Büyük konuşmak mı? Yok canım, ‘asla’!

Büyük konuştuğum her şeyi yapıyorum. Bile bile büyük konuşmaya devam ediyorum.


Evlenmeden önce “asla düğün yapmam, ne saçma, kimse de memnun ayrılmıyor, herkes elbet bir kusur buluyor, o parayı başka şeye harcarım” diyen de benim, kendini düğünün ortasında bulan da…


“Ay yok canım, evlendikten sonra böyle sabahlamalı iş istemem” dedim, üç yıla yakın derginin baskı zamanı evin yolunu bulamadım resmen.


“Hamile kalmak için adamı sıkboğaz etmem” dedim, bir sene peşinden koştum, bırakın her türlü testi, kendini “peşimi bırak” diye banyoya kilitlemesine bile neden oldum. (Korkunç sıkmıştım!)


Çocuk doğduktan sonra zaten ne dediysem yaptım. Üç yaşına kadar ayağımda da salladım, “herkese güvenirim canım, bırakır kocama zaman ayırırım” dedim, anneme ilk bıraktığımda 11 aylıktı.


“İş hayatıma devam ederim” dedim, doğumla beraber kariyerimi rafa kaldırdım, başka yöntemler denedim, buldum. Aradan yedi yıl geçti, hâlâ oturtmaya çalışıyorum.


“Bütün doğuranlar da sadece çocuk konuşuyor, sanki başka konu yok” dedim, arkadaşlarımla buluştuğumda kendimi “çiş, kaka, mama” konuşurken buldum.


“Kız çocuklarını neden bu kadar bilmiş yetiştiriyorlar” diye söylenirdim anneme, onun aslında çocuğun içinden geldiğini gördüm. Ayrıca hiç de kötü olmuyormuş yani, toz kondurmuyorum!


“Of insanlar neden estetik müdahaleye gerek duyuyorlar ki, her yaşın bir güzelliği var” diyordum, iki hafta önce ağız kenarlarıma, geçen hafta göz altıma dolgu yaptırdım. Bugüne kadar neden beklemişim diye sorguluyorum kendimi!


“Zaman senindir, nasıl yönetemezsin, planla ve yap” derdim arkadaşıma, nasıl da hiçbir şeye yetişemediğimi, elimi attığım çoğu şeyin yarım kaldığını gördüm.


Eski arkadaşlıkların hepsi köklü sanırdım, 35’imden sonra tanıdıklarımın da aslında ne kadar kıymetli olduğunu gördüm.


“Evlilik aşkı öldürmez” diyordum, aşkın ölmediğini fakat o çok sevdiğin insanla ne büyük kavgalar edildiğini, bazen kaçıp uzaklaşmak istendiğini gördüm.


“Arkadaşlara her zaman zaman ayrılmalı” diye ahkam keserken, en yakın dostumu kaç ay göremeden geçirdim. Yetişemedim.


Mesela diyorum ki:

  • Yok canım, TEOG bizim eve gelmeyecek, çocuğumu bunaltmayacağım. (Oysa o zaman geldiğinde iyi eğitim için çırpınacağımı biliyorum.)
  • Meslek seçimine karışmayacağım. (Karışmasam da kaş göz edermişim gibime geliyor.)
  • “Bırak ülkeyi, şehri, doğduğum mahalledeyim. Taşınamam” diyorum, bir sahil kasabasında yaşama fırsatı çıksa koşarak gideceğimi biliyorum.

Yaptıklarımı – yapacaklarımı yazsam sayfalar sürer. Bunlar böyle bir çırpıda aklıma gelenler. Yaşamadan, bilmeden konuşmamak gerek. Bunu 40’ıma bir kala söylüyorum. Ve biliyorum ki, yine aynı hatayı yapmaya devam edeceğim. Ne ilginciz değil mi? Nasıl da bile bile hata yapıp, ahkam kesebiliyor, hatta bazen “ama öyle söylemiştim” diyerek kendimizi zor sokuyoruz.


Kolay olan “ay ben asla yapmam” diye eleştirmek.


Zor olan, çeneyi tutmak.


Bence durum aynen böyle. Ya sizce?



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.