Geçen hafta dinlemiştim. Üç yıldan beri arkadaşlık yapan iki sevgili hayali bir kıskançlık nedeniyle tartışmaya girerler. Gergin ve biraz da kırıcı geçen tartışmanın sonuçlanmasını beklemeksizin erkek büyük bir öfke içinde masayı terk eder. Erkek arkadaşı masayı terk edince genç bayan, meseleyi fazla büyüttüğünü ve haddinden fazla kırıcı olduğunu hisseder. Vakit kaybetmeden telefon açıp durumu telafi etmek ister. Araba kullanan sevgilisi, henüz taze olan tartışmanın acıları içinde, daha fazla kırıcı olmamak ve yeni bir tartışma başlatmamak için “Konuşacak bir şeyim yok” der, telefonu kapatır. Her ikisi de günlerce birbirinden haber beklerler. Birisi “O beni kırdı, ilk telefonu o açmalı” diye bekler. Diğeri “Konuyu açıklamak için telefon açtım, yüzüme kapattı. O aramalı” diye bekler. İki sevgilinin ayrılmasını isteyen genç kadının annesi, bu karışık günlerde yaptığı tahriklerle geri dönüşü her iki taraf için de bir gurur meselesi haline getirir.


Geçen bir yılı aşkın süre içinde taraflar çok acı çekerler ama hiç birisi gururundan fedakârlık yapmak istemez. Genç kadın bir yılda sanki 20 yaş ihtiyarlar. Mide krampları, bel ağrıları, asabiyet onu her gün biraz daha çökertir. O sıralar hafif bir soğuk algınlığı sonucu yakalandığı grip nedeniyle bir hafta süreyle işe gidemeyecek şekilde eve bağlanır. Bir hafta boyunca evde yalnızlık ve sessizlik içinde kendini dinler, yaşadığı olayları yorumlar. Sudan bir sebeple, kör bir gururun inadıyla bir yıldan fazla bir zamanı çok kötü geçirdiğini hisseder. İçindeki büyük acıyı iyileştirebilmek, gururun yarattığı esaretten kurtulabilmek, özgürlüğe kavuşabilmek ve önündeki engelleri yıkmak arzusu duyar. Hemen telefona sarılır, “Akşam iş çıkışı bir çay içebilir miyiz?” diye sorar. Erkek arkadaşından gelen ses çok daha coşkulu ve özlem doludur. Her zaman buluştukları kafeye her ikisi de randevu saatinden 15 dakika erken gelirler. Birbirlerine hasretle sarılırlar. Yarım saat sonra, hain bir gurur duygusuna nasıl körü kürüne bağlandıklarını, birbirlerine ne denli büyük arzu duydukları halde nasıl uzak kaldıklarını, çocukça duygular içinde çektikleri acıları konuşup hallerine hem gülerler, hem ağlarlar. O zaman anlarlar ki, ret cevabı alırım, kırılırım, tüm umutlarımı yitiririm korkusu içinde birbirlerini aramaya cesaret edememiş, bir koca yılı acılar içinde geçirmişlerdi.


El ele eve dönüşlerinden birkaç ay sonra genç kadının hiçbir hastalığı kalmamış, cildi eski canlılığını, gözleri eski pırıltısını yeniden kazanmıştı. Duygusal acılar da en az fiziksel acılar kadar insanı yıpratır. Biz duygularımıza karşı duyarsız kalıp onları fark etmedikçe onlar bizi sahiplenmeye başlarlar. Kin daha büyür, öfke daha zalimleşir, gurur hiç boyun eğmez hale gelir, kıskançlık insanın gönlünü karartır. Barışık olmadan taşıdığımız her duygu kalbe bir yüktür. Bizi avuçlarının içine alır, enerjimizin akış yollarını tıkar. Baş ağrısına, uykusuzluğa, iştahsızlığa, bayılmalara, kasılmalara, hatta ülser ve kansere kadar varan birçok hastalığa neden olur.


Duygularımıza yabancılaştıkça izole bir hayat sürmeye başlarız. Kırılacağımız korkusu içinde sevmekten vazgeçeriz. Başarısızlık endişesi ile girişimcilik yeteneğimizi kaybederiz. Kendimize olan güvensizliğimiz nedeniyle tutuk kalırız. Duygularımızı ifade edemez, içimize kapanırız. Zayıf görünme kaygısı içinde, hıçkıra hıçkıra ağlamamız gereken yerde suskun kalırız. Çekinir, bize en büyük şifa olacak kahkahalarımızı atamaz, neşenin coşkusunu yaşayamayız.


Gücümüze, güzelliğimize, iyi huylarımıza, kötü huylarımıza, zaaflarımıza, eksiklerimize yani bize ait olan her şeye sahip çıkmadıkça kendimizi yeterince sevemeyiz. Kendimizi sevip kabullenmedikçe zihnimiz, bedenimiz ve ruhumuzla bir ve bütün olamayız. İnsan gerçek gücüne ancak içi ve dışıyla, her yanıyla barışık, bir ve bütün olduğu zaman ulaşabilir.


Yazı: Öğretim Görevlisi ve Yazar İnal Aydınoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.