Bu içerik Diş Hekimi Gülcan Usal tarafından kaleme alınmıştır.
Kadın yaşamının doğal bir biyolojik süreci olan menopoz, hormonal değişimlerle birlikte bazı sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Östrojen ve progesteron seviyelerindeki azalma, diş ve diş eti sağlığını doğrudan etkileyerek çeşitli ağız içi problemlere yol açabiliyor. İşte menopozun ağız ve diş sağlığı üzerindeki etkilerini ve yapılması gerekenler…
Menopozla birlikte tükürük bezlerinin salgı kapasitesi azalabilir. Tükürüğün dişleri çürüğe karşı koruyan ve ağız florasını dengeleyen önemli bir işlevi vardır. Tükürük üretiminin azalması, diş çürükleri ve diş eti hastalıkları riskini artırabilir. Ayrıca, ağız kuruluğu nedeniyle tat alma duyusunda değişiklikler ve yutkunma zorlukları görülebilir. Bu sorunları önlemek için günde en az 2-2.5 litre su tüketmek, tükürük üretimini destekleyerek ağız kuruluğunu azaltır. Alkol ve kafein tüketimini sınırlamak da fayda sağlayacaktır. Çünkü alkol ve kafein, vücudu susuz bırakabilir ve ağız kuruluğunu artırabilir. Ek olarak eczanelerde bulunan ve tükürük yerine geçen nemlendirici spreyler ile ağız jelleri ağız kuruluğunu azaltabilir.
2- Diş eti hastalıkları (Periodontal hastalıklar)
Östrojen seviyesinin düşmesi, diş etlerinde incelmeye ve diş eti çekilmelerine yol açabilir. Bu durum diş köklerinin açığa çıkmasına ve hassasiyetin artmasına neden olur. Ayrıca, menopoz döneminde bağışıklık sisteminin zayıflaması, diş eti iltihaplarını ve enfeksiyonları daha yaygın hale getirebilir. Bu soruna karşı dişleri günde 2 kez fırçalamak gerekir. Doğal diş macunu kullanarak sabah ve akşam düzenli diş fırçalama alışkanlığı kazanılmalı ayrıca diş ipi, ara yüz fırçası veya ağız duşu kullanılmalıdır. Ara yüz temizliği, diş eti hastalıklarını önlemede büyük rol oynar. Düzenli diş hekimi kontrollerine gitmek diş eti iltihabının erken teşhisinde son derece önemlidir. Menopoz döneminde C Vitamini alımına da özen gösterilmelidir. C vitamini, diş etlerini güçlendirerek iltihaplanmayı önler ve kollajen üretimini destekleyerek diş eti sağlığını korur.
3- Osteoporoz ve diş kaybı
Menopoz sonrası kemik erimesi (osteoporoz), çene kemiğini de etkileyerek dişlerin destek yapısında zayıflamaya neden olabilir. Çene kemiğinin yoğunluğunun azalması, diş kayıplarına ve protez kullanımında sorunlara yol açabilir. Bu yüzden kalsiyum ve D vitamini alımına dikkat etmek gerekecektir. Günde en az 1000-1200 mg kalsiyum ve 1000-2000 IU D vitamini almak, kemik sağlığını destekler. Dengeli ve sağlıklı beslenme de bu sorunun önlenmesinde etkilidir. Yeşil yapraklı sebzeler, süt ürünleri, badem ve somon gibi kalsiyum açısından zengin besinler tüketmek son derece yararlıdır. Çene kemiğinin sağlığını korumak için düzenli ağız bakımı yapmak ve ağız hijyenine özen göstermek önemlidir. Ayrıca sigara ve alkol kullanımının da kemik kaybını hızlandırdığını ve diş eti hastalıklarına davetiye çıkardığını unutmamak gerekir.
İlginizi çekebilir: Menopoz hakkında daha fazla konuşulmalı
4- Tat değişimleri
Hormonal dalgalanmalar tat alma duyusunda değişikliklere neden olabilir. Bazı kadınlar menopoz döneminde yiyeceklerin daha metalik veya acı bir tatta olduğunu hissedebilir. Bu noktada dengeli beslenmek çok önemlidir. Vitamin ve mineral eksiklikleri tat alma duyusunda değişikliklere neden olabilir. Özellikle çinko, B12 vitamini ve demir seviyelerinizi kontrol ettirmekte fayda vardır. Aşırı tuzlu ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak gerekir çünkü bu tür gıdalar tat alma duyusunu daha fazla bozabilir. Bunların yanı sıra dil temizliğini ihmal etmemek gerekir. Çünkü ağızdaki bakteri plaklarının temizlenmesi, tat duyusunun korunmasına yardımcı olacaktır.
5- Yanma sendromu (Burning Mouth Syndrome - BMS)
Menopoz sonrası bazı kadınlarda ağız, dil veya dudaklarda yanma hissi gelişebilir. Bu sendromun kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, östrojen seviyesindeki düşüşle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bol su tüketimi ağız kuruluğunu önleyerek yanma hissini azaltabilir. Asitli ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak bu soruna karşı faydalı olacaktır. Çünkü turunçgiller, sirke, acı biber gibi gıdalar yanma hissini artırabilir. Ayrıca yanma sendromu stresle tetiklenebilir. Meditasyon, yoga veya nefes egzersizleri gibi rahatlatıcı aktiviteler rahatlatıcı etki yapacaktır. Ek olarak B12 ve demir seviyenizi kontrol ettirmek yararlı olacaktır. Bu tür eksiklikler yanma hissine neden olabilir. Gerektiği takdirde takviye kullanılmalıdır.
6- Ağızda mantar enfeksiyonları
Bağışıklık sistemindeki değişiklikler, Candida gibi mantar enfeksiyonlarına yatkınlığı artırabilir. Ağız kuruluğu ile birleştiğinde, bu tür enfeksiyonlar daha sık görülür ve tedavi edilmezse kronik hale gelebilir. Ağızda mantarı önlemenin ilk kuralı ağız hijyenine özen göstermektir. Dişlerini ve dili düzenli olarak temizlemek gerekir. Candida mantarları şekerle beslenir. Diyetinizdeki rafine şeker miktarını düşürmek, mantar enfeksiyonlarını önlemeye yardımcı olacaktır. Yoğurt ve kefir gibi probiyotik içeren gıdaları tüketmek, ağız içi dengenin korunmasına yardımcı olabilir. Önemli bir nokta da gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmaktır. Aşırı antibiyotik kullanımı mantar enfeksiyonlarını artırabilir.
YORUMLAR