Ne istiyorsunuz ayol İkizler kadınından?

Şimdi aslında tüm annelerin konusu yarı yıl tatili. Yok, o konuda yazmamak için kendime söz verdim. Etkinlik önerileri de yapmayacağım. Herkes plan- programı hazırlamış durumda. Bizde artık arkadaşta kalmalar başladığı için ilk hafta öyle geçecek, ben ağırlayacağım minnakları, Irmak gidecek bazı günler. Minnak dedim de hepsi gayet büyüdü aslında, kabul etmek gerek. İkinci hafta da beş günlük bir kamptayız. Kamp dediğim kalmalı değil. Sabah 10, öğleden sonra 15. bilim ve eğlence ağırlıklı, arkadaşlarıyla gideceği bir etkinlik. O yüzden konum tatil değil. Öneri de yapmak istemiyorum, bana uyan bir başkasına ters gelebilir. Susmak gerek.


Konum şu ki…

Bazen, oturup blogumun (sebnemseckiner.com) istatistiklerini inceliyorum. Kim ne diye arama yaparak gelmiş diye bakıyorum.


Bu dönemlerde okul seçimleri haricinde (okul arama döneminde gezdiğim her yeri tek tek yazmıştım çünkü), iki konu var öne çıkan. Zaten kaç senedir “mühendisle evli olmak” konusunda Google’da başı çekiyorum. Üzerine de “İkizler burcu ile yaşamak” araması eklendi son dönemlerde. Eskiden bu kadar yoğun değildi. Yıldızlar bizimle yine sanırım, herkes merak eder oldu.

Neden?

Ne istiyorsunuz biz İkizler kadınından?

Biz size ne yaptık bizi arıyorsunuz?

Şimdi size “ne istiyorsunuz bizden, aaaa rahat bırakın” demeden ve içimdekileri dökmeden önce bir çuvaldızı kendime batırayım. Bakalım altından neler çıkacak?

Biz nasılız, ne yaparız?

“İkizler kadını ile evli olan erkek yaşlanmaz” derler. Buna katılıyorum. İyiyiz hoşuz, karşımızdakini yaşlandırmıyoruz da acaba erken öldüğü için mi yaşlanmıyor, merak etmiyor değilim!!! Bizim karar değişikliklerimize ve tempomuza ayak uydurmak zor olsa gerek. Gerçek bir iletişim canavarıyız çünkü. Canavar dediysem, iyi anlamda tabii ki…


  • Arkın, akşam yemeğe gidelim.
  • Yok yok vazgeçtim evde oturalım.
  • Of sıkıldım sen öner.
  • Birilerini mi çağırsak?
  • Aaa sen de bir şey demiyorsun ama…

Bu cümlelerin hepsi 20 saniye arayla çıkıyor ağzımdan. Yani belki sussam önerecek ama nefes almadan konuştuğum için fırsat kalmıyor adama.


Bir de hareketliyiz ya, yoruyoruz sanırım. Evde bile yerimde duramadığım için bakarak yoruluyordur. Ki onun kadar soğuk kanlı biri, kesin daralıyordur. Ona kalsa oturacak film izleyecek, sezon sezon takip ettiği dizilere takılacak, ben tepesinde “hadi şunu yapalım” diye dırdırlanıyorum.


İlk evlendiğimizde hafta sonu uykularına bile karşıydım ki sonradan ben de uyumayı sevdim. Sonradan dediğim yaş 40’a yaklaştıkça. Bünye ister oldu beynim kabul etmese de…


Yetmiş metrekare evin şekli sürekli değişiyor. Evde bir şey yapamasam, dolaptaki eşyaları değiştiriyorum. Bir açıyor, gömlekler hoop öbür tarafta. Ses etmiyor artık. Biliyor ki ne dese ben bir şeyleri değiştirmekten vazgeçmeyeceğim.


Bir de sürekli bir fikir bulma peşindeyim.


Hamileyken, daha hiç gündemde blog yokken dedim ki sevgili kocaya “Gel hadi bir site açalım, yazayım ben içimden geldiği gibi. Gün gün hamileliği anlatayım.” Bahsettim yıl, 2009. Aylardan da Eylül. Üç-beş anne çocuk sitesi vardı o zamanlar.


“Yok canım” dedi, “böyle şeye para mı verilir?” Sonuç ortada. Şimdiki durumu anlatmama gerek yok herhalde. Ki bir web sitesi için öyle küçük miktarlar söz konusu ki neden sözünü dinledim bilmem. Üç buçuk sene sonra yapmaya başladım, farklı bir yöne girdim. İnanmadı. İnanmadığı gibi bunu sesli sesli de söyledi. Tam 730 gün, yani iki sene kendimi anlatmakla uğraştım.Nihayetinde kabul etti. Sıkça başının etinin yiyorum, “sen o zaman bana destek olsan her şey farklı olacaktı” diyorum.


Unutmam lazım değil mi? Yok. Hep aklımda. Her fırsatta lafı çakıyorum marifetmiş gibi. Bu olayın bende şöyle bir etkisi oldu. Hevesimi kaybettim. Çünkü bir o, bir de başka bir şeye çok heveslenmiştim. İkisinde de veto yedim. O zaman da şimdiki cesaretime sahip olmadığım için sustum ve oturdum. Ama heves kaçtı. Şimdi aklıma ne zaman yeni bir fikir gelse, “amannnnn olmaz ki” diyorum.


Biz İkizler kadınları hareketliyiz, neşeliyiz, hevesliyiz de… İşte o bir kez kaçtı mı yerine gelmiyor.

Bir de çok mutluyken bir anda üzülüp ağlamaya başlamam sorun olabiliyor. Ya da tam tersi. Kova burcu insanını zorluyor…


Özgürlük meselesine hiç değinmeyelim. Çocukluğumdan beri yapma dedikleri şeyleri yaptığım, yap denileni yapmadığım gibi bu huyumu aynen devam ettirmem fena. Mesela bir yere gidermişiz. Annem bilerek “sakın yeme” dermiş, yermişim. Onlar beni çözmüş. 12 senelik kocam henüz çözemedi. Ne zaman ki “şunu şöyle yap” dese, tam tersi için için mücadele ediyorum. Kendime kızmıyor muyum? Hem de nasıl kızıyorum da işte o emir kipi beni benden alıyor. “Yap” yerine “yapar mısın?”ı duysam farklı olacak biliyorum.


Daha sayayım mı? Yok, bence yeter. Çuvaldızı daha fazla kendime batırmama gerek yok.

Şimdi size soruyorum.

Ne istiyorsunuz yahu İkizler kadınından? Neşeli neşeli takılıyoruz, hayal kurarak bile mutlu oluyoruz. Sevin bizi ayol…


İkizler kadınlarına bir de mesajım var. Geçenlerde Rezan Kiraz’ı dinleme fırsatı buldum. Yıllardır çok çalışan İkizler burcu bu yıl o geçmiş yılların hasatlarını toplamaya başlayacakmış. Çalışkan İkizler yaşadı… Ay yaşayalım, lütfen.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir İkizler kadını olarak kesinlikle öyleyim anlayın bizi ya özellikle kocalarrrrrrrrr
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.