Askerliğimi yapıyorum ve onu kaybetmek istemiyorum!
Yeşim Tijen'in cevabı:
''Dün sabaha karşı kendimle konuştum,
Ben hep kendine çıkan bir yokuştum.
Yokuşun başında bir düşman vardı,
Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum.''
Ne mutlu bana ki sizin ilişkinize bir ışık tutabilmişim. Bu sitede yazmaya başlayacağım zaman istediğim gibi düşüncelerimi ifade edip edemeyeceğimi sordum. Tamamen özgürsünüz dediler ve ben kendi hayata bakışımı, kendi doğrularımı sizlerle paylaşmaya çalıştım bu sitede. İnsanın düşüncelerinde özgür olması, baskı görmeden kağıtlara işleyebilmesi ne büyük bir mutluluktur.
Baskılar, yasaklar ve kıskançlıklar kişiyi kendi olmaktan çıkarır, karşısındakinin istediği kişi olur. Oysa o, tam anlamıyla o değildir, kendini yeterince ifade edemez, kaybetme, terk edilme korkusuyla yaşadığından en çok kendi kendisiyle konuşur. Bir insana bir şeyler söylemek isteyip de söyleyememesi, dudaklarında takılı kalan sözcükler niye biliyor musunuz? Karşınızdakine yeterince inanıp güvenmiyorsanız sözcükleri de kendinize saklarsınız. Yanlışlarınızı gördüğünüze göre sanırım siz de kendinizi arıyorsunuz. Bunları düzeltme yoluna gittiğinizde ruhunuzdan, kişiliğinizden kovaladığınızda, işte o zaman kendinizi bulacaksınız ve kendinize güveniniz artacak sevgili okurum.
Kişinin en büyük düşmanı yine kendi olabiliyor ne yazık ki. Yanlışlarını göre göre onları yapmaya devam ederse dışarıda düşman aramaya ne gerek var? İnsan isterse kendini eğitebilir, terbiye edebilir. Hayat sizin umursamazlığınızı beklemez, alır başını gider. Sizi sevdiğini düşündüğünüz o genç kız, adınızı dudaklarında pelesenk yapmışken hiç sevmemiş gibi çıkar gider hayatınızdan. Niye mi gider? Baskıdan kaçar, değer görmediğinden, içindekileri anlatamadığından, anlaşılamamaktan gider. Ona nasıl ulaşabilirsiniz? Davranışlarınızı düzelttiğinizde, onun üzerinde kurduğunuz her bir baskıyı kaldırdığınızda, daha çok zaman ayırıp ilişkinize daha çok sahip olduğunuzu hissettirdiğinizde ulaşabilirsiniz. Onunla ne konuşabilirim diyorsunuz ya, her konuda konuşabilirsiniz. Onun hayallerini, hayattan, sizden beklentilerini, umutsuzluklarını, korkularını sorun. İç dünyasını merak etmiyor musunuz? Eşi olmaya aday bir erkek olarak onunla ilgili her şeyi de öğrenmeniz gerekmiyor mu? Size yanlış gelse de onun doğrularına saygı gösterebilecek misiniz? Bir ortak noktada düşünceleriniz birbirini bulabilecek mi? Bunları konuşa konuşa öğreneceksiniz.
Bencil bir şekilde baskılarla bir sevgi yaşamayı bırakın sevgili okurum. Ona güvenip siz de onun güvenini kazanın. Sizi kaybetme korkusunu artık yaşamadığında ne kadar çok cümle kuracaktır göreceksiniz. Kadın denilen duygusal varlığı şımartmayı da ihmal etmeyin. Bir araya geldiğinizde ceketinizin içine sakladığınız bir gülün onu mutlu edeceğini söylesem? Yaş gününü, sevgiler gününü beklemeden, maddi değerinin hiçbir önemi yok, ona aldığınız küçücük bir şeyin ona verdiğiniz değeri göstereceğinden onun gözlerine kadar yansıyan gülüşlerinde göreceksiniz. Onu ne kadar sevdiğinizi daha sık söyleyin desem abartmış olmam, biliyorum. Bütün bunları yaptıktan sonra hala iletişim sorunu yaşıyorsanız evlilik için biraz daha bekleyin derim. İletişimsizlik, sevgileri yok edecek kadar büyük bir güce sahiptir. Umarım size yazdıklarımla yine ışık tutabilmişimdir. Sevgiyle kalın...
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR