İki hafta önce bizim Köfte'nin detaylı ultrason randevusu vardı, bu kontrolde detaylı olarak her şeyi görecektik. Sabah bebeğimi görecek olmanın heyecanı ve mutluluğu ile yatağımdan kalktım ve o da beni güzel hissetsin diye bir güzel süslendim. Haftalar ilerledikçe onu o ekranda görmek daha keyifli bir hal alıyor. Her gittiğimizde o kadar büyümüş oluyor ki insan artık 'hadi gel' demekten kendini alamıyor. Özlemin her geçen gün kat be kat artıyor, sevgin çağlıyor adeta. Hastaneye vardığımızda, ayaklarım hemencecik beni Sevgili Doktorum Cem Batukan'ın ofisine götürdü.


Öyle içim rahattı ki; işinin ehli bir doktorum vardı ve ben sorun çıkmayacağından çok ama çok emindim. Hemen muayene işlemine başladık, her şey mükemmel görünüyordu... Bilmem neden, bir müddet sonra; doktorum bebişin kol ve bacak kemiğinde büyüme geriliği olduğunu fark etti. Kemiklerimiz kısaydı... Daha da fazlası, burun kemiğimiz de minikti. Kalbimizde ufacık bir pırıltı vardı. Tüm bunlar olurken ben orada ölüverecektim neredeyse, Cem Hocam bunların büyük bir sorun olmadığını ancak tüm bu bulgular yan yana gelince akıllara Down Sendromu sorusunu canlandırdığını söyledi.


İşte o an, sadece varlığımdan ibaretti... Sesler ve görüntüler vardı ama ben orada, o odada değildim. Bebeğim ile ilgili yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve ben ne yazık ki hiçbir şey yapamıyordum. Doktorum yüzümden anlamış olacak ki; korkmak için çok erken olduğunu, aksine bizim Köfte'nin beyin gelişiminin çok iyi olduğunu, bu kadar hareketli bir bebeğin böyle bir hastalık taşıyacağına imkan vermediğini ama yine de amniyosentez yapmanın yararımıza olacağını söylüyordu. Söylüyordu söylemesine ama ben bitmiştim. Bir anne olarak bunları duymanın verdiği acıyı ne yazabilirim, ne anlatabilirim emin olun. Amniyosentez bildiğiniz gibi aslında ufak bir operasyon ancak az da olsa düşük riski taşıyor beraberinde.


Eve gitmek yerine kendimi ofisime attım. Yol boyunca kendime “neden ben?” diye sordum. Niye bununla sınandığımı düşündüm durdum. Şirkete geldiğimde değerli dostlarım her zamanki gibi elimden tuttular ve beraber ağladık o gün. Köfteyi bir başka doktora daha göstermeyi düşündüm ve bunun kararını aldım. Cem Batukan zaten alanında çok iyi bir doktor ancak anne yüreği işte... Zar zor Prof. Dr. Atıl Yüksel'den akşam saatine bir randevu aldık. Zar zor diyorum çünkü Atıl Hoca çok yoğun... Asistanına konuyu anlatınca sağolsun ilgilendi bizlerle. Eşimle birlikte hemen gittik, muayene sırasını beklerken zaman geçmek bilmedi. Eşim de bende öyle üzgündük ki, hep iyi şeylerden konuşup o kötü ihtimali birbirimize söylemeyi dahi tercih etmedik. Sıra bize geldi ve Atıl Hoca ile buluştuk, muayeneye başladı ve Cem Batukan ile birebir aynı şeyleri söyledi. Tabii yıkılmıştık bir kez daha, o da bize amniyosentezin Cem Batukan yada kendi gibi hekimlerde yapıldığında hiçbir zarar vermediğini, içimizin rahat olması gerektiğinin telkininde bulundu.


Daha orada Cem Bey'den hemen randevu aldık ertesi sabah için. Artık söylenecek pek de bir şey kalmamıştı... O geceyi hatırlamak dahi istemiyorum şu an, uykusuz, ağlamalı, içler acısı iki eş... Tek düşündüğümüz; ya O'na bir şey olursa ? Ama ben bebeğime çok inanıyordum, iyiydi O, gayet sağlıklıydı... Ve her şey yine onun sağlığı içindi. Biz anne ve baba olarak tüm acıya katlanmaya razıydık üstelik tek bir şey karşılığında, O iyi olsundu da... Ve beklenen sabah... Perşembe sabahı saat 09.30’da Acıbadem'de idik, doktorumuz yine tüm anlayışı ve güler yüzü ile karşımızdaydı. Önce birkaç kağıt imzaladık... O da bize ihtimal dahilindeki olaylardan bahsetti, hepside iç karartıcı, üzücü şeylerdi ama dedim ya, ihtimaldi... İçim yine çok rahattı çünkü yanımda hem canım eşim hem de canım doktorum vardı. Ve dualarını bizden esirgemeyen sevilesi dostlarım. Bu sefer muayene koltuğuna bir başka oturdum, o ekrana bir başka baktım ve bebeğimi o ekranda bir başka gördüm. Köfte sanki başına gelecekleri bilir gibi, pozisyon gereği hiç yormadı doktorunu. Bir an önce yapın şu işlemi annemin içi rahatlasın der gibiydi... Canım oğlum daha şimdiden annesi için fedakarlık yapıp, annesini üzmemeyi kendine huy edinmişti. İşte buradan belliydi nasıl güzel bir evlat olacağı. İşte bu yüzden biz birbirimize bağlı anne-oğullardan idik.


İşlemi ayan beyan anlatmak istemiyorum ancak diğer anne adaylarına yol göstermesi açısından birkaç noktaya değineceğim. Amniyosentez öyle anlatıldığı gibi bir kabus değil bana kalırsa, önemli olan kendinizi ve bebeğinizi kime emanet ettiğiniz. Ben şanslı olanlardandım. Biraz acılı bir işlem olsa da bebeğinizin sağlığından daha önemli değil bence. Amniyosentezden sonra kendinize dikkat etmeniz gerek en az üç gün. En ufak bir ağrıda doktorunuzu kesinlikle aramalısınız. Hiçbir şeyi riske atacak lüksünüz olmuyor o noktadan sonra. İlk etabı Pazartesi öğrendik ve... Çok şükür sonucumuz temiz ve gayet normal çıkmıştı.


Cem Bey bana o telefon görüşmesinde sanki dünyaları bağışlamıştı. O gün anladım ki; evlat denilen şey öyle kıymetli ve öyle farklı ki... Canımdan bir parça, kanımdan bir can... Allah'ım sana ne kadar şükretsem az, bana evladımı bağışladın. Daha ne isterim bu hayattan. İkinci etap ise önümüzdeki hafta sonuçlanacak. Onu da atlatacağız inanıyorum. Demem o ki; anne olmak dünyanın en güzel duygusu. Bir can taşıyor olmak eşi benzeri olmayan bir his. O süreçte yanımda olan, beni yalnız bırakmayan başta canım sevgilime, değerli doktorumuza, kıymetli dostlarımıza, eşimin ailesine ve dualarını benden esirgemeyen herkese canı gönülden teşekkür ederim. Hayat siz ve en az sizin kadar değerli şeylerle güzelmiş. Yaşadık, öğrendik... Sevgiyle & sağlıcakla... Köftem ve ben öperiz.



Sıdıka Bahadır Şenol


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Iki evlat sahibi bir anne olarak, okurken cok duygulandim. Allah hic kimseyi evladiyla sınamasın. Umarım sağlıkla kucaklar ve çok uzun ve mutlu bir ömrü paylaşırsınız.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.