Hamilelik, birçok kadının hayatı boyunca yaşamak istediği, yaşadıktan sonra inanılmaz bir deneyim olarak hayatı boyunca unutamayacağı bir süreç. Dokuz ay boyunca kadının vücudundaki hem fiziksel hem de hormonal değişikliklerle birlikte duygu durumunda da dalgalanmalar yaşanıyor. 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü ile ilgili konuşan Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Kadın Ruh Sağlığı Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Hatice Turan; kadınlardaki intihar düşüncesinin en çok doğum sonrası dönemde ortaya çıktığını söylüyor.


İntihar yani özkıyım kişinin isteyerek kendisine uyguladığı şiddet ve yaşamına son vermek olarak tanımlanıyor ve dünya genelinde ilk 10 ölüm nedeni arasında yerini alıyor. Dünyada genel olarak intihar erkeklerde fazla iken, Sri Lanka, El Salvador, Küba, Ekvador, Çin ve Doğu Akdeniz Bölgesi’nde ve Türkiye’de 24 yaş ve altındaki grupta kadın özkıyım oranı diğer yaş gruplarına göre daha fazla görülüyor. Kırsal bölgelerden göç etme, hızlı toplumsal değişiklikler, okuma-yazma oranının düşüklüğü, ataerkil toplum yapısı, erken yaşta yapılan çoğunlukla istenmeyen evliliklerin yanı sıra doğum yapan kadınların yüzde 35 ile 70’inde görülen doğum sonrası hüznü de önemli bir neden olarak kendini gösteriyor.


Doğum sonrası hüznü kadınların yüzde 35 -70’inde görülüyor

Doğum sonrası hüznü sık ortaya çıkmakla birlikte annenin genetik yatkınlığının yanı sıra yakın çevresinden ve eşinden gördüğü ilgi, sevgi ve destek, içinde bulunduğu sosyoekonomik durumun etkisiyle 4 ile 10 gün içerisinde kendiliğinden düzelebiliyor. Ancak seyrek de olsa annenin ağır tablolara sürüklenmesine de neden olabiliyor. Dr. Hatice Turan, iki haftadan uzun süren doğum sonrası hüznünün ve psikozun doğumu takiben ilk 2 hafta içinde sinsice başladığını ve 1- 2 yıla kadar uzayabildiğini belirtiyor.



Tiroit bozukluğu, folik asit eksikliği depresyona neden olabilir

Ancak eşlerin ve annenin yakın çevresinin çok daha dikkatli olması gereken bir durum daha var. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı araştırmalara göre her 100 anneden 10’u ila 15’i çeşitli şiddette depresyon yaşıyor ve bu depresyon intihar düşüncesini de beraberinde getirebiliyor. Annenin yaşadığı şiddetli hüzün ya da boşluk duygusu, yorgunluk, enerji kaybı, keyif veren etkinliklerden uzak durma, bebeklerini yeterince sevmedikleriyle ya da bakım veremedikleri ile ilgili düşünceler, bebeğe zarar verme endişesi, dikkat ve odaklanma sorunları, bellek sorunları, yerinde duramama, kaygı, sinirlilik, sıkıntı, bunaltı, kendiliğinden ağlamalar gibi duygusal tepkiler, iştahsızlık, kilo kaybı, uykusuzluk, bebekle ilgilenmek istememe, kendisine ve bebeğe zarar verme düşünceleri dikkatli olunması gereken belirtilerden.


İngiltere’de son yapılan çalışmalarda anne ölümlerinin birinci sıradaki sorumlusunun intihara neden olan doğum sonrası depresyon olarak saptandığını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Hatice Turan: “Biyolojik ve psikososyal nedenler olduğu görülmektedir. Gebelik döneminde yükselen östrojen ve progesteron düzeylerinin doğumla birlikte ani düşmesi depresyondan sorumlu tutulmuştur. Geç başlangıçlı doğum sonrası depresyonda tiroit bozukluklarının, aneminin ve folik asit eksikliğinin rol oynayabileceği düşünülmektedir” dedi.



“Nasıl olsa geçer” demeyin

Doğum sonrası dönemde annenin davranışlarının yakın çevresi tarafından titizlikle takip edilmesi gerekiyor. Çünkü annedeki davranışsal farklılıkların altında yatan ana neden “bana yardım edin” mesajı olabiliyor. Ancak çoğunlukla bu belirtiler yüksek risklerine ve sık görülmesine rağmen “nasıl olsa geçer” denilerek atlanıyor ya da üzerine düşülmüyor. Dr. Turan; “ Yakınlarının, annenin ruhsal durumunu gözlemeleri ve doğum sonrası hüznü hakkında anneyle konuşmaları önerilir. Hüznün artması, yukarıda sıralanan ek depresif belirtilerin ortaya çıkması ve iki haftadan fazla sürmesi hem anne hem de yakınları için uyarıcı olmalıdır. Böyle bir durumun ortaya çıkması durumunda vakit kaybetmeden bir ruh sağlığı ve hastalıkları hekimine danışılmalıdır” dedi.


Lohusa depresyonu nedir?


Tedavisi var

Doğum sonrası hüznü ya da depresyon tedavisinde annenin belirtilerinin şiddetine göre belirlenecek motivasyonel görüşmeler, bilişsel davranışçı çalışmalar, ilaç tedavisi, Transkraniyal Manyetik Uyarı (TMU) ve Elektro Konvülsif (EKT) tedavisi gibi seçenekler kullanılıyor.


Hem sıklığının yüksek olması hem ölümcül sonuçlarının olabilmesi açısından kadın ruh sağlığında dikkat edilmesi gereken durumların ilk sırasında gelmekte olan doğum sonrası depresyonu koruyucu ruh sağlığının önemini de açıkça gösteriyor. Bu nedenle kadının gebe kalmadan önce ruhsal olarak iyi durumda olması, gebelik süreci ve sonrasında kendisini nelerin beklediği ile ilgili bilgilendirilmesi, süreçle baş etme becerilerinin güçlendirilmesi önem taşıyor.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir 33 haftalık hamileyim nefesim kesiliyor sizece ne yapaliym
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.