Doğuran kadının ihtiyaçları ve destekçilere öneriler…
Duygular bulaşıcıdır. Biri ağlarsa gözleriniz dolar, gülümserse veya kahkaha atarsa sizin de içinizde bir şeyler kımıldar. Beyniniz, ayna nöronları sayesinde karşısındaki kişiyi okur. Doğum yapan bir kadının yanındaki destekçilerinde (eş, anne, kardeş, kayınvalide, arkadaş vs.) bu kuralı hiçbir zaman unutmamalıdırlar.
Doğumu başlamış annemizin içlerinde bir yerlerde birazcık korkmuş, tedirgin, ne ile karşılaşacağını bilmeyen küçük bir kız çocuğu oturmuş, kaygılı gözlerle etrafına bakınırken ihtiyacı olan en son şey, etrafta panikle koşuşturan, telaşlı, gözyaşları gözbebeklerinden akmaya her an hazır, aslında destekçi olan ama anneden çok kendilerinin desteğe ihtiyacı olan kişiler değildir.
Birinin o masun, minik kız çocuğuna ne kadar güçlü olduğunu, bu günün bebeğinin doğum günü olduğunu hatırlatması gerekir…
Ufak değişiklikler doğumda büyük farklar yaratır. Mesela destek olacak kişiler bir ordu kalabalıklığında olmamalıdır. Ne demişler nerede çokluk, orada lukluk J
Doğumda anneye destekçi olarak iki kişi yeterlidir ve bu kişilerin her şartta sakin, yumuşak, güler yüzlü, soğukkanlı olmaları gerekir. Doğuran kadına “ahh canım, çok mu acıyor, vah vah vahhh, keşke sezaryen olsaydın, bak bu acıları çekmeye değer mi, bende aynı böyle doğurmuştum” gibisinden bakışlar atmamaları, böyle cümleler kurmamaları gerekir.
Mümkünse destekçilerde doğuma hazırlanmalıdırlar. Bu konuda yazılmış harika kitaplarımız, çevirilerimiz var, mesela ben şu anda Yrd. Doç. Dr. Gülay Rathfisch’ in “Doğal Doğum Felsefesi” adlı kitabını okuyorum ve doğuma hazırlanan tün annelere ve destekçilerine şiddetle bu kitabı okumalarını tavsiye ederim. Maddi durumunuz ve yaşadığınız yer bir doğuma hazırlık kursuna gitmenize el vermeyebilir ama şu anda benim yazımı okuyabiliyorsanız sanırım bir kitapta alabilir ve destekçinizin ayarlarını doğuran anneye koşulsuz, kesintisiz ve doğru destek kıvamına getirebilirsiniz.
Bir önemli konuda, doğum yolunun bebek için açıldığı süreçte büyük olasılıkla zamanınızı geçireceğiniz hastane odanızı nasıl düzenleyeceğinizdir. (Sancı odası demek istemiyorum çünkü bu tabirden hiç mi hiç hoşlanmıyorum.)
Odanızın perdelerini kapatın, doğuran kadının diğer memelilerden hiçbir farkı yoktur. Kediler, köpekler doğurmak için nasıl gizli saklı köşeleri, kimselerin onları rahatsız edemeyeceği karanlık yerleri doğum için seçerlerse, doğuran bir insanında aynı mahrem, sıcak, güvende olduğunu hissettiği koşullara ihtiyacı vardır. Belki odanıza birkaç elektronik mum bile koyabilirsiniz. (Eminönü’ ünde tanesi 1 tl ye bulabilirsiniz). Yaratmak istediğimiz bu mahrem alanı zırıl zırıl çalan telefonlar, gelen mesajlar, odanıza paldır küldür giren insanlar delip geçecektir.
Destekçiler mümkünse telefonlarının seslerini kısmalı, gerekirse sessizce odanın dışına çıkıp dışarıda telefon konuşmalarını yapmalılar.
Müstakbel annemizin doğumda hareket özgürlüğü olduğunu destekçiler unutmamalıdır. Bir destekçi anneyi şekilden şekile girmeye zorlamadan, onun içinden geldiği gibi hareket etmesini desteklemelidir. Doğumun çeşitli aşamalarına göre değişik pozisyonlara girmek, hareket etmek oldukça yararlıdır. Örneğin yürümek, kedi gibi dört ayak üzerinde durmak, pilates topunda oturmak gibi…
Hastanenin o can sıkıcı kokusundan da uzaklaşmak oldukça kolaydır. Gözlerinizi kapatıp derin bir nefes aldığınızda bir aromapot, bir tea light mum ve bir aromaterapik öz yağ sayesinde kendinizi kocaman portakal bahçelerinde ya da ucu bucağı olmayan lavanta tarlalarında hayal edebilirsiniz. Kokular sizi rahatlatır, içinizde bir yerde sizin bile unuttuğunuz güzel bir hissi koku hafızanız ortaya çıkartır.
Müzikte anne adayının doğum dalgalarını rahat karşılamasına yardımcı olabilir, onu rahatlatabilir. Daha önceden annenin ya da destekçinin hazırlayacağı birkaç müzik listesi doğum sürecinde harikalar yaratır. Mesela doğa sesleri, rahatlatıcı melodiler ya da belki biraz daha hareketli başka bir liste seçeneğini doğumun farklı aşamalarında kullanabilirsiniz.
Gelelim doğumun diline…
Doğuran kadınla yumuşak, sevgi dolu konuşun, yüksek volumlerden çıkan sesleri odanın içinde istemiyoruz. Sancı sırasında mümkünse konuşmayın,” işte benim karım, koçum benim, vay bea çok acıdı mı, geçti mi, ne kadarda uzun sürdü” istediğimiz cümleler, kelimeler değil… Ona acıyan gözlerle bakmayın, ne kadar harika bir şeyi başardığını söyleyin, yanındayım değin ve bunu hissettirin. Çoğu zaman kadınlar “ne kadar kaldı, ne zaman doğuracağım diye sorarlar.
Siz üşenmeden az kaldığını, yakında bebeğine kavuşacağını, onu öpüp koklayacağını, ona sarılacağını hatırlatın. Ne kadar güçlü olduğunu, her şeyin harika bir şekilde ilerlediğini hatırlatın, doğuran kadın bazen bunu unutur.
Zaman zaman aynı şeyleri papağan gibi tekrar ediyormuşsunuz gibi gelebilir ama usanmayın ve unutmayın annemizin beyin dalgaları doğum sırasında sizinki gibi işlemiyor…
Destekçilerin unutmaması gereken bir önemli konuda, anneyi bir yerlere çekiştirmemeleri, şunu yap, bunu yap, nefes al, nefes al diye zorlamamalarıdır.
Doğuran kadının bedeni zaten mükemmel bir şekilde çalışmakta ve ne yapıp ne yapmayacağını bilmektedir. Destekçinin görevi sadece anne kendi içinde bir yerlerde kaybolduğunda onu ana getirmektir, her sancıda takılmış plak gibi aynı şeyleri bağıra bağıra söylemek değil…
Doğum yolundaki annenin enerji verecek şeyleri yemeğe ve su içmeye ihtiyacı vardır. Çoğu hastane hala bir şey yemeyin, sakın bir şey içmeyin der. Buradan bağıra bağıra söylüyorum, onları dinlemeyin! Yarım saatte bir anne istemese de ona bir bardak su uzatın, arada bir hurma ya da yemeği çok sevdiği bir minik bir kurabiye ikram edebilirsiniz. Susuz ve enerjisiz kalan bir beden doğum kadar zorlu bir süreci tamamlamakta zorlanır.
Doğumda destek olan eşlere ben doğal epidural diyorum. Karınıza sarılın, elini tutun, onu öpün, okşayın, onun gözlerine bakın ve ne kadar çok sevildiğini söyleyin, bebeğinizin doğum yolculuğunda onun yanında olduğunuzu hissettirin. İnanın bu dokunuşlar anneye ağrı kesici etkisi gösterecek.
Unutmayın doğum işi sevgi işidir, aşkla yapılan bebekler aşka doğar…
Tüm annelere ve destekçilere şimdiden kolaylıklar gelsin. Tüm doğumlar su gibi geçsin, geriye dönüp doğum sürecinizi düşündüğünüzde aklında güzel, gülümseten anılar, sevgi dolu dakikalar kalsın. Çünkü yeni bir ruhun dünyaya gelmesi aynen bu dünyadan uğurlanması kadar sevgi dolu, mahrem, kutsal ve güçlü olmalıdır…
YORUMLAR