Biberon ve emzik kullanımının emzirme üzerine riskleri

Emmek, bebeğin ağız boşluğu içinde oluşturduğu bir takım mekanik hareketler yoluyla beslenme, bağışıklık ve duygusal ihtiyaçlarını karşılama davranışıdır. Emme esnasında bebeğin dudakları, üst damağı ve dili ile meme kavranarak ağız içinde güçlü bir vakum oluşur. Bebek memeye tam kilitlendiğinde arka dil düşer ve ağız içinde boşluk oluşur; bu sayede de bebeğin ağzı sıvı sızdırmayacak biçimde kapalı kalır. Tüm memeli canlıların yavruları, en temel gelişim ihtiyaçlarını meme emerek karşılar ve bebek için emmek doğal, sağlıklı ve de normal bir eylemdir.


Bir bebeğin emme refleksi henüz anne karnındayken gelişmeye başlar ve doğumdan itibaren bebeğin en güçlü refleksi emme refleksidir. Yapılan ultrasonografi incelemelerinde anne karnındaki bebeğin emme refleksinin gelişimi kronolojik olarak izlenmiştir.


Bu incelemeye göre;

  • Bebeğin emme davranışı, gebeliğin 15 - 24 haftaları arasında gelişmeye başlar.
  • haftadan itibaren tükürük ve mide lipazları oluşur.
  • 26 - 27 haftalarda öğürme refleksi ve 28 haftadan itibaren de kökleme refleksi gelişir.
  • Bebeğin beslenebilmesine uygun bir biçimde etkili emme; yutma ve nefes alma koordinasyon yeteneğinin ise, gebeliğin 28 - 37 haftaları arasında geliştiği gözlemlenmiştir.

Ancak, erken doğan (preterm) bebeklerde emme başarısı; geçerli yaş ve kilo oranına, ayrıca kardiyorespiratuar (vücudun dolaşım ve solunum sisteminin oksijen ve yakıt sağlayabilme yeteneği) istikrara dayalı olduğu ifade edilmektedir. Bu istikrara sahip olamayan preterm bebeklerde emme stimülasyonunu sağlamak için gerekli görüldüğü takdirde emzik kullanılabilmektedir. Buna göre, eğer bir bebek tüm şartlar uygun olduğu halde emme başarısı gösteremiyorsa bebeğin ağız içi anatomisi, genel sağlık durumu, beyin, kas ve motor gelişimi mutlaka kontrol edilmelidir.


Bebeğin anne karnında gelişen refleksif özellikleri, doğar doğmaz memeyi sorunsuz emeceği anlamına gelmeyebilir. Kimi bebek doğum haftasına ve kilosuna da bağlı olarak ilk emmesinde başarı gösterirken kimi bebeğin aynı başarıyı göstermesi günler alabilir. Ancak her iki durumda da bebeğin emme becerileri emzirildikçe geliştirecektir. Bebek doğduğunda emme konusunda henüz acemidir; daha açık bir ifadeyle bebeğin etkili emme becerileri, memeye doğru konumlanma, meme ucunu doğru kavrama ve refleksif özelliklerinin (emme/yutma/nefes) koordinasyonunu kurması ile gelişecektir. Bu nedenle de bebekler, özellikle ilk haftalarda emme pratiği yapmak için sık emmeye ihtiyaç duyarlar. Bir bebeğin anne memesini emme ihtiyacı, sadece karın doyurmak için değil, aynı zamanda huzur bulmak, anneyle ten bağı kurmak ve beslenme sonrasında sindirimi çalıştırmak için de gereklidir. O nedenle, bebeklerin istedikleri sıklık ve sürede emmelerine izin vermek gerekir. Emzirmek, bir bebeğin fizyolojik, anatomik, ortopedik ve duygusal gelişimini destekler. Anne memesi, bir bebeğim tüm bu ihtiyaçlarını karşılamak için eşsiz özelliklere sahiptir. Öyleyse, bebeği emzirmek yerine biberon ile beslenmek ve/veya emzik kullanmak, bebekte önemli yoksunluklara neden olabilir. Çünkü biberon ve emzik gibi materyallerin yapısı ve emilmesi, anne memesini emme prensibinden oldukça farklıdır. Bu nedenle de, özellikle yenidoğan döneminde bir bebeğin bu materyaller ile tanıştırılması meme emme davranışına zarar verebilir.


Biberon ve emzik kullanımı, anne memesini emme davranışına neden ve nasıl zarar verebilir?


1.Emme karışıklığı: Biberon başlıkları, yapay meme ucu silikonları veya emziklerin bir çoğunun meme başları kısa olup uç bölümü bebeğin ağzının ortasında sona erer. Bu da gerekli olan emme eylemini değiştirir. Bebek, yapay uçları ağzında konumlandırabilmek için dilini geriye doğru çeker ve materyalin ucu için küçük bir hazne oluşturur; oysaki, anne memesini emmek için bebek, ağız içinin tamamını kullanır ve ağız içinde geniş bir hazne oluşturur. Kısacası, yapay materyalleri emmek ve anne memesini emmek arasında; dil pozisyonu, dudak pozisyonu, dil hareketleri ve ağız açıklık derecesi gibi bir takım oral aktivite farklılıkları söz konusudur. Bir bebek bu tür materyalleri sıklıkla kullanmaya başladığında, anne memesini emmek için gerekli olan detaylı emme hareketlerini geliştirememiş olması nedeniyle, daha sonra meme sunulduğunda emme karışıklığı yaşayarak emmeyi reddedebilir.

2.Duyusal karışıklık: Biberon ve emzikler bir annenin memesi gibi yumuşak ve esnek değildir; bebeğin duyusal algısı değişir. Bu nedenle, bebeğin ağız içi ve damak duyuları, nesneler arasındaki farktan dolayı ciddi bir duyusal karışıklık yaşayabilir.

3.Adaptasyon karışıklığı: Bebek, anne memesini aynı dizinin tekrarı şeklinde belirli bir koordinasyon kurarak emer. Bu koordinasyonun özelliği ve etkinliği pratik yaparak gelişir. Oysaki, emzik ve biberonu emme davranışı için bebeğin doğum anında sahip olduğu refleksif özellikler yeterlidir. Dolayısıyla, bebeğin başlangıçtan itibaren geliştiremediği emme becerilerini daha sonra kazanma imkanı zor olabilir. Kısacası bebek, zahmetsiz emilen bir materyalden sonra emmek için beceri isteyen anne memesine geçmek istemeyebilir; bir tercih yapabilir.

4.Dürtüsel karışıklık: Yeni doğan bir bebeğin emme davranışıyla ilişkili olarak üç temel ihtiyacı vardır; bunlar karın doyurma ihtiyacı, sevgi ihtiyacı ve besini sindirme ihtiyacıdır. Bu nedenle, yeni doğan bebek uzunca bir dönem sürecek olan kuvvetli bir emme (vakum) içgüdüsüyle doğar. Bebek, bu temel içgüdüsü yoluyla İhtiyaçlarını karşılayacaktır. Ancak bebek, emziği emmeye başladığı andan itibaren bu üç ihtiyacının karşılandığı yanılgısına kapılabilir. Fakat emzik, ne karnını doyurur ne besler ne de sevgi ihtiyacını karşılar. Bu anlamda “emzik, anne memesinin kötü bir taklididir” denebilir. Bebekler sadece karın doyurmak için emmezler, içgüdüsel bir şekilde, genellikle bebekler meme emer karın doyurur ve meme boşalır, ama onlar hala emmeye devam ederler. İşte bu son emme, besini sindirme emmesidir. Emzik, ise sindirim emmesi taklidi yaparak bebeğin karnını tok zannetmesine neden olabilir. Bu nedenle de uzun süre emzik emdikten sonra bir bebek anne memesini emmeyi reddedebilir; çünkü karnını tok zannediyor olabilir. Dolayısıyla, bir bebek emzik emdiği sürece sağlıklı açlık sinyalleri de gösteremeyebilir. Kısacası, açlık dürtüsünde karışıklık meydana gelir ve emzik emerken yorulan bir bebek aslında aç olduğu halde anne memesini emmek istemeyebilir.

5.Güdüsel karışıklık: Daha önce de söz edildiği gibi, biberonun akış prensibi anne memesini emme ve anne sütünün akış prensibinden oldukça farklıdır. Aradaki bu fark, doyma süresi ve sıklığı arasında da önemli bir farka neden olur. Biberonla beslenen bir bebek, biberonun akış hızı ve verilen sıvının belirli miktarı nedeniyle sağlıklı açlık ve/veya tokluk belirtileri gösteremeyebilir. Daha açık bir ifadeyle, anne memesinden alınan süt miktarı bilinemez; bebek dilediği kadar emer ve ihtiyacı tamamlanınca emmeyi bırakır. Ancak biberonla beslenen bir bebekte benzer bir davranışı görmek güç olabilir; çünkü, bir bebeğin biberonla beslenme süresi biberonun hacmiyle doğru orantılı olarak her zaman eşit bir sürede tamamlanır; dolayısıyla, bebeğin biberondan aldığı sıvı miktarı ihtiyaçtan fazla ya da az olabilir. Ayrıca, bir bebeğin anne memesini emme eğilimi sevgi alma ihtiyacından da kaynaklanır. Biberonla beslenen bebekler anneleriyle ten bağı kuramadıklarında sevgi alma ihtiyacını karşılama güdüleri yoksun kalabilir. Bu nedenle bir anne bebeğini biberonla besliyor olsa dahi o esnada bebeğiyle çıplak ten teması kurması son derece önemlidir.


Yapılan araştırmalarda, yaygın olarak biberon ve emzik kullanımı sonucunda preterm ve de term doğan bebeklerin emzirilme sürelerinde azalma gözlemlenmiş ve süreçte bu bebeklerin yapay beslenmesi yolunun benimsendiği görülmüştür. Yapay beslenmenin bebek sağlığı üzerindeki olası riskleri bir yana, biberon ve emzik kullanımına bağlı olarak çocuklukta diş çürümesi ve genel diş sağlığında, damak anatomisinde, yüz kasları ve fonksiyonel çene ortopedisi gelişiminde ve de buna bağlı olarak konuşma becerilerinde bir takım olumsuz etkiler meydana gelebildiği rapor edilmiştir. Ayrıca, bebeklik çağından itibaren rutin olarak biberon ve emzik kullanımının solunum sisteminin gelişimini olumsuz etkilediği ve buna bağlı olarak da uyku kalitesini etkileyen uyku apnesi sorununu tetikleyebileceği düşünülmektedir. Bu çalışmalar sonucunda emzirme eyleminin toplam vücut sağlığı için çok önemli olduğu ve emzirmenin ortopedik bir takım faydalarına da dikkati çekmek gerektiği savunulmuştur.


“Bir bebeğin emme refleksi henüz anne karnındayken gelişmeye başlar ve doğumdan itibaren en güçlü refleksi emme refleksidir” demiştik. Bir davranışın refleksif olması demek, nesneye ya da uyarana karşı olan davranışın otomatik bir biçimde gerçekleşmesi demektir. Öyleyse, bir bebeğe hangi nesne verilirse verilsin o her durumda emme davranışı gösterecektir. Ancak, bebeğin bu davranışı göstermesi ve rahatladığının gözlemlenmesi, onun ihtiyaçlarının tamamen karşılandığı anlamına gelmez. Bir bebeğin emmeyle ilişkili temel ihtiyaçları: karın doyurma, anatomik, fizyolojik, bilişsel, duyusal, duygusal ve bağışıklık gelişimi, sevgi ve bağlanma ihtiyaçlarıdır. Emzirmek, tüm bu ihtiyaçları aynı anda, benzersiz, etkili, konforlu ve ekonomik bir şekilde karşılama yoludur. Tüm memeli canlılarda olduğu gibi insan yavrusu da biyolojik olarak anne memesinden beslenebilmek için tür özelliği dahilinde önceden hazır olan bir programlama ile doğarlar.

Özetle, bebeğin türsel olarak sahip olduğu bu doğal program, anne memesini emmektir. Bebeğin bu temel programı yapay materyaller ile tanıştırıldığında zarar görebilir. Bu nedenle de emzirme başarısı için bebeğin biberon ve emzikle tanışmaması oldukça önemlidir.







Yararlanılan kaynaklar:


  1. Woolridge MW. (1986) The 'anatomy' of infant sucking. 2(4):164-71. http://www.health-e-learning.com/articles/anatomy_of_latch.pdf
  2. Nyqvist KH, Sjoden PO, Ewald U. (1999) The development of preterm infants' breastfeeding behavior Early Hum Dev 55(3):247-64
  3. Cronenwett L, Stukel T, Kearney M, et al. (1992) Single daily bottle use in the early weeks postpartum and breast-feeding outcomes. 90(5):760-6
  4. Howard CR, Howard FM, Lanphear BP, Eberly S, Oakes D, Lawrence RA. (2001) Complementary Feeding Methods for Breastfed Babies. A Randomized Trial of Cup Versus Bottle and the Effect on Breastfeeding Success Pediatric Research 494:161A-161A
  5. Howard CR, Howard FM, Lanphear B, et al. (2003) Randomized clinical trial of pacifier use and bottle-feeding or cupfeeding and their effect on breastfeeding Pediatrics 111(3):511-8 http://pediatrics.aappublications.org/cgi/content/full/111/3/511
  6. Howard CR, de Blieck EA, ten Hoopen CB, Howard FM, Lanphear BP, Lawrence RA. (1999) Physiologic stability of newborns during cup- and bottle-feeding Pediatrics 104(5):1204-1207
  7. Righard L. (1998) Are breastfeeding problems related to incorrect breastfeeding technique and the use of pacifiers and bottles? Birth 25(1):40-4
  8. Aizawa M, Mizuno K, Tamura M. (2010) Neonatal sucking behavior: comparison of perioral movement during breast-feeding and bottle feeding. Pediatr Int. 52(1):104-8
  9. Inoue N, Sakashita R, Kamegai T. (1995) Reduction of masseter muscle activity in bottle-fed babies. Early Hum Dev. 42(3):185-93
  10. Jaafar SH, Jahanfar S, Angolkar M, Ho JJ. (2011) Pacifier use versus no pacifier use in breastfeeding term infants for increasing duration of breastfeeding. Cochrane Database Syst Rev.
  11. Hanzer M, Zotter H, Sauseng W, Pfurtscheller K, Müller W, Kerbl R. (2009) Pacifier use does not alter the frequency or duration of spontaneous arousals in sleeping infants. Sleep Med. 10(4):464-70
  12. [link: http://www.brianpalmerdds.com/]
  13. Hauck FR, Omojokun OO, Siadaty MS. (2005) Do pacifiers reduce the risk of sudden infant death syndrome? A meta-analysis Pediatrics 116:e716-23
  14. Callaghan A, Kendall G, Lock C, Mahony A, Payne J, Verrier L. (2005) Association between pacifier use and breast-feeding, sudden infant death syndrome, infection and dental malocclusion JBI Reports 3(6):147-167
  15. Viggiano D, Fasano D, Monaco G, Strohmenger L. (2004) Breast feeding, bottle feeding, and non-nutritive sucking; effects on occlusion in deciduous dentition Arch Dis Child 89(12):1121-3 http://adc.bmj.com/cgi/content/full/89/12/1121
  16. Jaafar SH, Jahanfar S, Angolkar M, Ho JJ. (2011) Pacifier use versus no pacifier use in breastfeeding term infants for increasing duration of breastfeeding. Cochrane Database Syst Rev.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.