Babam en büyük travmam hayatımda

Merhaba Yeşim Hanım! Yazacaklarım uzun biraz hakkınızı helal edin lütfen. Ben 17 yaşında bir kızım. Hayatım hep sıkıntılı geçti. Hastayım doğuştan beri (disleksi, OKB, afazi, mitomani ) zorbalık, şiddet, baskı, özgüvensizlik, hayal kırıklığı, değersizlik, sevgisizlik, ihanet bunların hepsini yaşadım. Harfleri öğrenirken çok zorlandım. Defterlerim yırtıldı öğretmenim tarafından arkadaşlarımın gözü önünde. Ben de okul hayatımda hep defterlerimi yırttım ve kötü sonuçlar aldım.


Kardeşim gözümün önünde havale geçirdi ve otizimli oldu, ailem sürekli hastanelerdeydi. Çocukluğumu yaşayamadım, kardeşimden nefret ettim. Ailem çok değişti kardeşimden sonra, evet beni küçükken de sevmezlerdi deli gözüyle bakarlardı ama hiç fiziksel şiddet olmamıştı. 11 yaşında babam kafamı fayanslara vurdu, boğdu, kemerle dövdü yetmedi annem de dövdü. Kendimi bir ezik gibi hissettim. Arkadaşlarım sen çok çirkinsin dedi, boyun kısa dedi kendimden nefret ettim. Sevdiğim çocuk ve arkadaşları aynı mahallede oturuyoruz. Benim dayak yediğimi duydular ve ben gidip de açılamadım çocuğa. Pandemi başladı 2 yıl depresyona girdim, kazık yedim herkesten. Ailemin gerçek yüzünü gördüm, bana çok şey yaşattılar. Elbette bende sütten çıkma ak kaşık değilim.


İlk hayal kırıklığımı babamda yaşadım, sonra annemde. Bana ayrımcılık yaptıklarını kabul ediyorlar. Bu arada ailem kesinlikle kötü insanlar değillerdir ama hayat şartları, eğitimsizlik, kardeşim onları çok yıprattı. Beni de beraberlerinde yıprattılar. Hastalıklarım yüzünden yaşadıklarımı anlatmıyorum orasını siz hayal edin (hasta olduğumdan ailemin ya da bir başkasının haberi yok ) en son üzüntüden kalp hastası olduğum ortaya çıktı ama bunu da bilmiyorlar. 3 yıldır kalp sorunu yaşıyorum, strese dayanamıyorum ama evde her gün kavga var. Kardeşim çok sıkıntılı bir çocuk, çok hırçın artık dayanamıyorum. İşe başladım, uzaklaştım onlardan biraz olsun ama hala kafam karışık. Ben ne yapmalıyım? Hedeflerim var. Geleceğim için ne yapmalıyım? 18’imde ÖSYM’ye gireceğim. Sizce ailemden uzaklaşmalı mıyım? Bir söz okudum babalarıyla araları iyi olmayan kızlar hayatlarında başarılı olamazlar. İçimdeki sevgi açlığını bir şekilde gidermem gerekiyor ama yanlış birisine güvenip hayatımı mahvetmek istemiyorum. Babam en büyük travmam hayatımda. Baba-kız ilişkimizin olmasını çok istedim ama olmadı, olmuyor anladım bunu. Şu an tek amacım kendimle mutlu olmak, kendimi geliştirmek. Umarım mesajımı taraf tutmadan eleştirirsiniz. Sizin yorumunuz benim için önemli. Kimseye anlatamadığım için yazdım buraya. Kimsenin yaşadıklarımdan haberi yok. Ajitasyonu sevmediğim için kimseye anlatmadım. Hassas davranmanız büyük önem arz etmekte benim için. Şimdiden teşekkür ederim.


Yeşim Tijen’in cevabı:

Merhaba sevgili okurlar, ben bir radyo severim. Radyom ancak ben evden çıkarken kapanır. Bugün de yine radyomu açtım sabah istasyonları geziyorum. Hangi yerdeki paylaşımı beğenirsem, müzik ya da sohbet ilgimi çekiyorsa orada kalırım. Bugünkü takılı kaldığım radyoda sunucu dinleyicilerine kendinizi tarif etmek isterseniz hangi yemekle tarif edersiniz diye sordu. Sunucunun sözü üzerine hemen aklımdan yemekler geçmeye başladı. Ben hangi yemek olabilirim diye düşünürken, hangi yemekle eşleştiğime karar veremeden sunucu arayan dinleyicileri programa almaya başladı. Başkalarının hangi yemek olduklarını dinlemeye başladım. Bir adam aradı ben orman kebabı olurdum, içinde her şey var. İçinde olanlardan birini mutlaka herkes seviyordur. O yüzden beni seven bulunur dedi. Sunucu da o zaman siz sevilen bir insansınız dedi. Bir başkası aradı ben su böreği olurdum. İlk önce hamurunuz yoğruluyor sonra bezelere ayrılıyorsunuz, tek tek açılıyorsunuz, haşlanmış suya girip çıkıyorsunuz, yağlanıyorsunuz, aralara malzemeleri de koyarak fırına girip çıkıyorsunuz harika bir börek oluyorsunuz dedi. Bir başkası ben çikolata olurdum, herkese mutluluk verirdim gülmeyi, güldürmeyi severim. Bazı beni üzen insanlara karşı da acı biber olmak isterim dedi. Bir kadın aradı ben çiğ köfte olurdum, içine katılan baharatlarla yoğurularak kıvama geliyorsun dedi. Küçük bir kız aradı ben mantı olurdum dedi. Dudaklarımda gülümseme ile hepsini dinledim. Buraya yazı uzamasın diye almadığım daha birçok örnek var. Bütün bu konuşmalardan yapılan benzetmelerden anladığım herkesin hayatın içinden kolayca geçerek bugüne gelmediği, acı baharatlarla yoğrularak bugünkü kıvama yani tatlarına ulaştıkları oluyor. Kimse kendi olarak doğmuyor. Kendisini zamanla kah acıyla, endişeyle kah umutla, hayallerle oluşturuyor. Buna bir de Gülseren Budayıcığlu’nun “Doğduğunuz ev kaderinizdir” dediğini eklersek insanların bazen işinin ne kadar zorlaştığını da görürüz. Evet doğduğunuz ev, aileniz önemlidir ama insan kendini anlamaya, çözmeye başladıktan sonra kendinin ürünüdür yavrum. Aileler çocuklarını sözleriyle, davranışlarıyla, verdikleriyle vermedikleriyle iyi ya da kötü bir şekilde besleyerek ya da beslemeden yoğuruyorlar sonra siz kendinizi tekrar yeni öğrendiklerinizle yoğuruyorsunuz. Yani kendinizin hamurunu daha iyi hale getiriyorsunuz. Kimse eski haliyle kalmıyor. Aklını çalıştıran kendini iyiye götürüyor. Şimdi siz de ne kadar ilgisiz sevgisiz sıkıntı içinde büyümüş olursanız olun her şey sizin kendinizi nasıl, ne düşüncelerle hayata hazırladığınızda olacak. Gerisi bugünkü kadar önemli olmayacak inanın. Güzel düşüncelerle mutlu bir genç kız yaratmayı başarırsanız düne sadece bir an dalıp gideceksiniz sonra bugüne döndüğünüzde kendinizle mutlu olacaksınız. Ama bugün sizin için önemli çünkü yarınlar aslında bugünde kendinize hakkınızı vermenizle oluşuyor. Çocukluğunuzda yaşadıklarınıza takılı kalırsanız mutlu biri olmayacağınızı kendinizi güzel oluşturmayacağınızı bilmelisiniz. Siz büyürken ve hala da devam eden anne babanızın hiç bitmeyecek, ölürken bile gözleri arkada kalacak dertleri olduğunu görün. Bir anne babanın çocuğunun havale geçirmesi ve otizmli olması, hayat onlar için hiç kolay olmamıştır diye düşünüyorum. Tabii ki sizin için de zor çünkü ebeveynleriniz kardeşinizden size kalamamış. Yaşamın ağır şartlarını da eklersek aslında iyi insanlar, benim de hatalarım oldu dediğiniz anne babanızı ileriki yaşlarda daha çok anlamaya başlayacaksınız. Onların içsel savaşlarını, dışsal savaşlarını ve size kalamayışlarını, hoşgörüsüzlüklerini anlamak bugünden daha kolay olacak ve belki de ailenize bir omuz da siz vereceksiniz diye düşünüyorum. Annenizin ellerinden tutacaksınız. Babanızın sırtında taşımaya çalıştığı yükleri fark ederek kızgınlığınızı unutacaksınız, ona saygı duyacağınızı umuyorum. Bu denli değişim siz değişmeden, mevcut düşünce yapınızla beni sevmiyorlar, bana değer vermedilerle olmaz. Düşüncelerinizi değiştirmekle gerçekleri biraz da onların hayatından bakmaya çalışarak görebilirisiniz. Bunun için sorumluluklarınızı fark ederek taşımaya başlamanız gerekir. Hayat insanlar için gerçek anlamını sorumluluklarını taşımaya başlayınca bulur. Sorumluluklar sizi birey yapar, yoksa var olamazsınız gölge olarak yaşarsınız. Siz şimdi gölge olmak mı yoksa sorumluluklarınıza sahip çıkarak var olmak mı istersiniz bunun kararını vereceksiniz.


Anneler evin her şeyi olmaya çalışsalar da babalar evin ailenin direğidirler. Babanın sevgisiyle, göstermiş olduğu ilgi, alaka, değerle büyümek ne güzel bir şanstır ama sanıyor musunuz herkes babasıyla çok iyi ilişkiler yaşayarak büyüyor? Her çocuk o kadar şanslı olmayabiliyor. Babanız, yaşamın ve kardeşinizin getirdiği zorluklarla size şefkat verememiş, gösterememiş olmalı ve bir gün şaşırmış size vurmuş. Siz de haklı olarak kızgın ve kırgınsınız. Biraz onların yerine kendinize koymalı, empati yapmalısınız. Empati yaptığınızda psikolojilerinin ne kadar karışmış olduğunu ve belki bu size vurma konusunda babanızı ne kadar zorladığınızı fark edebilirsiniz. Yazmış olduğunuz hastalıklar afazi bir inme ya da kafa travması ile oluşan bir hastalık, mitomani yalan söyleme hastalığı. Siz ve aileniz bayağı zor günler geçirmiş olmalısınız yavrum. Eğer yazdıklarınız gerçekse zor bir çocukluktan bugüne gelmişsiniz ama bugün daha iyi iseniz onlara kızmak yerine yardımcı olmaya çalışsanız belki babanızın size göstermekte zorlandığı, içinde saklı tuttuğu sevgisini de ortaya çıkarabilirsiniz. Yani babanızla ilişkinizi değiştirebilirsiniz. Kardeşiniz yeterince onların hayatını zorlaştırırken siz de zorlaştırmamalı aksine kolaylaştırmalısınız. Neden biraz siz çabalamıyorsunuz yavrum? Sevginizle, ilginizle, ben yaparım, ucundan ben de tutarımlarla ailenize destek olmuyorsunuz? Ailenizin yüzünü siz güldürebilirsiniz. Bir evlatları kendisi istemeden endişe, üzüntü veriyorsa siz varlığınızla ailenizin umudu, mutluluğu olabilirsiniz.


Bir takım öğrenme zorlukları yaşayarak bugüne biraz acımasızca yaklaşımla gelmişsiniz. Bu sıraladığınız hastalıklar bunlar sizin kendi kendinize teşhisiniz olabilir mi? İnternet dolaysıyla herkes iki senelik tıp doktorluğu okumuş kadar oluyor:) Kalp hastası olduğunuzu ilave etmişsiniz. İnsanın çarpıntıları olabilir, bunlar stresle ilgili olabilir kendi kendinize teşhis koymamalısınız. Ailenize söyleyerek beraberce bir doktora görünebilirsiniz. İnsanın evladı kalp hastası olacak, ailesi onun bu rahatsızlığını fark etmeyecek. Bu sizin ruhsal dünyanızın bir getirisi, yansıması olmasın sakın? Çünkü insanın psikolojisi biraz karışıksa kendini kalp hastası da sanabilir. Bende ne hastalıklar var diye araştıracağınıza kendinize ben de ne gibi beceriler var diyerek bakmaya çalışarak kendi kendinize umut olmaya çalışmalısınız yavrum. Nelerle uğraşmaktan zevk alıyorum, kendimden ne çıkarabilirim diyerek üzerinizi kaplamış olan sıkıntıları üfleyerek gerçek sizi bir görmeye çalışmanızı öneririm. O sıkıntıları aklınızdan atmayı başardığınızda ortaya siz çıkacaksınızdır. İnsanın güzelliği işte orada, içinde yatar. Eşeleyip kendinizi çıkaracak olan ne anneniz ne babanız, sadece sizsiniz. Evet ilk etapta fizik önemli ama aynı zamanda kişinin varlığıyla etrafına yaydığı enerjisi de güzellik kadar önemlidir yavrum. Ne kısa boyunuza ne de başkalarının size çirkin demesine takılın. Güzel enerjinizi etrafınıza yaydınız mı sizden güzeli olmaz. Ve sormak istiyorum şimdi çirkinlik mevzu bahis olabilir mi yavrum? İstediğiniz kadar kendinizi değiştirebiliyorsunuz. Saçlarınız mı az saçlarınızı gür gösterecek postijlerle gür saçlara sahip oluyorsunuz. Kaşınız mı az? İşinin ehli bir yerde doğal kaş kadar güzel kaşlara sahip oluyorsunuz gibi gibi. Bunları siz gençler eminim benden daha iyi bilirsiniz. Tüm bütün bu yazdıklarımın ardından önce siz kendinizi sevmelisiniz yavrum. Geçmişinizle, geleceğinize dair ümitlerinizle kendinizi severek yaşama bakarsanız hayatınız güzelleşecektir. Bence siz anlattığınız rahatsızlıklara rağmen güçlü bir genç kızsınız, kendinizi ve sıkıntılarınızı aşarak içinizi de güzelleştireceksiniz diye düşünüyorum. Bakın size bu uzun yazımın sonunda başarılı olmuş insanlardan bir iki tane örnek vermek istiyorum. Kimse doğuştan şanslı değil, nerelerden nerelere isterse gelebiliyora iki örnek:


BEETHOVEN

Kadın frengi hastası, 8 çocuğu var. Üçü sağır biri zeka engelli ikisi kör. Kadın hamile doğan çocuk BEETHOVEN.


DOSTOYEVSKİ

Sarhoş baba, hasta anne, yatılı okullarda geçen yalnız bir çocukluk. Bitmeyen depresyon ve sara hastalığıyla mücadele etti.


Yani yavrum, insan yeter ki istesin yaşadığı şartlar ne olursa olsun kendini mutlu olarak oluşturabilir. İsterseniz hayatınızı güzelleştirebilir, mutlu bir insan olarak yaşamınızı sürdürebilirsiniz. İlle ünlü biri olmanız gerekmez. Mutlu, umutlu ve sorumluluklarına sahip biri olmak insana yeter de artar da. Siz kendinizden isteyecek ve istediklerinize ulaşmak için siz çabalayacaksınız.


Son sorunuza gelirsem; ailenizle kalın. Henüz kendi başınıza yaşayacak kadar büyük değilsiniz. Üniversiteye hazırlanın, part time çalışabiliyorsanız çalışın tabi, kendinize emek vererek geliştirin. Psikolojik tedavilerinizi varsa ihmal etmeyin güzel kızım. Sonrası zaten illaki iyilik, güzellik olacaktır. Hadi bakalım göreyim sizi güzel kızım.


Sevgiler sevgili okurlarıma...


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.


İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Ne kadar kolay değil mi uzaktan aileni bir gün anlayıp affet demek. Tamam hasta otizmli çocukların bakımı zor tabiki ama bu anne ve babanın öbür çocuğuna canavar olmasına bir bahane değil. Afazi ne kadar önemli bir sağlık sorunu buna yakalanan insana aileni af et demek hakarettir. Kaç kızım kaç onlardan güzel bir okula gir yeni hayatını aileni dahil etmeden kur.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.