Yaşadıklarımızdan uzaklaşmak istiyor
Merhaba Yeşim Hanım, 2016 yılında bir genç kız için yazdıklarınızı okudum üniversite okuyan 21 yaşında, hani erkek arkadaşıyla birlikte oluyor... Biz 2012 yılından beri beraberiz kız arkadaşım ile ama 3 yıl - 4 yıl nerden baksanız birbirimizi görmedik, sonralarda ben onun yaşadığı ile gidip gelmeye başladım 3 ayda bir 2 ayda bir... Görüşmelerimiz daha da sık olmaya başladı, hani dedim ya 3-4 yıl görüşmedik hiç diye, o 3-4 yılın özlemi yavaş yavaş çıkmaya başlamıştı. Üniversiteye başladı bana daha yakın bir ilde. İster istemez her hafta sonu beraberdik. Sanki sevgili değil, evli bir çift gibi olmaya başladık. Çok şey yaşadık beraber iyi kötü çok engellerden aştık bugünlere geldik. Yazması çok zor ama gerçekten çok engel aştık, çok emek var bu aşkta. Çözemediğim bir soru var, çok şey yaşadık dedim ya birlikte olduk ama ne o benden başkasına dokundu ne ben ondan başkasına dokundum. Birçok şeyin ilkini beraber yaşadık. Şimdi onun üzerinde din etkisi oldu, şöyle özetleyeyim; 20 yaşındayız, gençliğimizin heyecanı ile yani bu yaşta tabiri caizse yaşanabilecek birçok şeyi yaşadık. Bu saatten sonra geriye dönmek tabii ki olmaz, hala beraberiz. Ama o artık bu olaylardan uzaklaşmak istiyor, nedeni nedir bilmiyorum. Geceleri korktuğunu söylüyor, son 15-20 gündür namaza başladı. Ben ise ne yapacağımı bilmiyorum. Tabii ki onu istemiyor diye bırakıp gidecek değilim. Ama nasıl bir tavır sergileyeceğim? Nasıl bir yol izleyeceğim?
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlarım, size salı günü yazımda bahsetmiştim, bir kediye araba çarpıp kaçmıştı hani kedi kan revan içindeydi. O kedi maalesef öldü. Onu belediye görevlilerine teslim ettikten sonra peşini bırakmadık, ilgilenmeye devam ettik, telefonla aradık sorduk. Gülay Hanım ile buluşup gidecektik de ama olmadı, küçük bedeni dayanamadı. Dün öldüğünü öğrendik. Üzüldüm. İçim cız etti. Çarpan kişi çarpıp ardına bakmadan giderken ne hissetti? “Ne olacak? Alt tarafı kedi!” diyerek yoluna devam etti herhâlde. İnsana çarpsa ne yapacaktı acaba? Sorumluluklar sadece insan için mi olmalı? Yaşayan her şeye duyarlı olmak gerekmiyor mu? Bu nasıl bir zihniyet? Ben bu zihniyetteki insanları anlamak istemiyorum. Hayat vicdanın sesiyle yaşanırsa güzel ve anlamlı. “İyi ki”leriniz olmalı çokça. Şimdi o gün, o kedi için iyi ki elimizden geleni yaptık diyorum. İyi ki!
Ya siz sevgili oğlum, kız arkadaşınızla evli biri gibi yaşamanızla onun üzerinde, bedeninde ve ruhunda bir yük oluştuğundan onun bu haline baktıkça içiniz cız etti mi? Acıdı mı yüreğiniz? Acısın biraz. Bu sizin de sorumluluğunuz. Tabii o da istedi ki yaşadınız ama bütün yük hep kadındadır bildiğiniz gibi. Kim bilir neler kurdu, neler düşündü? Nasıl endişeler içindeydi de bu noktaya geldi? Yaşlarınız evlenmek için küçük, çok erken yol almışsınız. Bir siz bunu yaşamıyorsunuz birçok gencin bunları yaşadığını biliyoruz. Şimdilerde serbestlik var tabii öğrenim hayatını özgürce yaşamanın verdiği rahatlıkla şimdilerde çokça bu şekilde ilişkiler yaşanıyor ama sizin kız arkadaşınız kendi içinde bu durumun ağırlığını taşıyamamış. Toplumun ve ailenin ruhsal baskısı içsel olarak onu yaralamış dolayısıyla bu durumdan farklı bir kız ortaya çıkmış. Yaşamın içinde her şey yaşanabiliyor. İnsanın kendine karşı yeterli güveni yoksa yaşadıklarından etkilenip farklılaşıyor. “Eriyen kar gibi ol. Kendi kendini yıka” demiş Mevlana. İnsanın çaresi yine kendi düşüncelerine yön vermesinde, olumlu düşünmesindedir yavrum. Kız arkadaşınız bunu yapmak zorunda. Yaşananlar karşısında savrulmamak için kendine güven, inanç ve olumlu düşünmek, umutlu olmak gerekli. Aklı ön plana çıkarmak, duygusal düşünmeden akılla yönünü bulmak gerekli. Kız arkadaşınız bunu başaramamış, o evli gibi yaşamanın üzerindeki ağırlığının altında kalmış, geceleri korkuyor, namaz kılmaya başlamış, dine yönelmiş, sizden uzaklaşmış. Cinsel anlamda uzaklaşabilir ama seviyorsa tamamen kopar duruma gelmek, uzaklaşmak, onun manevi huzur arayışında olduğunu gösteriyor eğer kendini yönetmeyi ve doğru düşünmeyi başaramazsa bu korkular başka korkuları tetikleyecek iyice çıkmaza girecek. Daha çok genç bilemez, anlamaz bu yaşadıklarının geçebileceğini, düzeleceğini; ona siz yardımcı olmalısınız. Aklıyla hareket etmesini, korkular geldiğinde derin nefesler almasını, başka şeyleri hemen düşünmeye kendini yöneltmesini, bu korkuları kendinin ürettiğini, korkulacak bir şey olmadığını, hemen başka şeyler düşünmesi gerektiğini ona söylemelisiniz. Olur ya doktora gitmezse ona böyle yardımcı olabilirsiniz. Bu kendi kendine de aşılabilir aslında bilinç gerekir. Bu süreçte ona sadece manen yakın olmalısınız. Onun elini bırakmadan desteğinizi sürdürmenizi, onu konuşturmanızı, can kulağıyla dinlemenizi, kendini bulması için zaman vermenizi tavsiye ederim. Size düşen sabretmek, sevgiyle, şefkatinizle yanında olmak. Bu durumu geçecektir yavrum. İnsan her şeyi aşar, aştığında kendini bulur, tanır. O da bu durumdan kendi gücünü bularak çıkacak yavrum. Size düşen şimdi ruhunuzla sevmek. Hayatınızda hep “iyi ki”lerinizin olması dileğiyle...
Tüm okurlarımın Sevgililer Günü’nü kutluyorum...
YORUMLAR