Mutfak da bir sahnedir!
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’yla Devlet Sanatçısı piyanistimiz Gülsin Onay’ı geçenlerde ilk defa dinledim. Viyanalı Sascha Goetzel yönetimindeki orkestra Adnan Saygun’un 1. Piyano Konçertosu için Gülsin Onay’a eşlik ediyordu.
Konseri kızım Ece ve kızımın arkadaşı Zeynep’le izledik. Büyülendik desem yeridir. Kızım Ece şimdilerde Adnan Saygun’un İnci’nin Kitabı adlı eserini çalışıyor. Bu nedenle büyük bestecimize karşı bir sempatisi var. Onu bir de olağanüstü bir yorumcudan dinleyince, konser akşamı Ece için unutulmayacak bir deneyime dönüştü.
Lütfü Kırdar’dan ayrılırken, “Çocuklar bu akşam ne kadar pozitif, ne kadar mutlu müzisyenler dinledik, her şey ne kadar güzel farkında mısınız?” dedim. Kızlar da büyük bir gülümsemeyle ve onaylarcasına daha çok konsere gelmek istediklerini söylediler. 13 yaşındalar ve daha çok klasik müzik konserine gelmek istiyorlar! Şükürler olsun... Çocuklara yapılan tüm emeklerin karşılığı oluyor, artık buna eminim.
Benim geriye dönük tek pişmanlığım piyano eğitimi için 5 sene devam ettiğim konservatuvarı bitirmemiş olmak. Bu nedenle şimdi kendi çocuklarımın müzik eğitimlerini çok önemsiyorum. Yeri geliyor matematikten önce solfej çalışsınlar istiyorum. Beyin hiç beklemediğiniz anlarda, hiç tahmin etmediğiniz çalışmalarla, yeni yeni açılımlar yapıyor. Bence müzik mucizevi bir şifredir ve bu şifreyi çözen çocuk her alanda bir adım öndedir.
Konser akşamına dönersek, kızlar kendilerine Gülsin Onay’ın CD’lerini seçtiler, bense Serhan Yedig tarafından hazırlanan, “Yaşama Sevinci Tuşlarla Buluşunca” isimli Gülsin Onay Nehir Söyleşi kitabını aldım. Üstelik hepsini de kendisine imzalatma şansımız oldu.
Nehir söyleşiyi okudukça her şeyden önce Türkiye’yi defalarca yurtdışında tanıtmış, ülkesini çok seven, gençliğe yol açmayı görev bilen, çalışkan, disiplinli, alçakgönüllü, vefalı, zeki, mesleğini aşkla yapan, kendini çok iyi tanımış ve hayata gülümseyebilen bir sanatçı kadın profiliyle karşılaşıyorsunuz. Bir kez daha hayran oluyorsunuz.
Serhan Yedig kitabın bir bölümünde Gülsin Onay’a şöyle bir soru yöneltiyor: “Bir müzik ansiklopedisinin, 50 yıl sonra okunacak Gülsin Onay maddesinde hangi yönlerinizin vurgulanmasını arzu eder, nasıl anılmak isterdiniz?” Cevabı şöyle oluyor: “Dinleyicisini sevindiren, spontan mutluluk yayan bir piyanist olarak hatırlanmak isterim”.
Bunu okuyunca o akşam Ece ve Zeynep’e konserin yaydığı mutluluktan bahsetmemin bir tesadüf olmadığını hissettim. Bu duygu, Gülsin Onay’ın yaşama sevincinin tuşlarla buluşunca tam da onun istediği gibi dinleyiciye ulaşmasından başka bir şey değildi...
Bana gelince, sahneye bu denli yakışan kadınlara şahit oldukça, ben de kendimi “Mutfak da bir sahnedir” diyerek avutuyorum işte. Ama gerçek payı da yok değil. Kurulan her sofra çoğu kez bir kadının hayallerinin ürünüdür. Ağız tadının el becerisiyle karıştığı lezzetler mutfakta sanatı yaşatır insana. Üstelik özenle kurulan her sofra da spontan mutluluk yaratmaz mı? Beni de ileride böyle hatırlasınlar işte... “Sofrasından mutluluk yayan Selin” desinler...
>>Peynirli toplar tarifi için tıklayın...
YORUMLAR