Ağaç ruhu
Marmaris’in çok sevdiğim köylerinden birinde 1880 yıllık olduğu söylenen, gövdesi kimbilir kaç kucak kalınlığında, dallarıyla koca köy meydanını gölgeliğe çevirmiş bir çınar ağacı var. Korumaya alınmış bir ağaç. Altındaki tabelada 1880 yıllık olduğu yazıyor ama tabela kimbilir kaç sene önce konmuş oraya. Demem o ki, yılların çoğu var, azı yok.
İlk kez uzun yıllardır bu bölgede yaşayan bir arkadaşım motosikletiyle götürmüştü beni o köye. Çam ormanlarının, iyot kokusunun, tavukların, keçilerin, koyunların arasından bin bir kokuyu, yeşili, maviyi içime çeke çeke iki teker üzerinde dolaştığım o günü mümkünü yok unutamam. Bir antik kent dolaşıp Turunç’ta salçalı tostlarımıza eşlik eden çayı da içtikten sonra “seni meydanını muazzam bir ağacın kapladığı bir köye götüreceğim” demişti. Demişti ama böylesini yine de tahmin edemezdim.
Karşılaştığım ağaç, ilk olarak zihnimde tüm çocukluğum boyunca kurmayı hayal ettiğim ağaç evlere doğru bir olta atmıştı. Ayakları yerden kesilmiş ve renkli bir hayaldi oltanın ucundaki. Sonraysa belki de ömrümde gerçek anlamda ilk kez ağaçların da bir ruhu olması gerektiğini düşünmüştüm. Evet, hep bilegelirdim ki ağaçlar canlıdır, yaşarlar, ölürler vs. ama gerçekten o gün ilk kez emin olduğum bir bilgi gibi gelip oturmuştu bu his içime.
O gün bugündür birkaç kez ziyaret ettim ulu çınarı. Her defasında düşündüklerim, hissettiklerim bambaşka oldu, emin olduğumsa tek: Ağacın ruhu. En son geçen haftaki ziyaretim sonrası akşam eve dönünce kısa bir süre önce okuyup bitirdiğim Küçük Ağaç’ın Eğitimi’ni çıkardım yine raftan. Büyükannenin Küçük Ağaç’a anlattığı, ağaçların ruhuyla ilgili o hikayeyibir kez daha okumak istemiştim çünkü.
Bir Çeroki (Kızılderili) ailesinden olan Büyükanne’nin babasına Kara Şahin derlermiş. Kara Şahin, ağaçların düşüncelerini hissedebilen bir insanmış. Bir keresinde Büyükanne küçük bir kızken babası müthiş bir huzursuzluk hissetmeye başlamış. Yakınlarındaki dağda bulunan beyaz meşelerin heyecanlandığını ve korktuğunu hissettiğini söylemiş. Kara Şahin, uzun yıllar beyaz meşelerin arasında dolaşmış, onlarla çok zaman geçirmiş bir adammış. “Meşeler çok güzel, uzun ve dimdikmiş. Bencil değillermiş. Sumak, hurma, ceviz ve kestane gibi topraklarının başka ağaçları da beslemesine izin verirlermiş.” Bencil olmamaları onlara çok fazla ruh vermiş, ruhlarını daha da güçlendirmiş.
Babası meşeler için duyduğu kaygıdan ötürü dağa çıkmaya karar vermiş ve gittiğinde kerestecilerin ağaçları kesmeye hazırlandıklarını görmüş. Geri dönüp hemen diğer Çerokiler’i organize eden Kara Şahin, kerestecilerin ormana yük arabalarını sokmak için yaptıkları yolu, onlar gece evlerine dönünce hendeklerle bozmanın planını yapmış. Ertesi gün keresteciler geldiklerinde bütün gün yolu onarmakla geçirmek zorunda kalmışlar. Bu durum birkaç gün bu şekilde devam etmiş. Bu iş, Çerokiler için de gittikçe yorucu olmaya başlamış. Sonra bir gün keresteciler yolu onarmak için yine çalışırlarken düşmesi için hiçbir nedeni olmayan, sağlıklı bir beyaz meşe yük arabasının üzerine düşmüş ve arabayı parçalamış. Bu olaydan sonra keresteciler artık pes etmişler ve evlerine dönmüşler.
O gece Çerokiler, beyaz meşelerin mücadelesi onuruna bir kutlama yapmışlar. Beyaz meşeler dallarını birbirlerine değdirerek şarkı söylemişler. “Diğerlerini kurtarmak için kendi yaşamını feda eden beyaz meşe için bir ölüm şarkısı söylemişler.”
Büyükanne bu hikayeyi Küçük Ağaç’a anlattıktan sonra bunu kendisinin bilmesi ama beyaz adamlara kesinlikle anlatmaması gerektiğini çünkü onların bunu anlamayacağını söylemiş.
Beyaz adamın, doğanın ruhuyla varoluşundan bu yana olan kadim bağlarını çoktan kopartmış olduğu aşikar. Bugün çocuklarımıza ve hatta bazen kendimize masal diye anlattığımız bazı hikayelerin, aslında bağımızı çoktan kopardığımız, geçmişte kalmış kadim bir kültürde gerçek olduğunu bilmek çok acı. Bir yandan çoğala çoğala ama aslında birbirimizi katlede katlede gelmişiz nesiller boyu. Ölen insanın yerine yenisi doğmuş ama öldürülen kültürün, bilginin, tecrübenin, hikayelerin yeri dolmamış. Ama neyse ki ömrü yüzyılları aşan ağaçlar ve onların ruhları var.
YORUMLAR