41.Nefes…

Nisan, olanca hızıyla bir an durmadan neredeyse 24 saat çağıldayan nehir gibi akıp giderken, bu hafta bir gün, yaşam saatimi bir an boyu duraklattım. 16 Nisan, 00.01, 41.nefes yılı anımdı.


Hayatımın ikinci 20’lik kısmını da tamamlayıp üçüncü 20 yıllık bölümüne doğru, derin bir nefes aldım. Ortaokul yıllarımda, “acaba o kadar yaşlı olmak nasıl bir şeydir?” diye merak ettiğim yaşlardayım. Ama şimdi biliyorum ki, aslında benim için yaşlanmak, sadece yaş almaktan ve büyümekten ibaret.


An'ı yaşamak, çoğu zaman çok beceremediğim bir durumsa da, an'ın içinde bir yerde, kendime ve çevreme dışarıdan baktığımda ani bir keyif hissettiysem, o sıcak enerji hem hiperaktifliğimi dindiriyor, hem de ufka doğru daha aydınlık, daha umutlu bakmamı sağlıyor...


Bu Nisan, çok içimden gelerek keyifle gülümsediğim anlardan ibaret kalacak anılarımda.


Son bir yıldır, yaşam akışımı durma noktasına getiren tuhaflıklar içeren, durduğum açıdan ufku hafif puslu gördüğüm bir dönemeçten geçiyorum. Yavaş ve derin nefesler alarak arada duraklayıp, hayatıma dışarıdan bakma, geçmişten bugüne kalbimde ve beynimde anımsanır kalan an’ları gözden geçirme zamanındayım.


Bugünlerde hayatımın birinci 20lik döneminde öğrendiklerimle, ikinci 20 yıllık döneminde edindiğim tecrübelerin, bana yola devam etme gücü vereceğini hissetmek, içimdeki yap-boz’u tamamlıyor.


Bu Nisan’da yeni an’lara ve daha belirgin bir ufuk çizgisine bakarken, 41 derin nefes boyunca kalbimden, aklımdan, ruhumdan süzdüğüm hayal-mucizelerimi sıralamak istedim. Çok uzun zamandır yazmak istediğim bu listedeki maddelerin kimi kendimi bildim bileli orada duruyor, kimi ise 41 yıl sonra çıkıp geldi.


Çok iyi biliyorum ki, son nefesimi vermeden önce bu listeden sadece bir kaç hayal-mucizemin bile gerçek olduğunu görürsem, biraz daha “ben” olacağım.


Listeyi ilk ve son madde hariç, önem veya “mutlaka olmalı” sıralamasına göre değil, hissettiğim duygu yoğunluğuna göre rastgele yazdım, birçoğu çok ütopik, bir kısmını niyet edip uğraşırsam becerebileceğimi düşünüyorum, bir kısmından ise önümüzdeki yıl vazgeçip, yerine bir yenisini koyabilirim, ille de olsun diye bir derdim yok. Lütfen okurken gözlerinizi ovuşturup ekran ayarlarınızla oynamayın...


Hayal-mucizelerimi beğenip, gerçek olsunlar diye beni de dualarınızda anmak veya dalga geçmek de serbest.



41. Nefes Listesi:

    1. Sağlık: Ciddi ve tedavisi olmayan bir hastalıktan uzak, ağrısız sızısız ve mümkünse daha az grip’li en az 20 yıl daha geçirmek istiyorum. Vücudum yaş alıyor olabilir, ama bunu bana hissettirmezse çok sevinirim. Yakın bir arkadaşım, doğum günüm için yazdığı mesajda,”sağlığın yerinde olsun da, sen nasılsa gerisini halledersin” diye yazmıştı, işte size kendime olan inancımın en kısa özeti.




    2. En az bir adet, mümkünse daha çok sayıda basılmış kitabı olan “yazar” olmak: Şimdi bana “her kitabı basılan yazar sayılır mı?” tiradına girişmeyin, hayal-mucizem bir kitapçının “yeni çıkanlar” bölümünde ilk kitabımı görmekten ibaret-şimdilik! Ancak o zaman “yazar” tanımlamasının “y” harfini sahiplenebilirim. Tabii ki başka kitaplar yazmayı da hayal ediyorum ama, önce “Özgün Günler”i yazıp bitirmeliyim.






    3. Nazım Özgün’ün mutlu ve huzurlu olacağı okullarda okuyup, keyif alarak çalışacağı kendi istediği herhangi bir meslek sahibi olduğunu görebilmek: Oğlumla ilgili hiç beş yıllık planlar yapamadığımı düşünürsek, daha önce birisi bana bu hayal-mucizemden bahsetmiş olsaydı, “ahh..”diye iç geçiriyor olabilirdim. Şimdiyse Yaradan bana o günleri görecek kadar yaş versin diye dua ediyorum. Herhalde bu listedeki en kocaman, en değerli hayal-mucizem bu.




    4. Taş Ev: Ege-Akdeniz kıyılarında, dağları, denizi ve yeşili gören bir noktada duran az ve tanıdık insanlı bir köy-kasabada, küçük bir taş evde oturmak ve güne, maviyeşil kokuları içime çekerek, bahçedeki sebzelerimi toplayarak başlamak. Geceleri uykuya kaçmadan yazdığım son satırı kaydedip bilgisayarımı kapatmak ve bahçeden görünen aydedeye iyi geceler dilemek. Ve o taş evin kapısını hiç kilitlemek zorunda kalmamak.




    5. Otizm: Ülkemde otizmle ilgili yaşadığımız her türü sorunun teker teker yok olduğunu görmek.




    6. “Otizm Danışma Merkezi” kurmak: Çocuğunda otizm tanısından şüphelenen ailelerin ve yeni teşhis almış ailelerin yeni hayat düzenlerinde kullanacakları yol haritasını çizerken onlara yardımcı olacak, danışmanlık yapacak bir merkez açmak. “Alo buyrun, Otizm Danışma Hattı. Size nasıl yardımcı olabilirim? Ne zamana randevu almak istersiniz?”



    7. “Otizm Yaşam Evi /Otizm Yaşam Köyü” açıldığını görmek: Yıllardır sadece benim değil, otizmden etkilenen her ailenin hayali olan oluşumlardan birinin gerçekleştiğini görmek, mümkünse o bünyede çalışmak. Ve o zaman otizmin suratına doğru “hayır, senden artık korkmuyorum!” diye haykırmak. Bir gün, mutlaka!




    8. Viyana & New York hattı: Nazım Özgün’ü Istanbul haricinde hayatımı tanımlayan diğer iki şehire götürüp, sokak sokak gezmek, O’nun müthiş detaycı gözüyle şehirlerimi yeniden keşfetmek.



    9. Doğada fotograf çekmek: Afrika-Kenya’ya gidip, foto-safariye katılmak. Ve mümkünse bu geziyi, yanımda olmasını en çok istediğim iki insanla beraber yaşamak.




    10. Biraz kilo almak: Hayatımın ilk 41 yıllık kısmını “sıska” olarak yaşamış olmam, bundan sonraki 20 yılı da sıska geçireceğim anlamına gelmesin, lütfen. (Biliyorum, bu maddeyi okuyan hemcinslerimin yarısından çoğu şu anda benden hiç hoşlanmıyor, ama ne yapayım, bu da benim hayalim!)




    11. Şarkı söylemek: Küçük salaş bir barda, yüksek bir tabure üzerinde, gözlerim kapalı, bir avuç dosta şarkılarımı söylemek. Yılda bir kez yerine, örneğin ayda bir olabilir.




    12. Barbra Streisand ile tanışmak: Çok ütopik olduğunu biliyorum. Umrumda değil, hala şarkılarını her dinlediğimde bir gün tanışıp, elini sıkmayı hayal ediyorum. O, hayatımın mucize sesleri arasında en içten yükselen çığlığım gibi…




    13. Richard Bach ile tanışmak: Son iki kitabı hariç, tüm kitaplarını üç dilde okuduğum, üç dilde satın alıp pamuklara sarıp sakladığım hayal yazarım. Kabul, bu madde de çok ütopik, ama hayal etmek zaten ilk oluşumu itibariyle uçuk kaçık değilse ne işe yarar ki?




    14. Uçak kullanmak: Küçük, tek motorlu uçaklardan biri de olabilir, Richard Bach’ın “Ultra Light” planörü de. Bir tek sefer de olsa, kendi kullandığım uçakla uçmak istiyorum.




    15. Özür dilemek: Hayatım boyunca bilerek veya bilmeyerek kırdığım her kalpten, gerçek anlamda özür dilemek. Affedildiğim zaman, şükretmek.




    16. Teras Ev: Istanbul’da yaşamaya devam ettiğimiz süre içinde, terası olan bir evde oturmak. Şehrin keşmekeşine yukarıdan bakabilme hissi, şehrin beni yoran taraflarını törpüleyebilir diye düşünüyorum.




    17. Affetmek: Hayatım boyunca akışımı durduran, beni engelleyen, bana köstek olan, canımı yakan, kalbimi kıran, beni terk eden ve beni yere düşüren herkesi ve her şeyi affedebilmek.




    18. Kabul etmek: Başıma gelen iyi-kötü her ne olursa olsun, isyan etmeden kabul etme gücünü içimde bulabilmek. Sanırım, otizmden aldığım en sağlam derslerden biri bu. Gerçekler, kabullenmek içindir. Kabullenmeyi, hayatımı ilgilendiren başka alanlarda da uygulamayı bir gün becermeliyim.




    19. Her gün en az bir tane “şey” için şükretmek: Her sabah yeni bir güne nefes alarak başlamanın keyfi için şükretmek. Hayatımdaki yeni bir insan, hiç yok olmayan eski bir dost, beklenmedik bir sürpriz, küçük bir mutluluk kaynağı veya bir değişiklik için şükretmek. Bazen gündelik koşuşturmaca içinde ya fark etmiyorum veya unutuyorum. Hele de birden fazla şükredecek şey olursa, işte günümün iyi geçmesi için bir sebep daha!




    20. Ayrımcılık: Dil, din, ırk, ten rengi, engel gibi uzayıp giden gruplaşma, ötekileştirme, dışlanma, aşağılama ve hatta yok etme kavramlarını içeren, hayatın her anında karşımıza canavar kılığında dikilen ayrımcılığın yok olduğunu, kavram olarak bile unutulduğunu görmek. (Liste size çok gerçekçi gelmeyebilir, demiş miydim? Olabilir, hayal etmek bedava, pes etmemek de! )




    21. Mor bir Vespa kullanmak: Zamanında motorsiklet ehliyeti almanın kıyısından dönmüştüm, yeniden motor kullanmak fikrinin cazibesine kavuşmak istiyorum. Söz veriyorum,kask takacağım!




    22. Fotograf çekmek: En az yazı yazabildiğim kadar, amatörden hallice fotograf çekmeyi teknik detaylara da hakim olarak öğrenmek. Bu maddeyi okuduğunda, “Hey, o benim mesleğim, uzak dur!” diyecek olan sevgili sevdiğime gülümsemekJ




    23. At sahibi olmak: Yanlış anlaşılma olmasın, bahsettiğim “yarış atı” sahibi olmak filan değil. Taş evde otururken keyfimce doğada gezmek için ata binmeyi hayal ediyorum.




    24. Mor bir ofis sahibi olmak: Ufak ötesi iletişim ajansımın, sivil toplum girişimi, sosyal sorumluluk, moda, kültür-sanat projelerine danışmanlık yapılan ofisinin kapısını açmak.




    25. Dalgıç brövesi alıp, denize dalmak: İşte yarım bıraktığım bir hayal-mucize daha. Yarıda kalan eğitimimi mümkünse Nazım Özgün ile birlikte tamamlayıp, Kaş’tan Kızıl Deniz’e kadar mümkün olacak her denize dalmayı hayal ediyorum, hem de çok!




    26. Aynı bedende 5 tane İrem: Kendi kendimi klonlayamayacağıma göre, aynı anda hem anne, hem ev kadını, hem iş kadını, hem otizm aktivisti, hem sevgili, hem de kadın olmanın formülünü bulmam gerekiyor. Bu maddeyle ilgili olarak en çok hiperaktifliğime güveniyorum.




    27. Bir dil daha öğrenmek: Ana dilim Türkçe dışında İngilizce ve Almanca konuşuyor, okuyor ve yazıyorum. Bu en büyük şanslarımdan biri için aileme her zaman minnettar kalacağım. İş işten geçmeden, en az bir dil daha öğrenmeyi hayal ediyorum. Henüz hangi dil olacağına karar vermedim. Ülkemde en çok konuşulan ana dillerden biri de olabilir, böylece en azından keyifle Aynur Doğan dinlerken “bu türküde ne diyor Anniş?” diyen Böcüğe cevap verebilir, Diyarbakır’da otizmli oğlunun çok tanıdık hikayesini kendi ana dilinde bana anlatan kardeşim anneyi anlayabilirim. Veya daha çok ‘dünya vatandaşı’ sayılmak için farklı bir ülkenin dilini de öğrenebilirim. Benimle aynı yabancı dilleri konuşuyor olmasından büyük keyif aldığım Nazım Özgün’e kalırsa İspanyolca, bana kalırsa İtalyanca. Bakalım, göreceğiz.




    28. Hayvan barınağı: Sokak hayvanlarının her canlının hak ettiği şekilde yaşayacakları tertemiz, bol mamalı, çok korunaklı bir barınak açmak.




    29. Çocuk okutmak: Kendi oğlum dışında, ben diyeyim 5, siz deyin 10 çocuğun daha eğitim masraflarını karşılamak. Kız çocuklar öncelikli. Evet, pozitif ayrımcılık yapıyorum tabii ki. Henüz gerekli parayı nereden bulacağımı düşünmedim, “hayali bile güzel” aşamasındayım.




    30. Uyku: Az saat uyuyarak, çok dinlenmiş olarak uyanmanın sırrını keşfetmek. Bu keşif yılları sırasında mümkünse bir zombiye dönüşmemek. – Sınırlarımı zorluyorum, evet!




    31. Dans etmek: İçimden çok fazla dans etmek hissi geçtiği anlarda, dilediğim müzikte nefesim kesilene kadar dans etmek. O an, nerede olduğumun önemli olmadan…

    32. Kadın Cinayetleri: Şiddetin her türlüsüne karşıyım, ama kadına uygulanan şiddet benim en derin, kapanmayan yaralarımdan biri. Bir sabah güne “uzun zamandır ülkemizde hiç kadın cinayeti olmadı” haberi ile başlamak, ne muhteşem olur!




    33. Çiçek yetiştirmek: Önce kedi kızımız Gümüş, sonra da kendine sevgili olarak seçtiği, bizim de evlat edindiğimiz kedi oğlumuz Leo ile birlikte yaşadığımız; balkonsuz evlerde oturduğumuz ve ben kendime çiçek sulamak, toprak değiştirmek vb. yeni ev işi görevleri yüklemek istemediğim için, çiçek yetiştirmeyi hep erteliyorum. Oysa son aylarda fark ettim ki, Instagram’da en çok çiçekli balkonu olan arkadaşlarımı kıskanıyorum. Kıskançlık iyi bir şey değil bence, konuyla ilgili harekete geçmek niyetindeyim. Önce Teras Ev, sonra gelsin çiçekler…



    34. Transformal nefes – Yoga- Reiki: Geçtiğimiz yılın Eylül ayından beri, sevgili transformal nefes koçum, candostum Banu Conker’den aldığım dersler sayesinde, henüz öğrenci-çekirge konumunda nefes terapisi uyguluyorum. Doğru nefes almanın, her geçen gün hayatımı nasıl etkilediğinin farkındayım,bu yüzden nefes terapisinde bana yetecek kadar ustalaşmak istiyorum. Melekler ve küçük mucizelerine şükrederken, sakin ve huzurlu kalmak arzusundayım. Yoga ve Reiki öğrenmek ise, hayatımın temposunu ağırlığını çok hissetmeden kaldırabilmek için, belki eş zamanlı, belki de süreç içinde gelişecek aşamalar.




    35. İyi yemek pişirmek: Bir gün mümkünse annem kadar iyi yemek yapmayı becerebilmek. Bu da -gerçekçi olmam gerekirse- gayet ütopik bir madde. Tıpatıp aynısı pişirdiğimi zannettiğim annemin efsanevi domatesli pilavının Anniş versiyonunu tadan Nazım Özgün Böcüğü’nün “anneanneminki tabii ki daha güzel!” yerine “seninki de fena olmamış” dediğini bir kez duysam, tamamdır!




    36. Kevin Costner’ı görmek: Çarşamba akşamları internet anneleri timi ile Twitter üzerinden Kuzey Güney dizisini hep beraber seyrederken itiraf ettiğimiz “ergenlikten kalma düşler”den biri daha. Costner en azından grubuyla konser vermeye İstanbul’a gelse de, ben de gidip seyretsem, o bile yeter. Ah bir de elini sıkarsam, tek kelime dahi konuşamayabilirim!




    37. Yeni bir dövme yaptırmak: Bu yazın gerçekleştirmek istediğim maddelerden biri. Sırtımdaki mor Lotus çizimi ile mor kedi-siyah köpek dövmelerime ek olarak oğlumun ismini de tenimde taşımak istiyorum. Sanırım en kolay gerçek olacak maddelerden biri bu.

    38. Dünya turu yapmak: “Son nefesimi vermeden önce görmek istediğim, daha önce görmediğim 20 şehir” listesinin en az yarısını, bir sırt çantası eşliğinde gezmek. Her türlü ulaşım aracını kullanmak serbest olmalı. Bir tek şartım var, yalnız başıma gitmem!




    39. Sigarayı bırakmak: En fazla altı ay, hadi olmadı bir yıllık kalkınma planım dâhilinde gerçekleştirmek istediğim madde. Hayal-mucizeden öte, bir mecburiyet. (Kendime not: Bu madde günde 10 kez okunacak!)ü




    40. Bebek: İş işten geçmeden, maddi manevi tüm şartlarımı, sağlık durumumu, aklımı, kalbimi, bedenimi hazırladıktan sonra… Neden olmasın? Ve tabii ki, öncesinde heyecanla giyeceğim mor kuşaklı beyaz bir “elbise” olsa, fena olmaz. (Uyarı: Bu madde, kısa vade değil, orta vade kalkınma planı kapsamında değerlendirilecek, kutlama kısmı için lütfen acele etmeyin!)




    41. Yaşam sevinci/umudu/gücü: Diğer 40 maddenin en azından bir kaçını gerçekleştirmek için bana hepsinden bir tutam lazım! (Kendime not: Bu madde çok sık okunacak!)


    42. Bir uzun gece boyunca, 41.Nefes Listemi yaparken çok eğlendim, çok düşündüm, hatta yazarken ufkumu da epey zorladım. Umarım siz de okurken eğlenir, biraz gülümser, biraz düşünür, belki de kendi listenizi yaparsınız? Bana da kendi keyifli listeleri ile örnek olan dostlarıma sevgiler…


    Kabul, su artık bedava değil ama, nefes almak ve hayal etmek her zaman bedava…



    Hoş geldin 41. Nefes yılım...

    Missing converter: NOT 1: #haber#1012894#“Otizmi Fark Et, Yaşamı Paylaş!” # kampanyamızın anonslarında “Bu Nisan, başka Nisan!” demiştik ama bu kadarını biz de beklemiyorduk doğrusu! Gösterilen yoğun ilgi ve destek için gönülden canla başla çalışan tanıdık-tanımadık herkese ne kadar çok teşekkür etsek, o kadar az. Kampanyamız, Nisan sonuna kadar farklı etkinliklerle devam ediyor.

    Felsebiyatdergisi

    NOT 2: Tıpkı Nazım Özgün için ortaokul aramak zorunda kaldığımız gibi, bu hafta sevgili can yoldaşım Özge Uzun Üst’ün oğlu Dağhan için de anaokulu aramaya giriştik. En nazik (!) söylemle, “Kaynaştırma raporu olmasına rağmen farklı gelişen çocukların okul kapılarından geri çevrilmesi” gerçeğini bir kez daha görünce, uygulamadaki sorunları ve kaynaştırma sistemini doğru uygulayan okullarımızı tespit etmek için, hassasiyetle konuyla ilgilenen anne-baba, eğitimci, öğretmen, özel eğitimci vb. farklı gruplardan dostlarla, gönüllü bir çalışma grubu kurduk.


    #EngelsizOkulÇalışmaGrubu ‘na katılmak için iremafsin@gmail.com’a bir mail atmanız yeterli.

    Facebook Yorumları

    YORUMLAR

    Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

    İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.