Komplikasyon ile malpraksisi ayırmak gerek

Gönül ister ki her an vücudumuz takır takır işlesin, tüm organlarımız fonksiyonlarını güzelce yerine getirsinler, hiçbir sorun yaşamayalım. Buna kısaca sağlıklı olmak diyoruz.





Sağlığımız günümüzde her açıdan tehdit altında. Çevre kirliliği, stresli yaşam koşulları, konserve yiyeceklerden deterjanlara hatta sigaraya bir sürü kimyasala maruziyet vb. ile doğal yaşam koşullarından uzaklaştıkça vücudumuzun sağlığı tehdit ediliyor. Sağlığımızı korumak için daha dengeli beslenmeye, daha fazla bedensel aktivite yapmaya, zararlı etkenlerden uzak durmaya çalışıyoruz. Kiminin bu umrunda değil, sağlığının değerini kaybedince anlıyor, kimi de takıntılı bir şekilde bu uğurda çaba sarf ediyor. Çoğumuz ise bildiği kadarıyla, elinden geldiğince dikkat ediyor. Halk sağlığı konusunda çalışan insanlar da bilgilendirme ve sık görülen tehditlerle mücadele konusunda emek harcıyorlar.





Bir organın işleyişi artık bozulduğunda buna hastalık diyoruz. Fizyolojik (yani olması gereken) fonksiyon artık patolojik (yani hastalıklı) şekilde işliyor ya da tamamen duruyor. O zaman doktora başvuruyoruz. Doktorlar vücudun fizyolojik işleyişini iyi biliyorlar ve hastanın belirttiği şikayetlerden ve yaptıkları muayene ve tetkiklerle bu işleyişte nerede bir sorun olduğunu (yani patolojinin nerede olduğunu) tespit etmeye çalışıyorlar. Patoloji ne kadar doğru tespit edilirse, o kadar doğru bir müdahale ile düzeltilebilir ve vücut tekrar fizyolojik işleyişine döndürülebilir, ki biz bu prosedüre tedavi diyoruz.





Her hastalığı tedavi etmek mümkün değil. Her patolojiyi tespit etmek de mümkün değil. Doktorlar olarak elimizde sihirli bir değnek yok. Hatta çoğu yerde hastamızı yeterince dinleyecek, inceleyecek zaman ve imkan bile yok. Olsa bile tıp bilimi her fonksiyonu bütünüyle anlamamızı ve her patolojiyi düzeltmeyi sağlayacak şekilde gelişmiş değil.





Yapılan her tedavi vücudun işleyişine yapılan bir müdahaledir. Mesela mide yanmanız varsa ve bunun sebebi midedeki fazla asitin mide duvarına zarar vermesi ise, anti asit tablet yada şurup ile tedavi edilebilir. Bu mide içeriğini daha alkali hale getirmeyi hedefler. Ortamın fazla alkali olmasının da kendine has başka sorunlar yaratabileceği bir gerçektir. O yüzden gereksiz yere ilaç kullanımı yarardan çok zarar verebilir. Aynı gereksiz yere yapılan ameliyatlar gibi.


Mide asidi fazlalığından midenizin duvarı aşırı hasar görüp (mide duvarında ülser olup) mideniz delinirse ameliyat ile bu delik onarılıp daha fazla ağrı çekmeniz yada başka organların hasar görmesi engellenebilir. Ama durduk yere, sadece yemeği biraz fazla kaçırdınız diye olan bir mide yanmasına bu ameliyat yapılmaz. Endikasyonu yoktur. Yani gerekli değildir. Endikasyon, bir işlemden beklenen yararın, o işlemin yapmazsak beklediğimiz zarardan fazla olması durumunda oluşur. Hafif bir ülserde mide ameliyatı değil, ilaç tedavisi endikedir. Yani mide delinmesi yoksa bu ameliyat o kişiye kontrendikedir. Kontrendike demek, o işlem yarardan çok zarar verir demektir. Durduk yere ameliyat olmanın, sadece karnı açıp kapatmanın bile riskleri vardır, dolayısıyla kontrendikedir.





Diyelim bir ilaç kullandınız. Mide asidinizi azaltıp ağrınızı giderdi. Yani doğru etki gösterdi. Ama ilaç cildinizde allerji yaparak kaşınmanıza yol açtı. Bunun adı yan etkidir. Ya da mide delinmişti, ameliyat başarılı geçti ve mide bütünlüğü geri kazanıldı. Ama karnınıza giriş yerinde kocaman bir kanama oldu ya da ameliyat yapılırken fark edilmeden barsağınızın bir yerine bir alet değdi ve orası delindi. Bunun adı komplikasyondur. Her medikal ve cerrahi tedavinin yan etkileri ve komplikasyonları vardır. En iyi cerrah bile bir ameliyatı 100 kere yaparsa, ve bu ameliyatın %1 görülen bir komplikasyonu varsa bir hastasında o komplikasyon görülecek demektir. Bu işini kötü ya da yanlış yaptığını göstermez. Hatta hiç komplikasyon görmeyen bir doktor işini doğru yapmıyor bile denebilir. Ya vaka sayısı çok azdır, ya da zor vakaları almadığı için komplikasyon görülme ihtimali son derece düşüktür. Bunu şöyle de düşünebilirsiniz: Hayatında hiç kaza yapmamış bir şoför olabilir mi? Günde 8 saat, yılda binlerce km giden bir uzun yol şoförü, illa ki irili ufaklı birkaç kaza görecektir.





Komplikasyon başka, malpraxis başka bir şeydir. Hata payı her işlemde olsa da söz konusu işlem insan sağlığı ve hayatı olunca hata kabul edilemez. Bu nedenle hata olasılığı olan konularda rutin bir işleyiş oturtulur ki yaşanabilecek hatalar en aza insin. Mesela her ameliyatın basamaklarının belli bir sırası vardır. Çoğu zaman o sıraya uymasanız da birşey olmaz. Ama şu aşamada burası bağlanır, bu aşamada burası kontrol edilir basamaklarından birinde bir şey unutursanız hata yapabilirsiniz. Ameliyat başlarken tüm alet ve bezler sayılır örneğin. Bu basamağı atlarsanız ameliyat bitiminde tekrar saydığınızda eksik varsa karşılaştıracağınız sayı elinizde olmaz. Muhtemelen karnın içinde kullandığınız her şeyi tekrar masaya koymuşsunuzdur ama belki de kanamakta olan bir yer dikkatinizi oraya çektiği için o aleti orada bırakma hatası yapabilirsiniz. "Unutmuşum ne olacak" diyemezsiniz. Çünkü o hata hastaya ağrı ve 2. bir ameliyat demektir. O yüzden sayma işlemine özen gösterirsiniz. Ama yine de saymada hata, kontrolde hata vs. olabilir. Bu da meslek kazasıdır. Makul olan cezası neyse razı olursunuz. Sizi bekleyen sadece para ya da disiplin cezası değil, olayın vicdani yükü esas doktoru etkiler. Hata yaşamamak için işinizi düzgün yapmaya ekstra gayret gösterirsiniz. Hatta doktorların çoğu biraz obsesif kompülsiftir. Buna da meslek hastalığı denebilir.





Hata haricinde ihmal de malpraxisdir. Bir hastanıza tanımlı yapılması gerekenlerden birini yapmamak ihmaldir. Şoför örneğine dönersek, bir sollama yaparken kontrol etmesi gereken şeylerden birini yapmadan sollama yapan bir şoför hata yapmıştır. Eğer bu hata sonucu kaza yaparsa sonuçları ağır olabilir. İnsandır, hata yapabilir. Ama uykusuz araba sürüyorsa, sollama yasağını gördüğü halde umursamadığı için hata yapıp kaza oluyorsa, bu ihmaldir. Hele ki alkollü araç sürüyorsa bu artık cana kasıttır. Ama her şeyi doğru yaptığı halde bir araç gelip ona çarpabilir de. İşte bu kaza hata ya da ihmal değil, komplikasyondur.




Doktorların işi hastanın sağlığı bozulduğunda, fizyolojik işleyiş aksadığında başlar. Bu nedenle aslında işimiz kaza olmaya başladığında devreye girip çarpışmayı önlemektir. Bazen başarırız, bazen olacakları engelleyemeyiz. Bazen tedavimizi yaparken yeni kazalar (komplikasyonlar) olur. Onları da elimizden geldikçe çözmeye çalışırız.





Ancak hastalarımız bizi böyle görmez. Hastamız daha içeri girerken neyi olduğunu anlayacak sihirli gözlüklerimiz ve dokununca ya da bir reçete yazınca tedavi edecek gücümüz var sanırlar. Ameliyatlarla çok şeyler başardığımız doğrudur. Ama her tedavide her ameliyatta her doğumda komplikasyonlar yaşanabilir. Bunlar hasta ve yakınları tarafından çoğu zaman hata veya ihmal olarak değerlendirilir.




Sağlık - hastalık, fizyoloji -patoloji, tedavinin seçenekleri olması, her seçeneğin kendine göre başarı ihtimali ve risklerinin olduğu, etki - yan etki, işlemin endikasyonu - kontrendikasyonu, komplikasyon - malpraxis kavramları kafalarda net olmadığı için bugün hekim hasta ilişkisi bozuldu, aradaki güven zedelendi. Neden ve nasıl böyle olduğunu düşündüğümü ve sonuçlarını bir sonraki yazımda paylaşmayı planlıyorum...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.