Vajinasından utanan kadınlar
Anaerkil dönemden, ataerkil döneme geçişle birlikte kadın, gücü, dişiliği, bedeni ve tüm benliğiyle bastırılmaya başlandı. Anaerkil dönemdeki kadın tanrıçanın bedeni cinselliğin, bolluğun, bereketin, üremenin kutsanması olarak ifade bulurken, günümüz toplumunda her alanın malzeme olarak kullandığı bir nesneye dönüştü.
Ataerkil düzen dünyada yalnızca son altı bin yıldır hakim. Daha önce tam bir milyon yıl toplulukları kadınlar yönetmiş, insanın ilerlemesinin en önemli rolünü kadınlar üstlenmiş, erkekleri hayvanlıktan çıkarıp insanlığa yükseltmiş, ırkımızı uygarlığın eşiğine getirmiştir. Anaerkil toplum, insanların birbirlerine karşı kardeşçil duygular beslediği bir başka toplumsal dizgeyi yarattı. Kadınlar, erkeklere birbirleriyle ve diğer türdeşleriyle geçinmeyi öğretti. Burada biraz komiklik yapıp tüm suçu ataerkil dönemde yetişen bir kadın olarak Havva’ya atıyorum. Havva’nın şeytana uymasıyla saftirik Adem’i kandırıp yasak elmayı yedikleri gün, işte o gün hepimiz yandık…
Ah o elmayı yemeyecektiniz!
Tek tanrılı dinlere geçişle birlikte kadın toplumda “günahkar” (namazı katleden şeyler köpek, eşek, domuz ve kadındır), “sakınılması gereken”, “baştan çıkaran” (kadınlar insan karşısına şeytan gibi çıkarlar), “sözüne güven olmayan” (iki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına bedeldir) “yetersiz kişi” olarak tanımlanmıştır (kadınlar aklen ve dinen eksik yaratıklardır).
Kadın cinselliğine nasıl yabancılaştı…
Elma yendi, dünyaya düştük, anaerkilden, ataerkile ve günümüze kadar gelen dişi olanın aşağılanması yavaş yavaş, ince ince bünyemize zerk edildi. Erkek çocukların pipileri övgü ve böbürlenme unsuru olarak tüm yakınlara sergilenirken, doğduğu günden itibaren ayıp ve günah ile terbiye edilen dişi milleti, daha çocukluk döneminden itibaren içselleştirdiği cinselliğinin kötü ve utanılacak yanı ile genç kızlık döneminde yakinen tanıştı. İlk periyodunu yüzüne yediği şaplak seremonisiyle karşılayan genç kız hijyenik ped alırken bile utandı. Regl olduğunu herkesten sakladı. Büyük memeli bir nesil onları gizlemek için kamburlaştı. Eskiden bakkaldan ped aldığımda poşette olduğu görülmesin diye düşünceli bakkal amca gazeteye sarardı. Sağolsun onun sayesinde genç kızlıktan kadınlığa geçtiğimi mahalleli öğrenemedi ve bu büyük sır sonsuza kadar aramızda kaldı. Dikkatinizi çekerim tampon olayına girmiyorum bile. Zira hepimiz evlenene kadar bakire kalmak zorundayız. Cinselliğimiz bize verilen en büyük emanettir ve sadece evleneceğimiz erkeğe sunulmalıdır, o kadar!
İlk gece sonunda balkona asılan kanlı çarşafla ispatlanan tertemiz, kızoğlankız cinselliği artık kocalara aittir. Kadının canı sevişmek istiyor mu, zevk alıyor mu, hoşuna gidiyor mu, bunların hiçbir önemi yoktur. Artık cinsellik onun için kocasına hizmet etmek zorunda olduğu bir görevdir. Bir diğer göreviyse çocuk doğurmaktır. Buna çoğu zaman kendi karar vermez. Mesela son yıllarda en az üç çocuk yapmamız öneriliyor.
Bir gece çok ayıp olan kocasının penisi, daha çok ayıp ve hatta her daim kirli olan vajinasından içeri girmiş ve yumurtasını döllemiştir. Sonra bir gün hamile kadın kaldığını öğrenir ve çevresindekilere bu müjdeli haberi nasıl söyleyeceğini bilemez. Çünkü seviştiği aşikar olarak gün yüzüne çıkacaktır.
Demek ki bu kadın kocasıyla sevişiyor. Ooooo çok ayıp! Çünkü senin annen ve baban hiç sevişmedi. Seni leylekler getirdi tatlım…
En temelinde anlamamız gereken şey anne ve babamızın seks yapması sonucu ana rahmine düştüğümüz ve kadının vajinasından çıkıp, memesi sayesinde beslenip hayatta kaldığımızdır. Yani birileri için kafadan en büyük günahın meyveleriyiz!
Kendi cinselliğinden utanan bir kadın nasıl vajinal yolla, travma sahibi olmadan çocuk doğuracak?
Son günlerde bu konunun üzerinde fazlasıyla düşünmeye başladım. Beni bu konu hakkında düşünmeye iten de sevgili Instagram takipçilerim, kendi namuslarını başka kadınların doğum fotoğrafları ve videoları üzerinden pekiştiren hemcinslerim oldu.
Bir doğum fotoğrafında kadının ne memesi, ne vajinası, ne de poposu görünmese bile ki görünebilir, yüzünde kocaman gülümsemesi, kollarında 5 kiloluk bebeğiyle “Ağrı kesici almadan normal doğum yaptım. Herkes yapamazsın derken doktorum beni yüreklendirdi ve başardım, sende başarabilirsin mesajı” verirken, fotoğrafı ve doğum hikayesini kendi rızası ile diğer kadınlara ilham olsun diye paylaşılıyorken pek namuslu hemcinslerimin gördükleri bu fotoğrafa verdikleri tepkilerin ar, namus, iffet üzerinden yorumlamaları beni gerçekten çok üzdü. Gayet masum bir fotoğraftan çıplaklık ve ayıp çıkarıp bu denli negatif etkilenen kadınların olduğunu fark etmek bende şaşkınlık yarattı.
Bu kadınlar erkek doktorla normal doğum yapmaktansa sezaryen olmayı tercih edenlerden. Klitoris desem Yunan tanrısı sanan kişilerden. Sonra da vajinanın argo söylemiyle doğum yapan kadına küfür edenlerden.
Açın da uluorta organlarımızı sergileyerek gezelim, yaşasın memelerimiz demiyoruz a dostlar. Aslında yaşasınlar. Doğumla ilgili bilgilerin olduğu, kadınların doğum hikayelerini paylaştığı bir sosyal medya hesabında doğum fotoğrafı ya da videosu yerine, bu gün ne giysem tadında paylaşımlar mı bekliyordunuz?
Sanırım geldiğimiz yer erkek egemen toplumda erkin varmak istediği son noktadır. Bereketli, üreten, yaratan, doğuran, besleyen, büyüten bedenlerimizden bu denli utanmak ve bunun üzerinden yükselen iffetli kadınların, kendilerine göre iffetsiz olanlara saldırması. Toplumun kadın profiline uymayan bir hareket yapmış kadına hemcinslerinin gösterdiği nefret dolu tepki. Bu kadınlar yaşadığımız çevrenin üzerimize yapıştırmaya çalıştığı bastırılmış kadın kimliğine, cinselliğine farkında olmadan veya zaten bu kimliği içselleştirdikleri için gayet farkındalıkla omuz veriyorlar.
Son sözüm doğumda mahremiyet kavramını “doğum fotoğrafı, videosu paylaşılmamalı, nerede kaldı namus, mahremiyet” olarak algılayan kadınlara.
Doğumda mahremiyet doğum masasının kapıya doğru olmamasıdır. Doğumhanenin apaydınlık, beyaz kasap ışıkları altında bacaklarını çatalda açmış bebeğini doğurmaya çalışıyorken, karşında seni izleyen, odaya girip çıkan, tanıdık, tanımadık yüzlerin olmamasıdır. Doğumda mahremiyet az ışık, az ses, dilediğini yapmak, dilediğince ses çıkartmak ve tercih ettiğin kişilerin doğum sürecine katılmasıdır. Kadın isterse doğum fotoğrafı çektirir ve isterse bu fotoğrafları dilediği yerde paylaşır. Beğenmeyen bakmaz. Birinin paylaştığı doğum fotoğraf yüzünden mahremiyetinizin zedelendiğini düşünüyorsanız, oralara gelene kadar ülkenin gündemine, dizilere, reyting rekoru kıran evlenme programlarına bir bakmanızı tavsiye ederim.
İçimizdeki tanrıçanın en kısa zamanda uyanması dileğiyle…
YORUMLAR