Bütün evli çiftler, en mutlu olanları bile çatışma yaşamaktadır. Evliliklerde, daha doğrusu iki insanın bir araya geldiği bütün ilişkilerde (karı-koca, anne-çocuk, kardeş, arkadaş) çatışma hep var olacaktır. Bu durumda, evli çiftlerin çatışmayı nasıl yönettiği önem kazanmaktadır. Çatışma yönetme tarzınız, evliliğinizin başarılı bir şekilde devam etmesine yardımcı olabileceği gibi, boşanmaya kadar giden bir sürece de neden olabilir.


Evlilikte yaşanan çatışmanın, ilişkinin gelişme kaydetmesi ve birbirini daha iyi anlama gibi işlevsel ve olumlu yönleri vardır. Eşler arasında kişilik farklılıklarından kaynaklanan ve çözülmesi mümkün olmayan bazı durumlar her zaman olabilir. Eğer eşler, bu anlaşmazlıkları yani çatışmayı sağlıklı bir şekilde nasıl yönetebileceğini bilirse, aralarındaki ilişki de sağlıklı olacaktır.


Evli çiftlerle uzun yıllar araştırma ve gözlemler yapan Dr. Jonh Gottman, boşanmanın habercisi olduğunu söylediği 4 faktörden bahsetmekte ve bunları "Mahşerin 4 Atlısı" olarak adlandırmaktadır. Bunlar:

  1. Eleştirme
  2. Savunmaya geçme
  3. Aşağılama/Hor görme
  4. Duvar örme/Yok sayma

olarak sıralanmaktadır.


Gottman, tartışmalarda devreye giren bu 4 faktöre bakarak, boşanmayı %91 oranında öngörebildiğini, yani bu 4 faktörün, tartışmalarda sık sık devreye sokulduğu ve telafi çabasına girilmeyen evliliklerin başarılı mı yoksa başarısız mı olacağıyla ilgili tahmininin, %91 oranında doğru çıktığını söylemektedir. Her evlilikte bu 4 faktörden bazılarına rastlanabilir. Tek fark, sağlıklı bir ilişkiye sahip olan çiftler, bu olumsuz davranışı telafi edebilmek için çaba sarf etmekte (1 olumsuz etkileşime karşı 5 olumlu etkileşim kurarak), onarma girişiminde bulunmakta ve birbirlerinin onarma girişimlerine karşılık verebilmektedir.


Bu dört faktörün yıkıcı etkisinden korunmak için atılması gereken ilk adım, çatışma esnasında, tartışma tarzınızda kendisini gösteren bu dört faktörün farkına varmak, ikinci adım ise onlara karşı koymaktır. Aksi takdirde, bu dört atlının peşinden nereye doğru gittiğinizi artık biliyorsunuz.


1) Eleştirmek yerine yumuşak başlangıç yapmak

Eleştiri, bireyin kişiliğine yönelik yapılan, yapıcı olmayan yorumlardır. Şikayet ise bir davranışla alakalı olarak yapılır ve sadece o davranışı ele alır. Şikayetçi olduğunuz bir konu olduğunda yumuşak bir başlangıç yaparak, suçlamadan şikayetinizi dile getirmek, "Ben" ile başlayan ve ihtiyacınızı dile getiren cümleler kurmak, "Ne hissediyorum? Neye ihtiyacım var?" sorularının cevabını karşı tarafa aktarabilmek, eleştirinin panzehiridir. Bu yöntemle ne hissettiğinizi ve neye ihtiyacınız olduğunu dile getirmek, eleştirel bir dil içermeyecek ve eşinizi savunmaya geçmek zorunda bırakmayacak, aksine onun, duygularınızın ve ihtiyaçlarınızın farkına varmasına yardımcı olacaktır. Şikayetinizi dile getirirken yaptığınız yumuşak bir başlangıç, tartışmanızın hangi tonda ilerleyeceğini de belirleyecektir. Sert başlangıçlar, tartışmanın en az o sertlikte bitmesi demektir.


2) Savunmaya geçmek yerine sorumluluk almak

Savunmaya geçme, "kendini koruma ya da mağdur taraf olduğunu düşünerek eşinden gelen saldırıyı önlemeye çalışma" olarak tanımlanabilir. Savunmaya geçtiğimiz zaman aslında “Sorun ben değilim, sensin” diyerek karşı tarafı suçlamanın farklı bir yolunu kullanmış oluyoruz.


Bu noktada yapılması gereken şey, eşinin şikayetini duymaya çalışmak, çatışmanın bir parçasında kendi rolünün de olduğunu kabul ederek sorumluluk almaktır. Eşler olarak her iki tarafın da sorumluluğu, aralarındaki duygusal bağın zayıflamaması için çaba harcamaktır. Eşi tarafından eleştirel bir tepkiye maruz kalsa bile savunmaya geçmek yerine eşinin yumuşamasına yardımcı olacak bir onarma girişiminde bulunmak bu anlamda önem kazanmaktadır.


3) Aşağılama/Hor görme yerine takdir etmek ve saygı göstermek

Aşağılama, boşanmanın en büyük yordayıcısıdır ve bunun üstesinden gelmek, ilişkinin gidişatı için kritik bir önem taşımaktadır.


Kendini üstün konumda görmeyle alakalı olan ve çiftler arasındaki sevgi ve beğeni duygularının yok olmasına neden olan aşağılama, iğneleyici konuşmalar, ad takma, göz devirme, küçümseme, alay etme, bilerek kırıcı şakalar yapma şeklinde kendisini göstermektedir.


Aşağılamanın panzehiri, ilişkide takdir ve saygı kültürünü oluşturmaktır. Eşlerin, düzenli olarak birbirlerine minnettarlığını, sevgisini ve saygısını ifade etmesi, ilişkiye olumlu bir anlam, bir derinlik kazandırır. Eşlerin birbirleri hakkında daha olumlu düşünmesine ve hissetmesine yardımcı olur. Kişi ne kadar olumlu düşünürse, o kadar olumlu hisseder. Ne kadar olumlu hissederse, o kadar az küçümser. Bu nedenle eşinde hoşuna giden yönler üzerine düşünmek ve bunu ona her fırsatta ifade etmek, bu kültürün oluşabilmesi için önemli.


4) Duvar örme/Yok sayma

Mecazi olarak "duvar örme" şeklinde ifade edilen bu durum, tartışmalardan boğulan ve yorulan kişinin, eşiyle iletişimi keserek tamamen tepkisiz kalmasıdır. Duvar örme, tartışmalı ilişkilerin genellikle ilerleyen aşamalarında, tükenme meydana geldiğinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum iletişim kurmaya çalışan tarafı yıpratan bir tavırdır.


Tartışmaların yıpratıcı hale gelmesinin nedeni, yoğun duygusal yükten ve öfkeden kaynaklanan fizyolojik tepkilerin (nabız yükselir, stres hormonları devreye girer vs.), kişinin yapıcı bir tartışma yürütmesini imkansız hale getirmesidir. Bu belirtiler baş gösterdiğinde çiftlerin tartışmaya devam etmesi birbirlerini yıpratmalarına sebep olur. Bu nedenle, duvar örmenin önüne geçebilmek için, duygusal anlamda bunalmaya ve öfkelenmeye başladığını gösteren belirtilerin farkında olma ve tartışmayı durdurup sakinleşene kadar bekleme konusunda birlikte karar vermeyi öğrenmek gerekmektedir. Ara verme, “Şu an öfkeliyiz, devam edersek birbirimizi üzecek şeyler söyleyebiliriz. Bu konuyu sakinleştiğimizde tekrar ele alalım” şeklinde birbirinin onayı alınarak yapılmadır. Kişi sakinleşmek için kendisine ayırdığı vakti, eşiyle ilgili olumsuz düşüncelerle meşgul olarak değil, sakinleşmesine yardımcı olacak uğraşlarla geçirmelidir. Sevdiği bir müziği dinlemek, hobiyle uğraşmak ya da bir yürüyüş...


Davranışlarımızı değiştirebilmemiz için ihtiyacımız olan ilk şey farkındalıktır. Tartışmalarda bu 4 faktörün varlığını gözlemek ve farkına varmak, onları değiştirebilmek adına bizim için bir fırsat. Ve son olarak şu söylenebilir ki değiştirebileceğimiz tek şey kendi davranışlarımızdır. Kendi davranışımızda yarattığımız ufak bir değişim, dolaylı olarak etkileşim halinde olduğumuz kişide de bir fark yaratacak, ondaki fark bizim davranışımızı pekiştirecek ve bu bir döngü oluşturacaktır...


Uzm. Psk. Elif Eker

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.