Kaynanayı kaynar kazana atmalı

Sıkı sıkıya bağlı olduğumuz, bayıldığımız, vazgeçemediğimiz bazı muhteşem örf ve adetlerimiz var. Bunlardan birisi de kaynanalık müessesesi.

El bebek gül bebek yetiştirdiği "paşa"sının kendisinden başka bir kadını sevmesini kabullenemeyen anaların, geline resmi olarak çile çektirmesinin doğal bir formu kaynanalık.

Kendisinden daha genç, belki daha güzel ama en önemlisi de oğluşunun sevdiği kızla kendini rakip görüp kızlara hayatı zehir ettiklerini annemizden, komşumuzdan, belki de kendimizden çoğu kez gördük.

İçler acısı Türk televizyonlarında ise bunu artık bayağı harika bir şeymiş gibi sunuyorlar. ATV'de yayınlanan "Gözüm Sende" adlı programda cast olduğu her halinden belli dişli bir kaynana, anasının ağzından çıkan her lafı ayet belleyen damat adayı ve kendini beğendirmeye çalışan gelin adayları...

Hadi programın oluru, olmazını geçtim, neler gördük biz bu ekranlarda: ‘Dokun Bana'lar, ‘BBG'ler, ‘İşte Benim Stilim'ler, ‘İzdivaç'lar…

Ama öyle bir algı yaratılıyor, öyle meşrulaştırılıyor ki bu karşısındaki adayı ezme işi, üç gram empatisi olan cahil halk doğrunun bu olduğuna inanıyor.

"Özendiriyor" diye rakı kelimesinin, gay kelimesinin sansürlendiği, sigaraların çiçeklendiği, öpüşme sahnelerinin yok olduğu, kadın ve erkeğin bırak öpüşmeyi el ele bile tutuşmadığı, bütün bunların "ayıp" olarak itelendiği bir dönemde kaynananın geline her türlü hakareti edip, onu kendi istediği forma sokmaya çalışması doğruymuş, komikmiş gibi yansıtılıyor!

Dediğim gibi, tabii ki de kurgu, elbette 2 bölüm program sonunda kimse evlenmeyecek ama gel de bunu ekran başındaki zavallı halkıma anlat.

Kız mesleğini söylüyor (sözde macaron üstadıymış, o da ayrı bir konu ama neyse.) Tabi kaynanamız bunun ne olduğunu anlamıyor ve anlamadığı için türlü aşağılamalar, mesleğini değiştirmesi yönünde telkinler... Kızlar da kurbanlık koyun gibi bu kadın ne derse yapmaya meyilli profiller çiziyorlar.

Aferiiiiin, kadını daha ne kadar değersizleştireceksiniz, ne kadar daha ikinci sınıf insan muamelesi yapacaksınız bu ülkede?

Kız gak diyor kaynana hemen susturuyor, biri guk diyor kadın ayılıp bayılıyor. Bi de bunları komik skeçler, sevimlilikler gibi sunup iyice meşrulaştırmıyorlar mı, deliriyorum izledikçe.

Hepimiz akşama kadar belgesel izleyelim demiyorum ama hemcinslerimin aşağılanmasını da izlemek istemiyorum arkadaş! Ben utanıyorum, ben üzülüyorum, bütün savaşımın boşa olduğunu hissediyorum.

Hele şu izdivaç programları rezaletine değinmek bile istemiyorum.

Damardan eroyin verir gibi koskoca bir toplumu uyuşturdular, etkisiz hale getirdiler el birliğiyle. Ben de hala kadına değer falan gibi ütopik şeylerden bahsediyorum.

Bir de bu programların sözde "aktivist" kadın sunucuları yok mu iyice deliriyorum. Milyonlarca lirayı cebe indirirken iyi, milleti hipnoz edip beyinlerini türlü saçmalıklarla doldururken iyi, bir de katılanlara nutuk çekip ahlak edep dersi vermeye çalışırlar!

Tepkisiz, eğitimsiz, saygısız, fikri olmayan milyonlarca insandan oluşan bir öbek haline geldik ama sorsan örf ve adetlerimiz bambaşkadır, ötekiler "gavur"dur, biz şahaneyizdir.

Televizyon aptal kutusu ama bizler aptal olmaya mahkum edilmiş bireyler olarak bu durumu kabullenmek zorunda değiliz.

Daha çok okuyarak, gezerek, öğrenerek hayatı öğrenebilir, başta kendimize özsaygımızı oluşturduktan sonra herkesin hayatına saygı duyup insanca yaşayabiliriz birbirimizi ötekileştirmeden.

Gerçi daha bu satırları yazarken, ben bile kendime inanmıyorum ama insan güzel günler, güneşli günler umut etmek istiyor be…