O da bir şey mi?

Şimdi size yazacağım insan tipini bakalım ne kadar iyi tanıyorsunuz?


Terfi alırsınız…

“O da bir şey mi, kuzenim kendi işini açtı.”

Yakınınızı kaybedersiniz…

“O da bir şey mi, en azından 75 sene yaşamış, bilmem kim bilmem kimini kaybetti…”

İşsiz kalırsınız…

“O da bir şey mi Y 3 yıldır işsiz”

İşe girersiniz…

“O da bir şey mi senin yaşındakiler patron oldu patron.”


İnsana cinneti hatırlatan gereksiz insan tipi.


Ne sevincinizi yaşayabilirsiniz onun yanında ne üzüntünüzü. Hep söyleyecek bir şeyi vardır, hep. Susmayı bilmez. Dinlemeyi bilmez. Anlamayı denemez.


Hatta üzüntünüzü anlatırken öyle cümleler söyler ki bir anda siz üzüldüğünüz için kendinizi suçlu ve şımarık hissedersiniz. “Buna üzülmeye hakkım mı var?” dersiniz.


Bir de sürekli “evrene negatif enerji gönderme” geyikleri var ki, beni benden alıyor. Artık buna geyik diyorum çünkü bende takıntı haline gelmeye başladı. Kime ne anlatsam, “dur öyle deme”, “dur kötüyü çağırma…” diye bağırıyor. Tamam da ben miyim şimdi kötülüklerin nedeni? Ben çağırdım diye mi oldu? Cümle kurmaya korkuyorum. Enerji göndermeye evet inanıyorum ama beni korkutmaya başladığı noktada da “geyik” olduğunu düşünmek istiyorum. Başka şekilde bünyem rahatlatamıyorum.


Instagram’da yayınladığım bir yazıyı burada sizinle paylaşmak istiyorum.


Daha önce anlatmıştım. 2004’te “Yeter çok yoruldum haftada 6 gün çalışmaktan, yattığım yerden para kazansam” dedim, hastalandım; 6 hafta gazeteye gidemedim, maaşım eksiksiz yattı. Yorulmayı özledim! 2017’de “Artık n’olur yazlığa değil başka yere gidelim; tatil dediğin otelde olur yazlıkta değil, kahven önüne gelir” dedim, ayağım kırıldı kahvem değil yemeğim önüme geldi, haftalarca basamadım. Sonra koşarak yazlığa gitmeye başladım. Kısa süre önce herkese “Hayatımın en yüksek kilosundayım” diyordum, son iki haftada üzüntüden zayıfladım, zayıflıyorum. Bunu takıntı haline getirmek üzereyim. Hatta getirdim sanırım. Bu aralar cümle kurarken zorlanıyorum.


Bir yanda durduk yere oluşan “evrene yanlış mesaj gönderme” kaygısı, diğer yanda hislerini dilediğin gibi dile getirememek, “hep ama hep bir şey olacak” endişesi, üzülürken “daha kötüsü olursa” korkusundan üzüntünü yaşayamamak, (ki bu genelde çevrenin söylediği bir şey. Terapistim “önce küçük resme bakıp üzülmeli, sonra büyük resme bakıp şükretmeli’ demişti de kimse bunu bilmiyor ki. Kime bir şey olsa hemen herkes daha kötü örnekler sayarak karşısındakinin üzüntüsünü bastırıyor, şükretmeyi bilmeyen insan muamelesi yapıyor!) sürekli gelen “sen kötü düşünüp kötüyü çağırdığın için kötü oldu” söylemleri ve yaşanan vicdan azabı... Üzgünüm, çok üzgünüm, ama çevreden gelen bu cümleler yüzünden, belki de istemeden verilen “daha kötüsü olur” mesajları yüzünden baba yarım olan canımın içi dayıma üzüntümü doğru düzgün yaşayamıyor, korkuyla doluyorum! Hayır, sürekli güçlü olmak zorunda da değilim. Canım acıyor. Kızım da kocam da beni bir süre üzgün, güçsüz görse ne olacak? Hiçbir şey. Süper kahraman değilim. İnsan her zaman dimdik duramıyor.


Uzun zamandır böyle değildim. Geçmişti. Son bir yılda kaygılar tarafından yeniden ele geçirildim. (Adım adım şahitsiniz.) Hepsi geri geldi; hepsi. ???? Burada oturup size rol yapacak değilim. Hiç yapmadım, yapmam da. Dün sadece yıllık kontrol için kan tahlili yaptırdık Irmak’a, sonuçlar gelene kadar hop oturup hop kalktım. Kendi kontrollerimi ertelemek istiyorum. Geçer bu kaygı değil mi? Böyle devam etmez değil mi? Göndermiştim hepsini, bütün kaygılar son hız geri geldi.


Evet, ne yazık ki kaygılar geri geldi. Onları gönderebileceğimi biliyorum da şu anda durum bu. Belki 2018 Nisan’dan beri yaşananların patlaması belki başka bir şey. Ancak durum tam da bu. Kendimi iyileştirmeye çalışmak yerine biraz bu duyguyu yaşayacağım, sonra harekete geçeceğim.


Yukarıda yazdığım “süper kahraman” cümlesine de bir ekleme yapmak istiyorum. Zor günler yaşayan her anneye “sen annesin güçlü olmak zorundasın” demesin kimse. Anneler süper kahraman değiller. Sürekli güçlü olamazlar. Bir anne çocuğu için zaten en iyisini ister, en doğrusu için uğraşır; eğer o sırada güçsüz durmak istiyorsa bırakın öyle olsun. Nasıl olsa kendisini toplar. Şu süper kahraman muamelesinden vazgeçsinler artık…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.