Kolostrum nedir?


Doğadaki her memeli türünün sütü, kendi türüne özgüdür. Anne sütünün türe özgülüğü demek o türün yavrularının gelişim ihtiyaçlarına uygunluğu anlamına gelir. Bu nedenle de her bir memeli türünün sütü, kendine has özellikler taşır.


İnsan, tüm memeli türleri içinde bilişsel becerileri en gelişmiş varlık olarak besin zincirinin en tepesinde yer alır. Bu nedenle de insan sütü, türün ihtiyaçlarını karşılamada diğer sütlere oranla yüksek bir üstünlüğe sahiptir. Türe özgülük, türe uygunluk anlamına gelir demiştik. Bu açıklama bize emzirmenin ve anne sütüne özgü içeriklerin normal olduğunu ifade eder. Öyleyse, bir bebeğin anne sütü dışında bir besinle beslenmesi önemli ölçüde bir eksikliğe ve gelişim ihtiyaçlarıyla örtüşmemeye işaret edecektir. Örneğin, formül bebek mamaları, inek ve/veya keçi sütü temel alınarak üretilmektedir. Dolayısıyla da bir bebeğin formül mama ile beslenmesi bebeğin gelişimine ilişkin çeşitli riskleri de beraberinde getirebilir.

Bir fetüsün anne karnındaki gelişimi yaklaşık olarak 40 hafta sürer ve 40. hafta itibariyle doğan bebeklerin anne karnındaki gelişimleri tamamlanmış olarak kabul edilmektedir. Bebek doğduğu andan itibaren ise, gelişim ihtiyaçları çeşitlenerek devam eder. Bebeğin fizyolojik ve anatomik olarak sağlıklı gelişimini sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu şey, annesinin memesini emerek sütüyle beslenmesidir. Bebek eğer, 40 haftadan erken doğduysa, annesinin sütü “Erken anne sütü” özellikleri taşır ve bebek anne karnında kalması gereken sürede alacağı gelişimi için gerekli olan besin ve diğer faktörleri doğumdan sonra annesinin sütünden almaya devam eder. Bu anlamda bebeğin anne sütü ihtiyacı, fetüs evresinden başlayarak annesinin ona sağladığı tüm fizyolojik bileşenlerin sütü yoluyla devam etmesidir.


Bir bebeğin emme ve anne sütü ihtiyacı, ilk haftadan başlayarak, ilk altı ay ve ilk 2 yıl olarak her dönemin kendine özgü ihtiyaçlarına göre değişerek ve gelişerek devam eder.


Yeni doğan bebeğin ilk haftasında tüm ihtiyacını ideal karşılayacak olan süt, kolostrumdur.

Kolostrum, bir diğer adıyla da “Ağız sütü” olarak ifade edilen emzirme başlangıcında gelen ilk süttür. Kolostrumun içeriği henüz gebelik döneminde anne vücudu tarafından hazırlanmaya başlar. Doğumun ardından salgılanan bu ilk süt kıvamlı, yoğun, az ve sarı bir süttür. Bebek emdikçe aldığı kolostrum miktarı, bebeğin mide büyüklüğüne eş oranda ve ideal miktardadır. Bu miktar, aşağı yukarı 1, 2 ya da 3 kaşık kadardır. Salgılanan kolostrum, ilk 3-5 günün ardından olgun süte dönünceye kadar yaklaşık 3 kaşık gelir. Bu nedenle, anneler bu ilk günlerde gelen sütün bol ve akışkan olmadığını tecrübe edebilirler.


Kolostrum yapısı itibariyle, yeni doğan bebeğin sağlıklı gelişimine hayati katkılar sağlar:


1.) Bağırsak florası: Kolostrum özelliği itibariyle bebeğin henüz gelişmemiş bağırsak florasının gelişimini destekler. Bağırsak florası, bebeğin savunma sistemi için önemli bir görev üstlenen bakteriler topluluğudur. Yeni doğan bebeğin bağırsaklarında henüz bu flora gelişmemiş düzeydedir. Yapılan incelemelere göre vajinal yolla doğan bebekler, bebeğin bağırsak florasının gelişimi için önemli olan bu bakteri kolonileriyle annelerinin anüsünde bulunan aşina oldukları bakteriler sayesinde tanışmaktadır. Ancak, bu durumda sezeryan yoluyla dünyaya gelen bebekler ise, doğumdan sonra derhal annelerinin tenine ve memesine konduklarında nispeten avantajlı bir duruma gelebilecekleri düşünülmektedir. Annede bulunan dost bakteriler, bebeğin savunma sisteminin gelişimi için eşsiz bir öneme sahiptir. Bebeğin bağırsak florası geliştikçe bağırsak pH’ı asidik bir hale gelerek, zararlı bakterilere karşı savunma sistemi gelişmeye başlar ve bu sayede de sindirim sistemi olgunlaşır.


2.) Sindirim Sistemi: Yeni doğan bir bebeğin sindirim sitemi, bağırsak florasında olduğu gibi henüz gelişmemiştir. Bağırsakta hücreler arasında olması gereken sıkı bağlantılar (tight junction) henüz kapanmamıştır; yani, bağırsak duvarında belirli açıklıklar bulunur. Bu açıklıklar bebek büyüdükçe kapanacaktır. Geçirgen bağırsak yapısı olarak da ifade edilen bu açıklık nedeniyle, hastalıklara neden olabilecek patojenik yapıdaki bir takım bakteriler sindirim yolundan geçebilirler. Yeni doğan bebeğin özellikle ilk haftalarda enfeksiyon riski taşıdığı kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalara göre, yeni doğanda septisemi ve menenjit, ağır morbidite (ölümcül hastalık) ve yüksek mortalite (ölüm) oranları ile ilişkilendirilmektedir. Enterobacter sakazakii olarak bilinen Cronobacter sakazakii'nin de yapay bebek formülü ile beslenen bebeklerde enterokolitin yanı sıra, bebek sepsis ve menenjit salgınları ile ilişkili olduğu görülmüştür. Özellikle, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde yapay beslenen bebekler, en çok risk altında bulunan grup olarak rapor edilmektedir.


Nekrotizan enterokolit (NEC) %30 mortalite oranı ile preterm bebeklerin %10’unu etkilemektedir. NEC’e yol açan risk faktörleri olarak prematüre doğum, formül mama ile beslenme, bağırsak iskemi ve bakteriyel kolonizasyon artışı sıralanmaktadır. Formül mama ile beslenmenin bebeğin bağırsak florasında bir takım değişimlere neden olduğu ve bozulan pH değerleri nedeniyle de, bifidobakterilerin azalarak zararlı bir tür olan enterobakterilerin arttığı anlaşılmıştır. İnsan sütünde bulunan nöregulin-4 (NRG4) olarak adlandırılan bir proteinin bebeğin bağırsak epitelini NEC’e karşı koruyan kaynaklarından biri olduğu kanıtlanmıştır.


3.) Mekonyumun Atımı: Bebeğin anne karnında sahip olduğu kan özellikleri farklıdır. Bebek dünyaya geldiğinde anne karnında sahip olduğu kan yapısı değişmeye ve yıkılmaya başlar. Bu yıkım sonucu bilirubin maddesi açığa çıkar; yani sarı kan hücreleri artar. Bu artışın belli sınırların çok üzerine çıkması, bebekte bir takım sağlık sorunlarına yol açabilir. O nedenle de bebeğin vücudundaki bilirubinin dışkı yoluyla bir an evvel atılması gerekir. Bebeğin ilk kakası mekonyum, gebelik döneminde bebeğin bağırsaklarında biriken yeşil ve katranımsı bir yapıdadır. Mekonyumun vücuttan hızla atılmasıyla bebeğin bilirubin seviyelerinin yükselme riskinin azaldığı anlaşılmıştır. Kolostrum, yapısı itibariyle bebeğin sindirim sistemini geliştirerek güçlendirir ve yeni doğan bebeğin sindirim sistemine uyumu nedeniyle de hızlı sindirilir; bebeğin daha hızlı ve sık dışkılamasını sağlar.

4.) Bağışıklık Bileşenleri: Kolostrumun en önemli özelliği, dünyaya yeni gözlerini açan bebeğin bağışıklık sistemine yaptığı katkıdır. Kolostrum bileşimi, yüksek oranda protein, antikor ve immunoglobülin içerir. Kolostrumundaki laktoz ve yağ oranları olgun süte kıyasla daha düşüktür. PH değerlerinin yüksek olması nedeniyle de kolostrum yoğun bir yapıdadır.


İnsan sütünde bağışıklık güçlendirici immunoglobülin A, G, E, D ve E bulunur. IgA özel yapısıyla anne sütünde 0.5 - 1g / L değerlerinde yer alan ana immünoglobülindir. Kolostrumda bulunan IgA ise, mikropların dünyasına yeni giren bebeğe acil koruma sağlamak için 13g / L civarında özellikle yüksektir. Kolostrum aynı zamanda zengin bir E vitamini kaynağıdır. E vitamini, hücre zarlarını oksidasyondan korur ve bebeğin intrapartum stres yaşamasına karşın anında antioksidan koruma sağlamak için hazır bulunur. Bir diğer önemli savunma güçlendirici laktoferrin değerleri olgun süte oranla kolostrumda daha yüksektir.


Ayrıca, yapay beslenen bebeklerde gözlemlenen morbidite ve mortalite oranlarındaki artışın nedenleri arasında formül mamalarla birlikte kullanılan su, bir takım patojenlere maruz kalma, mamaların istenmeyen oranda anti bakteriyel oluşu, antifungal ve antiparazitik ajanlar içermesi ve bebeğin bağışıklık sisteminin gelişimini yavaşlatması olarak sıralanmaktadır.


5.) Besin İçeriği: Kolostrumdaki besin içeriği, yeni doğan bebeğin hazmına ve biyolojik yararlanımına uygun düzeylerdedir.

Doğumdan sonra ilk birkaç gün içinde bebeğin beslenmesinde immünolojik korumanın daha büyük bir ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla kolostrum evresinde IgA salgıları yüksek konsantrasyondadır.


Ayrıca, kolostrumun laksatif etkisinin yumuşaklığı nedeniyle, mekonyumun zamanında hızlı bir şekilde atılması ve bebeğin vücudunun temizlenmesine yardımcı olması bakımından alt bağırsak üzerinde bir müshil işlevi gördüğü düşünülmektedir.


KOLOSTRUM OLGUN SÜT Enerji (Kcal/L) 580 700 Laktoz (g/L) 23 70 Glukoz (mg/L) Yağ (g/L) 20 37 pH 7.4 7.0 Sodyum 0.48 0.15 Klor (g/L) 0.91 0.43 Total protein (g/L) 15.8 8 - 9 IgA (g/L) 13 1 - 3



Özetle kolostrum evresi; anne sütünün yeni doğan bebeğe biyolojik koruma sağladığı bir evredir. Kolostrum evresinin süresi ve içeriği her memeli türünde türe özgü ihtiyaçlara bağlı olarak değişiklik gösterir. O nedenle, yeni doğan her yavru sağlıklı gelişimi için kendi annesinden kolostrum içeriğini almalıdır.



Yararlanılan kaynaklar:


  1. Hanson L. (2004) Immunology of Human Milk: How breastfeeding protects babies Amarillo, TX: Pharmasoft Publishing
  2. Dewey KG, Heinig MJ, Nommsen-Rivers LA. (1995) Differences in morbidity between breast-fed and formula-fed infants. J Pediatr 126(5 Pt 1):696-702
  3. Heinz Sight: Infant Nutrition Newsletter (2001-02) Heinz 58
  4. McElroy SJ, Castle SL, Bernard JK, Almohazey D, Hunter CJ, Bell BA, Al Alam D, Wang L, Ford HR, Frey MR. (2014) The ErbB4 Ligand Neuregulin-4 Protects against Experimental Necrotizing Enterocolitis. Am J Pathol. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25216938
  5. Hanson LA. (2004) Protective effects of breastfeeding against urinary tract infection Acta Paediatrica (Oslo, Norway: 1992) 93(2):154-156

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Nereden temin edeceğimiz belirtilmiyor.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.