Empati veya eşduyum, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır.


Neden mi bu cümle ile başladım söze? Bugünlerde hayatlarımızda eksik olan en önemli kavram bu bence.


Her gün sosyal medya, görsel ve yazılı basında karşı karşıya kaldığımız haberler içinde. Günlük yaşam içinde. Oysa bir kez olsun yapabilseydik…


Şu son gündem -ki artık sıkça birbirini tekrar eder oldu, tıpkı bir korku filmi gibi. Aklım almıyor. Kimin seçtiği veya seçildiği ile de ilgili değilim. Fakat çocuklarımızı, geleceğimizi temsilen birilerinin kaldırdığı eller daha da can yakıcı ve yıkıcı olmaya başladı son günlerde. Amacım siyaset konuşmak değil. Bilmem, anlamam diye konuyu hemen değiştiririm. Fakat bir kadın üstelik de bir anne olarak çocuk olmanın ne demek olduğunu ve bunun gerekliliklerini iyi bilir ve hissederim.


Madem kelime tanımlarından gittik onun tanımını da yapacak olursak; çocuk, anne karnında ya da bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan.


Şimdi hal böyle olunca yüksek en yüksek tondan sormak hatta haykırmak istiyorum. Akli melekelerine tam olarak hakim olamayacağı gerekçesiyle on sekiz yaş altı bir ergene seçme, araç kullanma hakkı vermiyorsunuz. Aynı ergen kabul ediyorum sağlığına zararlı kesinlikle içki içemiyor, sigara satın alamıyor. Tüm bunlar bir harika. Peki o zaman lütfen beni aydınlatır mısınız? Bu ergen rıza gösterip o genç yaşında sırf kanadı diye, ki kanamasa da bedenine hunharca saldıran bir yetişkine rıza gösterecek akli melekeyi ne zaman kazandı. Ayrıca içki ve sigaradan daha zararlı olacak ölü bebek doğurma riski ve yanında yerle bir olmuş ruh sağlığı ile o ergen nasıl eş olacak?


Peki ya adı geçen ergen kadın değil de erkek ise?


Tanrım aklımı koru diyorum. Hayatımda hiç bu kadar ülkemden koşarak kaçmak istediğim bir an daha olmamıştı.



Ben çocuğuma sevgiyi aşılarken, empati kurdurarak büyütürken, bu dünyada en güzel duygunun arkadaşlık olduğunu öğretirken şimdi O’nu “kendini arkadaşından bile” koru mantığıyla mı yetiştireceğim. Sırf eşduyum yoksunu yetişkinler yüzünden, korku tünelinin, gözleri yuvalarından fırlamış ziyaretçileri gibi mi yaşayacağız her yeni gün. İçimizde mutluluk tohumları yerine, nefret otu mu birikecek. Sakın geç kalma, servisi kaçırırsan da hemen beni ara, sokağa çıkma tehlikeli, kendine dikkat et cümleleri mi geçecek her gün yeniden evden uğurlama seremonimizde. Hayatları servis, okul, site içinde kilitli aslında yaşarken etrafları tel örgülerle çevirili en masumlarımızın. Doyasıya lolipop yalayamayacaklar, yakan top oynayamayacaklar ağır tahrik unsuru ve mahalle güvenli değil. Rızası olmak kelimesi şimdiden en mahrem yerlerine kazındı paslı harflerle kanata kanata.


Yok olamaz. Bu kadarına hakkımız yok. Biz büyükler kirlenmiş nehirler, karalara bulanmış bir gökyüzü bıraktık onlara. Dağlarında altın aradık, ölümsüz ağaçlarını, en temiz havalarını yok ettik. Birçok hayvanı görme haklarını ellerinden aldık. Ama bir de şimdi geleceklerini.


Hayır, bu kez hayır. Bir kez olsun da bırakalım çocuklar özgürce en derin nefeslerini çeke çeke yaşasınlar. Sadece sevinç çığlıkları atıp, bahar yağmurlarında yıkansınlar. Yüzlerine çarparken her bir damla mutluluk aksın saçlarının uçlarından ve toprakla buluşsun yeniden ve onların masumiyetleri yeşertsin gelincik çiçeklerini.



Neriman Ekinci



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.