Ben ne zaman 41 oldum?

Şaka maka bugün dolu dolu 41 oldum. Tam da bu yazıyı yazdığım zaman. Sorsalar 32-33 hissediyorum derim de yaş 41. İnanmak güç geliyor bazen eskiyi düşündükçe. İlkokuldayken 41 benim için çok büyük yaştı. 20’li yaşlara gelip de çalışmaya başladığımda ise 40’lı yaşlar için atıp tutuyordum. Kariyerimin doruklarında olurum, anne olurum, dünyayı gezerim, şöyle olur böyle olur diye…


Ne mutlu bana ki anne oldum, doruklarında olacağımı sandığım kariyerimi bıraktım ve başka sulara yelken açtım, önceliklerim değişti, hayata bakışa açım değişti, bir zamanlar “yaşlı” bulduğum yaşta aslında ne kadar çok şey öğrenildiğini gördüm. İnsanın nasıl dönüşebildiğine şahit oldum. Beklemediğim bir kadın oldum.


Uçuk kaçıktım, hele ki dışarıdan daha da fazla öyle görünüyordum. Aslında ne kadar duygusal olduğumu anladım. Kızdığım, sinirlendiğim, canımı yakan insanların ardından “Defolsunlar, benim için artık yoklar” derken aslında ne de çok üzüldüğümü anladım. Sildim zannedip silemediğimi gördüm. Diğer yandan 35’imden sonra tanıştığım insanların nasıl da kalbimde büyük yer kaplayabildiklerini tattım.


Daha net olabiliyorum. Kararlarım daha net. Keza isteklerim de. Bir şey ya da biri bitti mi, cidden bitiyor. Hayatıma geldi mi ise de kocaman bir yer kaplıyor. Yaş aldıkça büyüklerimin yaşlandığı gerçeğiyle tanıştım. Yapamam dediklerimi yaptım, dayanamam dediklerime dayandım.


Kendimi tutmayı öğrendim. Çalan bir kötü telefonla yıkılmak yerine önce kızım için güçlü durmayı öğrendim. Öyle anlarda nasıl davranılacağını bizzat tecrübe ettim. Diğer yandan ağız dolusu gülmeyi öğrendim, gerçek mutluluğun ne demek olduğunu da… Başıma ne gelirse gelsin daha çok şükretmeye başladım. “Önce kızım sağlıklı olsun” diye dua ederek, şükrederek mutlu olmayı gördüm.


İş konusunda moralimin dibe battığı da oldu, zirveye çıktığı da. Pes etmemeyi öğrendim. Bir zamanlar “yeter artık” diyerek kaçtıklarımın üzerine gitmeye başladım, farklı yeteneklerimi gördüm.


Kendimi çok daha iyi tanıyorum. Öte yandan da “Ne çabuk” diyorum. Bir bakıyorum 13 yıldır evliyim, kızım 9.5 yaşında. İnanamıyorum. Az önce arkadaşımla konuştum. Özlem’in yayın yönetmeni olduğu dergide işe başladığımda 20 yaşındaymışım, o da 27… O yaşlarda ne güzel şeyler yapmışız, nasıl çalışmışız. Konuşurken sanki birkaç sene geçti gibi geldi, oysa tam 21 yıl önceymiş.


Bir yaştan sonra zaman gerçekten su gibi akıp gidiyor. Geçen sene 40 yaş partimin ardından soluğu hastanede acilde almıştık, boğaz enfeksiyonu nedeniyle. Hastanede başlamıştı yeni yaşım, sonra da ailemizdeki hastalıklar nedeniyle bir sene hastanelerdeydik. Ve biliyorsunuz, bir buçuk ay önce canım anneannemi kaybettik. Zorlu, korku dolu, endişeli, bol göz yaşlı bir yaş oldu 40. Her doğum günümde sabah arardı. Gözüm telefona gitti hep. Canım anneannem, huzur içinde ol gittiğin yerde…


41’den dileğim önce sağlık. Kızıma, bizlere, sevdiklerime, aileme… Sağlık olsun, gerisi zaten geliyor. Çizgini bozmadan kendi doğrularınla, dürüst iş yapınca emeklerimin karşılığını alacağımı zaten biliyorum. Bu nedenle sadece ilk sıraya değil, ilk 10’a sağlık koyuyorum dileklerimde.


Her sene en güzel doğum günü mesajım da annemden gelir. Bana hamileyken çok riskli bulmuşlar, hatta “ya sen ya bebek” demişler. Annem doğurmak istemiş, risk almış. İyi ki bu riski almışsın annem, iyi ki senin kızın olmuşum, iyi ki doğurmuşsun da kızımın annesi olmuşum…


Herkes çok iyi olsun. Gerisi zaten gelir. Şimdi bakalım dolu dolu 41 olmak nasılmış?

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.