Badem baharı
Badem çiçekleri, yarımadanın en sevdiğim yakasından ses vermeye başladı. Doğrusal zamanla bağlarımı koparıp döngüsel zamana biat edeli beri o döngünün içindeki en doyumsuz zamanlar kapıda. Yani demem o ki, zaman artık her 365 günde bir üzerine ekleye ekleye ileri gitmiyor da, olağanüstü bir döngü içinde badem baharı, çağla mevsimi, papatya ve gelincik zamanı, buza yatırılmış taze bademler, bağbozumu, şarap yapımı, zeytin hasadı diye diye durmadan kendi içinde dönüyor. Doğrusal zamanda hep ölümü hatırlamak var, döngüsel zamanda ise hep yaşam… Biri sana her geçen yılla sürekli eskidiğini, yaşlandığını, çürümeye doğru gittiğini hatırlatırken diğerinde her yıl yeniden tazelenen, çiçeklenen, açan, büyüyüp serpilen yaşam var.
Tohumlarım, dünyaya doğrusal zamanın Ekim ayına denk gelecek şekilde atılmış. Doğduğu mevsime aşık bir insan olmama rağmen derim ki, döngüsel zamanda bir doğum günü seçsem kendime, büyük ihtimal en fazla oyu badem baharında doğmak alırdı. Kimbilir kaç bahar yaşamışsınızdır şu ömrünüzde ama siz hiç badem baharı yaşadınız mı?
Bagaja iki sandalye, bir masayı sabitleyip bir “hadi”nin peşinde bademlerin altında piknik yapmak on puan, yere serilip gökyüzünü badem çiçeklerinin arkasından seyretmek yıldızlı on. Bu topraklarda büyümüş bir çocuk olsam çocukluğumda hayal ettiğim tüm ağaç evleri badem ağaçlarına kurardım. O incecik badem dalları hangi evi taşır diye sevimsiz mantığınızı sokmayın hemen hayallerime. Hayal bu.
Her yıl havaların gidişatına göre, yumuşaksa Şubat başı gibi, sertse sonuna doğru açar bu coğrafyada badem çiçekleri. Bir badem, bir de zeytin diyarıdır bu topraklar. Lakin tabiatın badem ağaçlarına geçtiği bu kıyağı gören zeytinin kıskançlıkla tanıştığı dönemdir bu mevsim.
On beş-yirmi gündür erkenciler çoktan beyaza büründü. Çağlayı avcumuza en çabuk veren tam da bu erkencilerdir işte. Bir avuç çağlayla bir büyük içmeye muktedir Datça ahalisinin, ilk siftahını yaptığı günün akşamında kutlama sofrası kurduğu meyhanedeki tüm masalara bir avuç çağla bırakması, geleneğin en güzeli değil de nedir? Bereketi paylaşmak… Daha öğretecek çok güzelliği var bu toprakların.
Velhasıl sözün özü, bizim buralarda bahardan önce badem baharı gelir. Bilmeyenler der ki, aman ne de erken açmış çiçekler, yazık üşüyüp aldanacaklar. Halbuki bu toprakların sihri burda saklıdır. Badem en erken bu yarımadada açar. Hala geçen senenin badem kabuklarını kuzinede yakarken yeni bir badem yılı daha geldi çattı. Çiçeğinden çağlasına, tazesinden kurusuna, kabuğundan odununa kadar bu da böyle bir bereket işte. Cümleten nice badem baharlarına…
YORUMLAR