Sevgilisi beni aradı eşimle 2 yıldır birliktelermiş
Yeşim Hanım merhaba, uzun zamandır yazılarınızı takip ediyorum. Şu an çok zor bir durumun içine düştüm lütfen bana yardımcı olun. 31 yaşında bir kadınım, eşim 36 yaşında (ona eş demek çok ağır). 9 yıllık evliyim, 2 çocuğumuz var, severek evlendik. Eşim o dönem beni arkadaşlığa ve evliliğe ikna edebilmek için aylarca çaba sarf etmişti. Evliliğimizin 6 yılı gayet güzel geçti çok mutluyduk fakat 3 yıl önce eşim iş değiştirdi, dolayısıyla çevresi değişti. Kısa zaman sonra karakter ve huyu değişmeye, biz sürekli sorun yaşamaya başladık. 2 ay sonra tesadüfen telefonunda bir mesaj yakaladım, beni aldatmış. Yeminler etti ve bunun sadece telefonda konuşma şeklinde olduğunu söyledi. Bir süre sonra affettim, unutmaya çalıştım ama eşim sürekli olarak hatalar yaptı; eve geç gelmek, çocuklar ve benimle ilgilenmemek gibi... Bunu sorun ettiğimde arkadaşlarının da sürekli eve geç gittiklerini, bunun normal olduğunu söyleyip durdu. Erkek arkadaşlarıyla birlikte olduğunu kanıtlamak adına resimler atıyordu. İlerleyen zamanlarda bizim aramızda kavgalar eksilmez oldu, sürekli sorun yaşıyoruz ama evliliğimizin bitmesine de razı olmuyordu. 3 gün önce bir telefon aldım; eşim beni 2 yıldır aldatıyormuş. Beni arayan sevgilisiydi. Beynimden vurulmuşa döndüm çünkü asla beni aldatacağını tahmin etmiyordum. O kadına boşanma sürecinde olduğumuzu, eve gelmediğini, mahkeme bitince kendisiyle evleneceğini söylemiş. Kendisi işteydi, arayıp bu durumu sordum, eve geldi, “Zaten ben çok pişman olmuştum, ayrılmıştım, o yüzden aramış seni. Sen benim karımsın, 3 kuruşluk insanlar için üzme kendini” gibi şeyler söyledi. Ayaklarıma kapanıp ağladı, yalvardı. “Lütfen affet! Cahillik ettim, şeytana uydum. Beni bırakma, sensiz olmaz. Bundan sonra bambaşka olacak, senin istediğin gibi bir adam olacağım. Aklım başıma geldi, seni çok seviyorum” dedi. Saatlerce yalvardı, kıyafetlerini kapının önüne atmıştım, alıp içeriye getirdi. O gece eve almadım ama artık eve geliyor, “İstemiyorum ne olur beni eve al” diyor. Ben bunu kendime yediremiyorum, günlerdir ruh gibi geziyorum, evde çocuklarımla ilgilenemiyorum. Hazmedemiyorum. Neden yaptın bana bunu diyorum, cahillik ettim deyip duruyor. Konuşmuyorum, aynı odada bulunmuyorum, aynı yatakta uyumuyorum. Ayrılmak istiyorum, çocukları öne sürüyor, onları örgütleyip babamı affet dedirtiyor. Arkadaş çevresinin kurbanı oldu biliyorum ama bunu kabullenemiyorum. 2 yıl nasıl yapar, kaldıramıyorum. Bu durumu kimseyle paylaşamıyorum, ablası biliyor sadece ve benden yana tavır sergiliyor. Beni aldattığı bu süreç içinde maddi olarak esirgemedi hiçbir şeyi bizden ve benden de cinsellik açısından hiç uzaklaşmadı. Belki de bu sebeplerde aldatıldığım aklımın ucundan geçmedi. (madden yüksek bir gelirimiz yok asgari ücretten biraz fazla). Çocuklarıma kıyamıyorum ama bu şekilde de yapamıyorum. Lütfen yardımcı olun, nasıl bir yol izlemeliyim?
Yeşim Tijen'in cevabı:
Merhaba sevgili okurlarım, hayatta her şey eninde sonunda hak ettiği değere ulaşıyor, yeter ki değerli olsun. Bugünlerde bunu Corona’yla bir kez daha gördüm. O beğenmediğimiz kolonyanın geldiği noktaya bakıyorum da vav diyorum. Meğer sen neymişsin kolonya… Eskiler, her gelen misafirin ellerine bolca döktükleri kolonyayla dışardan gelenlerin ellerini dezen fekte ediyorlarmış. Biz kıymetini bilemedik, affet bizi kolonya. İlk uzaklaşan bizim nesildi. Niye bilmem, küçümsedik onu, geride tuttuk. Bizden sonra gelenlerse tamamen unuttular, hayırsızlar. Bir köşede sessizce hatırlanmayı, yüzüne bakılmasını bekliyor, içinden de siz göreceksiniz diyordu muhtemelen. Ve öyle de oldu. Hiç yüzüne bakmadığımız, gelen misafirlere dökmekten adeta kaçınıp burun kıvırdığımız kolonya nasıl bize kendi kıymetini gösterdi. Öyle ki şimdi neredeyse kolonyayı bulsak yıkanacağız. Bundan sonrasında yeniden özgürleşebilirsek geleni de kolonyaya boğacağız değil mi? Ah Corona neler öğrettin bize bir bilsen. Başka ne öğretti? Hayatlarımızın ne kadar güzel olduğunu, dışarı özgürce, korkmadan çıkabilmenin ne kadar kıymetli olduğunu, yanımıza biri bir metreden daha yakın durduğunda, ona korkarak baktığımızda, en büyük nimetin sağlık olduğunu, hırslarımızdan, öfkelerimizden, her türlü kötü düşünceden uzaklaşmamız gerektiğini, ölümün çok da uzakta olmadığını öğretti. Yeterince ders verdin artık gidebilirsin Corona...
Sevgili kızım, yaşamak kıymetli ama korkusuzca, özgürce, güvenerek, severek... Yaşamınızda bunlar yerini kaybetmeye başlamışsa her şey anlamsızlaşıyor. Siz eşinizin aldatışıyla bu anlamsız günlerdesiniz; tatsız, tuzsuz, kızgın, kırgın... Haklısınız! Erkekler katıksız yaşamayı bilmiyorlar. Kadınlar katıksız yaşayabilirken, birçok erkek ekmeğin arasına katık koyar gibi yaşamına bir başka kadın koyuyor. Hayatına, kendi ruhuna yeni bir tat katmayı seviyor. Bunu neden yapıyorlar? Birbirlerine bakarak, görerek, fiştekleyerek bunu yapıyorlar. “Ya ne olacak ki? Nasıl olsa idare ederim. Duyarsa inkar ederim, nasıl olsa kandırırım” diyerek ya da karakterleri buna müsait. Biraz da yetiştirme tarzı; “sen erkeksin” diyerek sürekli şişirilen erkekler; kadının kadına, oğluyla attığı bir kazık erkekler. Eşlerini sevmediklerinden değil aldatmaları, çoğunlukla ne olacak ki, ben de yapayım sonrası Allah kerim diyerek bu yola giriyorlar. Bu yolda ilerlerken eşiniz gibi büyük kısmı evde yatak odasında hala sizinle olmaya da devam ettiğinden kadın olarak konduramıyorsunuz. Esas yanılgı orada başlıyor. Erkek o kadınla da sizinle de olabilir. Bu onun için bir sorun değil. Kadın gibi değil erkekler, hiç tanımadıkları biriyle de birlikte olabilirler. Farklı bir yapı, cins, ne derseniz deyin, öyleler. Onlar kendilerini asıl nerde ele veriyor biliyor musunuz? Eskisi gibi olamamaya başladıklarında, sizinle, çocuklarıyla yüzeysel bir ilişkiye geçtiklerinde. İşte o zaman aldatılma ihtimalini düşünmeli ve araştırmalı kadın, öğrenmek istiyorsa tabii...
Gururunuz kırıldı, onu görmeye tahammül edemiyorsunuz biliyorum ama geçecek, atlatacaksınız sevgili kızım. Yine biliyorum ki artık eskisi gibi güven duymayacaksınız ama bir aldatıldınız diye boşanacak mısınız? Ben kadın eşini seviyorsa boşanmasından yana değilim. Boşanmak sevgi ve umut bittiğinde gelinen noktadır, sevgi varsa boşanmamalı. Evliliğine bir şans daha vermeli, çünkü sıcağı sıcağına adımlar atmak yanlış kararlar almanıza neden olur. Bugün kızgın ve kırgın olduğunuz için bunu düşünebilirsiniz ama yarınlarda düşünceler değişebiliyor sonra kendinize ben ne yaptım, evimi yuvamı nasıl dağıttım dersiniz. Bir kızgınlıkla yuvanızı dağıtmayın, çocuklarınızın düzenini bozmayın. Yapamıyorum demişsiniz, evet, bugünlerde yapamamanız normal. Bu durumu kabullenmek kolay değil, zaman en iyi ilaç diye boşa denmemiştir. Sizde biraz evliliğinizi zamana bırakın, o hatasının bilincinde olarak tekrar aynı eski haline dönmüşse sizde biraz biraz yumuşamalısınız. Bir başka kadın için yuvanızı bozmamalısınız. Hatalar insanlar içindir. Affetmekse büyüklüktür. Siz bu affınızla ona ne kadar büyük bir kadın olduğunuzu bir kere daha göstermiş olacaksınız. Bugünden tezi yok kendinizi toparlamalısınız. Çocuklarıyla ilgilenen, eviyle ilgilenen o kadın olun yine. Bir anneye yakışan bu. Çocuklarınız zaten olayın farkındadırlar, siz bu durumu daha derinleştirmeden toparlayıcı olun. Sessizce toplamalısınız yuvanızı.
Hani kazak örersiniz bir ilmiği kaçar. O kaçtığı yerden eksile eksile iner. İşte aynen ruhta ve kalpte de böyle olur. Aldatmalarıyla kadınların kalbinden ufak ufak eksilir erkekler sonrası değersizlik olur. Bunun bilincinde olan erkekler eşlerini bir daha aldatmaya yeltenmez ama bilincinde olmayan ya da umursamayan erkek yaptıklarıyla ya da yapmadıklarıyla kendi değerini kendi biçer. Evde hep onu bekleyen kadın, şimdinin kolonyası gibi eninde sonunda kendi değerini bulur sustukları, göz yumdukları ve sabrıyla. Bunun ışığında bakın yaşadıklarınıza yavrum. Hayat her şeye rağmen akıllıca davranmayı gerektirir. Keşke dememek için tedbir daima iyidir. Hayata hazırlıklı olmak için kendinizi geliştirin, bir meslek edinmeye çalışın ve mutlaka çalışın yavrum. Dünyanın her türlü haline hazırlıklı olun. Şimdi gülümseyin bakayım, ilk aldatılan kadın siz değilsiniz, son da olmayacaksınız. Bu durumu aşarak hayatınıza gülümsemek zorundasınız. Kimin için mi? Önce kendiniz sonra çocuklarınız için.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR