Karışık…

Ruh halim karışık, bu haftaki yazım da biraz öyle olacak…



Teröre kurban gidenlere çok üzülüyorum. Hele de içlerinde Alimina’lar olunca…


Televizyona, gazetelere bakamıyorum; “Bitsin bu haberler öyle bakayım” diyorum.


Ertesi gün yine şehit haberi geliyor. “AKP artık çözüm bulsun” gibi geyik laflar etmek istemiyorum. Onlar da gençlerimizin, çocuklarımızın ölmesini istiyor olamazlar.


Belli ki bizim göremediğimiz, anlayamadığımız bir çözümsüzlük var. O çözümsüzlüğün acilen çözüme ulaşması için dua ediyorum.


Herkes etmeli…


Bu hafta da Bodrum’dayız. Yaz da bitiyor yavaştan…


“Benim açımdan nasıl bir yazdı?” diye düşündüm de iyi tarafları da vardı, tatsızlıkları da…


Kendimle en fazla yüzleştiğim, hataları karşımdakilerde değil de kendimde aradığım, varsa kırdıklarım özür dilediğim, kendimi hiç olmadığı kadar açık, saklamadan ortaya koyduğum bir dönemdi.


Benimle ilgili yanlış anlaşılan ne varsa sona erdirmeye çalıştım. Bu iyi tarafıydı.


Bunun karşılığında ne gördüm?


İnsanların daha acımasız olduğunu, daha kindar olduğunu, acıtmaktan zaman zaman hoşlandığını, egoların sevgilerden çok daha yukarıda olduğunu…


Üzüldüm. Turgut Uyar’dan söyleyecek olursam sevgim acıdı. Ama galiba büyüdüm de biraz…


Biraz daha olgunlaştım. Ders çıkardım ve oyuna devam kararı aldım.


Aile kavramını çok önemsiyorum. Ancak aile olmanın tek bir formatı olmadığını düşünüyorum. Anne baba ayrılsa bile çocuğuyla birlikte hala aile olabileceklerine, kırgınlıkların, hırsların o çocuğun mutluluğu yanında önemsiz kalması gerektiğine inanıyorum.


Bizim bunu başardığımızı görüp kendim ve Can adına çok mutlu oluyorum.


Ve oğlumun babasını da, kendimi de bu konuda kutluyorum.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.