Kırmızı ışık

Bir sürü düşünce geziniyor tüm gün kafamda. Bazıları o kadar kısa sürede geçip gidiyor ki; günümü, bakışımı etkilediğini anlayamıyorum bile. Kısacık bir cümle oysaki; ortaya çıktığı anda yok olan.


Düşünceler güçlü, tetikleyici.

Düşünceler o anı dönüştürücü ve gidişatı belirleyici.

Uçuşuyorlar kontrolsüz bir kavşaktalarmışçasına. Hangisi kolaysa, alışkanlıksa o geçiveriyor öne. Alışkanlıklar gittikçe daha hızlı ve kıvrak oluyor neticede.

Birbirlerine yol vermiyor ama çarpışmıyorlar da; sinsice birikip beni sıkıştırıyor, nefesimi daraltıyorlar zorlandığım durumlarda.


Kavşakta hangisinin öne geçtiği belirliyor nasıl yaşayacağımı o anı. Gergin, huzursuz veya öfkeli mi, yoksa sakin ve kendiliğinden mi?

Bazen öyle oluyor ki duruyor ve muhtemel hikayeler arasında gidip geliyorum. Dün geceki gibi düşüncemin yönlendireceği hikayeyi görebiliyorum.


“Uyumalı, hatta geç bile kaldı, öff bir sürü de işim var”dı düşüncelerimden biri ve “hemen uyumayabilir ama sakin bir uyku öncesi sohbeti ikimize de iyi gelir”di diğeri.

Birinde gergin ve dişlerini sıkan bir ben vardı, diğerinde şefkatli, sakinleştirici bir ben. Uykuya dalma süresi aynıydı ama ikincisi çok daha güzel ve kolaydı. Masaya “yemeli” diye oturmamla, “bugün canı bunu çekmeyebilir” diye oturmam arasında çok fark vardı. Çocuğumla ilişkime “öğrenmeli, şöyle davranmalı” diye düşünerek yaklaştığımda anneliğim gitgide zorlaşmaktaydı.


Peki ya bütün o planları yaparken “olmayabilir”i aklımızda tutsak hayatımız kolaylaşır mıydı? Sürprizleri, aksilikleri kabul ettiğimizde işin içinden çıkmak ne kadar zaman alırdı?

Biri ters davranınca “ben değersizim” düşüncesiyle saldırıya geçeceğimize, “belli ki bir derdi var” diyerek omuz versek, destek olsak sevdiklerimize?

Elimize yüzüme bulaştırıp çuvalladığımızda, kendine kızgın düşüncelerle boğuşacağımıza “öğreniyorum” diye seslensek kalbimize?

Hatalarımızı vicdan azabıyla sarıp sarmalamak yerine "bir dahakine nasıl yaparsam daha iyi olur"lar birikse not defterimizde?

Kolları sıvayıp başlamaya her niyet ettiğimizde “deneyebilirim, öğrenebilirim” düşüncesi sollasa “ya başaramazsam?” diye bağıran sesi; kim bilir neler neler öğrenirdik o süreçte.


Bulunduğumuz yer beklentilerimizi karşılamıyor diye huysuzlandığımızda "burada benim için ne var, değiştirebileceğim, dönüştürebileceğim ne var?" diye sorabilsek keşke.

Değiştiremeyeceğimiz şeyler için endişelendiğimizde; kontrol edemeyeceğimiz şeylere boşa enerji harcamayacağımızı hatırlasak ve yapabileceklerimize odaklansak...

“Yok"ları değil, "var”ları sıralasak yazamaz mıydık koşullarımızın kurbanı olduğumuz hikayemizi ellerimizdekiyle yeniden?


Aslında tek ihtiyacım bir farkındalık; kırmızı bir ışık zihnimin kavşağına gelip yerleşecek. Beni durduracak ve bana geçmesine izin verdiğim her düşünceyle bir seçim yapıyor olduğumu hatırlatacak: Şefkatli, huzurlu, farkında ve akıp giden bir an’la, gergin, tepkisel, kaygılı ve huzursuz bir an arasında.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Ooooy oy......
    CEVAPLA
  • Misafir İşte yine muhteşem bir yazı
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.