Ailem sevdiğim adamı istemiyor!
Merhaba Yeşim abla,
Ben 18 yaşındayım, sevdiğim çocuk 23 yaşında. Benim ilk aşkım. Biz küçükken her türlü kötü alışkanlığı vardı ve ben onun her zaman yanındaydım. Ta ki ailem engel olana kadar... Ailem bu çocuğun kötü huylarını bildiği için bize müsade etmedi ve gerek dayak gerekse hakaret her türlüsünü küçük yaşımızda çektik. Şimdi aradan yıllar geçmesine rağmen tekrar bir araya geldik. Ailem henüz bilmiyor. Ben lise son sınıftayım, stajyer olarak avukat bürosunda çalışıyorum. Sevdiğim çocuk metal işinde çalışıyor ve eski halinden hiçbir eser kalmamış. Olgunlaşmış, çekidüzen vermiş kendisine, apayrı bir insan olmuş; namazlara giden, her gece dua eden, ailesine bakan, sorumluluk sahibi bir yetişkin olmuş. Anlatmaya çalıştığım şu ki o eskisi gibi değil, doğru düzgün bir insan olmuş. Benim ailem eski olaylardan dolayı Kürtlere karşı gelmeye başladı. Hiçbir kürtle evlilik yapmamı istemiyorlar ve bu kişi de Batmanlı. Hala ona karşı eskilerden dolayı kin ve nefretleri var, sevmiyorlar.
Halbuki o kadar dürüst ve saygılı bir insan kılığına bürünmüş ki ama bunu ben ve ailesi biliyoruz. Bize yardımcı olabilir misiniz? Nasıl bu engeli aşıp ailemi ikna edebiliriz? Çok zor durumdayız, buluşsak bile hep bir tedirginlik oluyor, biri görür korkusu içimizi yiyip bitiriyor. Lütfen öneride bulunabilir misiniz, ne yapabiliriz, nasıl ailem bu durumu kabullenebilir?
Yeşim Tijen'in cevabı:
Güneşi Bekleyin
Bir kapı kapanırken hayatlarımızda,
Bir kapı açılır.
Siz jön sanırken gideni,
Oysa o figürandır.
Sevgileri gibi kirlidir sakileri.
Rolleri ufacıktır, yürekleri de öyle.
Sokak lambası gibi loş ışık verirler,
Siz güneş sanırsınız.
Oysa onunla hep geceyi yaşarsınız.
Kapıyı çarpar ve giderler,
Allahaısmarladık bile demeden,
Güneşin doğduğunu fark ettiğinizde,
Anlarsınız sizdeki karanlığını.
Sevmek yüreğini vermektir.
Bencil ve ketum olduğunu hatırlayınca,
Hep alan, hiç vermeyenin gidişine şükredersiniz.
Ve sokak lambasının ışığı yetmez olur size,
Güneşe yürürsünüz sevilmenin hazzıyla.
Bazı insanlar figürandır hayatımızda,
Jönleri bekleyin, sabırsız olmayın.
Aceleniz ne?
Güneş her sabah yeniden doğar, umutlarımız gibi.
Hadi köyümüze geri dönelim, herkes toplansın, ebeveynlerimizin memleketine gidiyoruz. Biz bir arada yaşamayı hak etmiyoruz. Diyarbakırlısı, Trabzonlusu, İzmirlisi, Urfalısı, Edirnelisi... Biz aynı ülkenin çocukları birbirimizi yiyoruz. Belki bu dönüşle aklımız başımıza gelir. Karadeniz'in çayını içmesek, fındığını yemesek, doğunun acı biberleriyle yemeğimize tat katmasak, Akdenizin, Ege'nin sebzelerini unutsak, herkes kendi içinde yaşasa sıkıcı olmaz mıydı? Niye ötekileştirmekten vazgeçmiyoruz? En önemli özelliğimiz ve üstünlüğümüzün insan olabilmek olması gerekmiyor mu sizce de? Bütün mesele insan olmakta sevgili okurum. Ama henüz bunu toplum olarak beceremedik.
Söyleyeceklerim hoşunuza gitmeyecek olsa da bunları söylemem gerekiyor. 18 yaşında evlenmeyi düşünmek yerine, kendim için ne yapabilirimi düşünmelisiniz. Kendime ne katabilirim? Evlilik eninde sonunda olur. Siz kendinize yatırım yapmalı ve kendinizi ortaya çıkarmalısınız, işte o zaman gerçek kimliğinizi bulursunuz. 18 yaş daha yeni genç kız olduğunuz, bedenen ve ruhen tam anlamıyla gelişiminizi sağlamış olduğunuz bir yaş değil.
Erkek arkadaşınıza gelince, bazı erkek çocukları ergenlik çağında yollarını şaşırsa da doğru yolu bulanlar da olabiliyor erkek arkadaşınız gibi. Onu takdir etmemek imkansız, tabii ki takdir ediyorum ama küçükken yaptığı olumsuz davranışlarının zihinlerden silinmesi belli bir zaman alacaktır. Ailenizin tanıdığı halde karşı olduğu bu gençle ilişkiye devam etmeniz doğru bir davranış değil. Çocuğun kendini kanıtlaması için zamana ihtiyacı var. Dürüst ve doğru davranışlarına devam etmek en başta yapması gereken şeylerdir. Bu çizgiyi bozmadan hem kendini hem hayatını geliştirecek olumlu davranışları aileniz de görmek isterse belki o zaman olabilir. Ama öncelikleriniz okullarınız olmalı. Ailenizin ilişkinize karşı tutumunun değişmesi yapıcı davranışlarınıza, kararlılığınıza ve zamana kalmış ve erkek arkadaşınızın bu düzgün davranışlarını ailenize bir şekilde göstermesi, duyurması lazım. Sevgiliniz okumuyorsa, onu okuması için yüreklendirebilirsiniz, en azından açıköğretimden üniversiteyi bitirmeli ve bu süreçte kendini en iyi şekilde yetiştirmeli çünkü aileler her zaman başarıyı, statüyü sever. Unutmayın ki tüm olumlu gelişmelere rağmen aileniz hayır diyebilir. Buna karşı yanlış bir davranışta bulunmayın, o aile size ölene dek lazım.
Aileler en kötü zamanda bile çocuklarıyla ilgili ümitlerini hiç yitirmezler. Bizlere söylenen sözlerin, nasihatların altındaki anlamları hata yapmadan bir anlayabilsek, mutlu bir yaşam sürdürebilir miyiz acaba? Bu da bir muamma. Sevgili okurum, başlangıçta yazdığım şiirimde ve yazımda birçok şeyi ifade etmeye çalıştım, umarım faydalı olabilmişimdir.
Sevgiler...
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR