Öncelikle bebeğimi sağlıklı bir şekilde kucağıma almayı nasip eden Yüce Rabbime şükürler olsun. Her zaman yanımda bana destek olup moral vermeye çalışan, her türlü nazımı çeken biricik eşime, hamileliğim boyunca kontrollerimde beni yüreklendiren, bana umut veren tatlı dili güler yüzüyle hep beni karşılayan sevgili doktorum Ayşe Seçil Özban’a, SSVD Facebook grubuyla tanışmama vesile olan sevgili arkadaşıma ve grup kurucularına buradan minnettarlıklarımı sunuyorum.


İlk doğumumu anlatmakla başlayayım olaya... Hamileliğim gayet normal ve güzel gidiyordu. 32. haftaya kadar Ağrı’da oturduğumuz için oradaki özel bir doktora muayeneye gidiyordum. Her şey güzeldi. 32. haftadan sonra doğum yapmak için ailemin yanına Denizli'ye geldim. O zaman Kız kardeşim PAÜ tıp fakültesi son sınıf okuyordu. “Abla bizim hocalar çok iyi, onlardan birisiyle kontrollerine devam edelim” dedi, ben de kabul ettim. 38. haftaya kadar her şey normaldi, doktorum çok güzel ilgileniyordu ama 38. haftada NST’de bebeğimin kalp atışlarında bir anormallik görülünce doktorum “hemen seni yatıralım, müşahede altında tutalım” dedi, biz de korkumuzdan kabul ettik. Zaten bundan önce 1 tane de düşük yapmıştım. O gece sabaha kadar NST’ye bağlı yattım, kalp atışlarında düzelme olmayınca doktorum, “bebek ya kakasını yiyecek ya da kanalda sıkışıp nefessiz kalacak” diye bizi korkuttu. Sabahleyin gözyaşlarıyla ameliyathaneye girip genel anestezi alarak sezaryen oldum.


Doğurmuştum, bebeğim sağlıklıydı şükür ama ben çok mutsuzdum. Hayalimdeki doğum olmamıştı. Bebeğim gerçekten doğar doğmaz anne sütü almadan kaka yapmıştı. Vardır bir hayır dedik artık. Ama ben dikişlerimin acısından ne bebeğimi istediğim gibi kucağıma alabiliyor ne de rahat emzirebiliyordum. Zaten 3 ay sarılığımız geçmedi.


Aradan 3 yıla yakın bir zaman geçti ve kardeş düşünmeye başladık. Ama ben aynı şeyleri yaşamaktan çok korkuyordum. 5 haftalık hamile olduğumu öğrendiğimde bir arkadaşım SSVD facebook grubundan bahsetti. Hemen araştırmaya başladım, bütün terimleri öğrendim, hamileliğim boyunca neler yapmam gerektiğini iyice araştırdım ve elimden geldiğince uygulamaya çalıştım. SSVD (sezaryen sonrası vajinal doğum) fikrimi ilk olarak eşimle paylaştım, bana her zaman destek olacağını söyledi. İlk tepkimi de annem ve doktor olan kız kardeşimden aldım, “abla rüptür olursun, hayati tehliken var” deyip durdu. Ondan sonra bu konuyu fazla kimseye söylememeye karar verdim çünkü beni olumsuz etkiliyorlardı.


Doktorum Ayşe Hanım’a ilk muayenemde “ben bu bebeği normal doğurmak istiyorum” deyince “neden olmasın? Önceki doğumunun üzerinden 2 yıl geçmesi yeterli” dedi. Dünyalar benim olmuştu. Bütün kontrollerimde güler yüzünü ve desteğini esirgemedi sağ olsun. 35. haftadan sonra düzenli olarak perine masajına ve yürüyüşe başladım. Son haftalarda hareketliliğimi arttırdım, çömelme hareketleri yapmaya başladım.


6 Mart’ta doğurmam gerekirken bebeğimin keyfi hala içerde yerindeydi! Ertesi günü kontrole gittiğimizde çok hafif sancım vardı. 2cm açılma varmış. Eve geldim, duşumu aldım, eksik eşyalarımı toparladım, cevşenimi okudum. Saat 9’dan sonra sancılarım 7 dakikada bir gelmeye başladı. Hemen doktorumu aradım, “hastaneye gel yatışını yapalım, ben de hemen geliyorum” dedi. Bebeğime kavuşmama az kalmıştı demek, heyecanlanmıştım... Saat 12’ye doğru hastanedeydim ve 4 cm açılmam vardı ama bir türlü suyum gelmiyordu. Doktorum benim müdahale etmem lazım artık diyerek suyumu patlattı. Artık sancılarım daha kuvvetli ve sık geliyordu. Her sancı geldiğinde eşimin elini tutup dua ediyordum. 8 cm açıldıktan sonra doktorum biraz da suni sancı verip doğumu hızlandırmaya çalıştı. Allah’ım bu ne dayanılmaz bir acıydı, ben “yapamayacağım herhalde” dedikçe Ayşe Hanım, “bu saatten sonra vaz geçmek olmaz Halecim, başaracaksın inşallah…” diyerek beni yüreklendiriyordu.


Ve saat 7.30’da beni yürüterek doğumhaneye aldılar. Kızıma kavuşmama çok az kalmıştı. Birkaç dakika içinde kızımı kucağıma almak nasip oldu. Allah’ım bu ne güzel bir duyguydu böyle... Az evvel yaşadığım bütün acıları unutmuştum. Sıcacık bir tenle temas ediyordum. Kızımla uzun uzun bakıştık, konuştuk, ten tene temas ne kadar harika bir şeymiş... Sonra doktorum göbek kordonunu kesti. Eşim “ben seni öyle görmeye dayanamam” deyip giremedi maalesef doğumhaneye. Yine de her şey istediğim gibi olmuştu çok şükür Rabbime...


11 saat sancı çektikten sonra 8 mart saat 7.40’ta dünyanın en güzel hediyesini almak nasip oldu. İsteyen herkese Rabbim bu duyguyu yaşatsın inşallah...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.