Hayatımın en büyük hatası
Birkaç gündür "Miss Universe" yarışmasında yaşanan karışıklıkla birlikte birtakım şeyleri sorguluyorum.
Bilmeyenler için özet geçeyim:
Gecenin sunucusu Steve Harvey, birinciyi Miss Kolombiya olarak açıkladı, kızcağıza tacı takıldı, çiçeği verildi ve birkaç dakika sonra Steve Bey’in bir karışıklık yaptığı, birinincinin Filipinler'i temsil eden güzel olduğu söylendi ve Kolombiya'lıdan taç çıkarıldı, çiçek alındı... Ortamın gerginliğini ben bile buradan hissettim…
Yani şu durumda ne Filipinler'linin, ne Kolombiya'lının, ne Steve Harvey'nin ne de tacı bir güzelden çıkarıp, diğerine takan kişinin yerinde olmak istemezdim. Steve Harvey binlerce özür diledi tabi. (Çok ünlü bir sunucuymuş, ben adını ilk kez duydum, rezilliği ile tüm dünyaya tanıttı kendisini, belki de istediği buydu...
Filipinler'li model birinciliğine sevinemedi bile. Bayan Kolombiya ise şaşkın, mağrur, şokta... Neyse ülkemizde ve dünyada mağdur olmak her zaman iş yapar. Kız şimdiden gerçek birinciden daha çok haber olmuş, ismini daha çok kişi biliyor, daha çok takipçiye sahip ve bütün dünya onu elinde olmadan düştüğü bu kötü durumdan kurtarmak için and içmiş gibi bağrına basmaya hazır...
Steve Harvey'nin en büyük hatası, Kolombiya'lı genç bir kadının hayatını değiştirdi belki de...
Hal böyle olunca ben de oturdum kendi en büyük hatamı düşündüm. Bu yaşıma kadar öyle "net" bir şekilde en büyük hatam budur, diyebileceğim bir şey yapmadım sanırım. Yanlış olduğunu bile bile, isteyerek yaptığım bir sürü şey oldu.
Sonunun boktan biteceğini bile bile girdiğim her yanlış yolun başı çok eğlenceliydi. O yüzden en büyük hatam ve doğal olarak da en büyük pişmanlığım yok.
Çevremdeki birkaç kişiye en büyük hatalarını sordum benden hata çıkmayınca. Sorduğum kişiler de binlerce hata yapıp ders almama konusunda benden farklı olmadıkları için aldığım cevaplar yine benimkine benzer çıktı.
Mesela sevgilisini aldatmasını hata olarak gören biri var. Ama aldattığı için değil, yakalandığında sevgilisinin bu duruma ne kadar üzüldüğünü gördüğü için pişman. Yani aldatmayı bir hata olarak değil, yakalanmasını hata görüyor.
Ya da gece yemeklerine düşkün olan arkadaşım her gece yediği çikolataların bir hata olduğunu sabah aynaya baktığında gördüğü Konya ovası gibi kıçına bakınca fark ediyor.
O zaman hata ve yanlış kavramı bu kadar göreceliyken neden tek bir doğru olduğuna inanarak yaşamaya çalışıyoruz?
Tatlı seviyorsan ye işte arkadaşım, herkes Victoria’s Secret meleği gibi daracık kalçalara sahip olmak zorunda mı?
Ya da başkasını aptal yerine koymak seni bozmuyorsa aldat aldatabildiğin kadar…
Yıllardır az uyumamı hep bir sorun olarak gördüm. Kaçta yatarsam yatayım en geç 9’da uyanmamı, günde birkaç saat uykuyla yetinebilmemi hata olarak kabul ettim. Ortamdaki herkesler camış gibi 12’ye kadar uyuduğu için kaç kere uyuyor taklidi yapıp ölü gibi yatakta yattığımı bilirim.
Neden? Herkes uyumayı sever de ondan. Ben de sevmeliyim, ben de çok uyumalıyım diye felç olana kadar zorladım kendimi.
Bırak işte Atatürk gibi, Einstein gibi birkaç saat uykuyla yetinebildiğin için övün ortalıkta. Hoş ben erken uyanıp sabah kuşağı magazini izliyorum ama olsun, dahilerle ortak bir özelliğim var en nihayetinde.
Hata yapmamak için kasacağımıza neyin doğru, neyin hata olduğunun mu farkına varsak önce bir?
YORUMLAR