden oluyor.

Horlayan hasta nasıl bir yatakta uyumalı?

Horlama önce sadece ses ve titreşim nedeniyle horlayanın uyku kalitesini bozuyor. Horlayanların uyku apneleri olmasa bile, bu bir uyku problemi olarak tanımlanıyor. Uyku kalitesini bozan her şey horlamanın da eklenmesiyle daha ağır seyrediyor. Hastanın içine gömülmeyeceği kadar sert, omurga ve eklemlerini rahatsız etmeyecek kadar yumuşak bir yatağı tercih etmesi öneriliyor.


Haber: Ceyda Erenoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.