‘Mutsuz’ öğrenciler diyarı
Merhaba sevgili HTHayat okuyucularım;
Tamamlamam gereken kitap telaşı, hazırlanması gereken ders içerik planları vs. nedeniyle küçük bir aradan sonra yeniden merhaba. Keyifli bir konuyla merhaba demek isterdim. Ancak; ders zilinin çalmasıyla, birçok ebeyven gibi sınav, ders, ödev karmasında kaybolan, zıplaya oynaya başladığı ilk, ortaöğretimde mutsuz öğrencilere dönüşmeye başlayan çocukları motive etme ve toparlama görevi de bize bırakılıyor.
Nasıl mı anlatayım?
Temel sorun zamanları yetersiz
Günü ve anı yaşamıyorlar.
Gökyüzüne bakmaya bile fırsatları yok.
Bulsalalar da saatlerce sanal ortamda var olmayı daha çok önemsiyorlar.
Keyifli okuma alışkanlıkları kazandırılmamış.
Bizim çocukluğumuzdaki gibi okul dönüşü saatlerce oyun oynamak, romanların içinde kaybolmak nedir bilmeden büyüyen çocuk sayısı hedeflenen oranda değil.
Bu durumu özetleyen saat dilimine bakmaya ne dersinizi?
Aşağıda onlara dayatılan kronolji döngüsünde savruluyorlar:
Saat 06.30: Uyanma
Saat 07.00: Okula gidiş
Saat 08.30: Okul dersi başlama saati
Saat 15.30: Ders zili bitiş
Saat 16.20-16.30: Eve varış
Bitti mi koca bir gün?
Saat 16.30-19.00: Kıyafet değişimi, duş, yemek
Saat 19.00-22.30 arasında ortalama toplam 3.5 saat var.
Bu aralıkta çoçuğun doyasıya dinlenme arılığı olabilir mi? Tartışalım.
3.5 saat aralığında kendine özel vakit ayırmak veya bir hobisi (müzik, sinema, kitap okuma, yüzme, bisiklet, yürüyüş vs.) için mi değerlendirmeli? Bu hobilerden birini doyasıyla yaparsa ondan istenen ödev vs. yapamayabilir. Zira; okuldan kendisine verilen ödevlerini yapacak vakit yeterli gelmeyecek.
Soruyoru MEB yetkililerine; mutlu öğrenciler olması bu “kronolojiye” el atmak gerekmez mi? Ders sayılarını azaltıp, küçük yaşlarda girdikleri merkezi sınavları kaldırıp, sosyal etkinlik aralığını daha çok artırmak, hatta velilere bu konuda maddi manevi destek olmak daha doğru olmaz mı?
Onlara kalan vakit 3-3.5 saat.
Okuldan sonra bir sonraki günü düşünmeden uyumaları gerekmez mi?
Kitap mı okumalı, kütüphaneye mi gitmeli?
En sevdiği müzik aletini veya bir hobisiyle mi ilgilenmeli?
Sinemaya mı gitmeli?
Yüzmeli mi, koşmalı mı, atlamalı mı?
Hiçbiri…
Koşturarak yapılsa da tadımsız etkinlikten öteye gidemiyor. Hatırlayacaksınız OECD‘in 72 ülkede 15 yaş düzeyindeki öğrenciler arasında yaşam memnuniyeti sıralamasında, öğrencilerimiz 10 üzerinden 6.12 puanla en mutsuz olanıydı. Ve yine yüzde 58.8 oranıyla ders çalışırken stres yasayan ve sınav kaygısı yaşayan öğrenciler oldukları öne sürülmüştü…
Neden mi?
İlkokuldan itibaren aralıksız sınav, ödev, merkezi sınav koşturmasının içinde buluyor kendini.
Sınav odaklı eğitim sistemi onları yoruyor.
Not odaklı eğitim sistemi onlara “öğrenilmişlik çaresizlik” duygusu hissettiriyor.
Neden mi?
Okul-ev döngüsündeki aralık çok uzun olduğu için; kendilerine özel zaman ayıramıyorlar.
Bu nedenle;
Müzik aleti kullanan, spor yapan, hobisi olaın öğrenci sayısı o kadar az ki.
08.30-19.00 aralığına kadar hayatlarında yalnızca okul var.
Uyku vaktine kadar kalan 3-3.5 saat yeterli değil.
Peki ne yapmak gerekir? Bir sonraki yazımda önerilerim olacak.
Sevgiyle kalın…
YORUMLAR